Ekonominin içinde bulunduğu hal ve şartları bilenler için ekonominin kısa vadede coşmasından bahsetmek kolay değil. Bununla birlikte şartlar yerine getirilse ekonominin coşması da mümkündür.
Bir dönem THY’de Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Candan Karlıtekin, ekonominin coşma şartını demokrasiye başlamış ve şöyle demiş: “Bizim öncelikle kendi evimizin içini düzeltmemiz lâzım. Türkiye’yi demokrat, özgür bir ülke haline getiremiyoruz. Avrupa Birliği’nin değerlerine bakıp bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Türkiye demokrat bir ülke olsa ekonomi zaten coşar. Türkiye’de insanlar sıkışmış durumda ve geleceklerini burada kurgulamak istemiyorlar. Sadece insanlar değil, sermaye bile sıkışmış durumda. Türkiye’de kırılmayan bir kabuk var, korkular hep gündemde.” (karar.com, 11 Aralık 2020)
Siyasete atılan ve çalışmalarını Deva Partisi’nde sürdüren Karlıtekin, iktidara gelen partilerin muhalefetteyken söylediklerini unuttuğu yönündeki bir soruya, “Temel sebebi, yerleşik menfaatler. (...) Halkın duymak istediğini söylemek yani. Ve çok konforlu bir alandır. ‘Dış güçler bizi yemek istiyor’ söyleminin müşterisi çoktur mesele. Fakat buna karşı olmak lâzım. Sürekli herkesin Türkiye’nin aleyhine çalıştığına dair safsatalardan kurtulmak lâzım. Bu iletişimi halkla yapmalıyız. Konuşulunca insanlar ikna oluyor.”
İktidarın ‘reform açılımı’ hakkında da değerlendirme yapan Candan Karlıtekin “Neyin reformunu yapacaklar? Hukukta yapalım meselâ, yargı tamamen bağımsız olsun. Sizin reform beklediğiniz siyasî iktidar, bunun sonuçlarını göze alabilir mi? İktidar partisine karşı o zaman bir sürü fezleke düzenlenmesi lâzım” demiş.
Karlıtekin’in, bir dönem sorumluluk aldığı THY ve tartışılan 3. havalimanı hakkında yaptığı yorum da şöyle: “Türk Hava Yolları’ndaki 353 uçağa, normalde 2023’te gelecekti, fakat 2019’da gelindi. Niye? Çünkü yeni bir havalimanı yapıldı. Çünkü İstanbul Havalimanı’nı doldurmak zorundasınız. Müthiş kapasiteli. O zaman ne oldu? Türk Hava Yolları, bütün büyüme planlarını öne çekti. İstanbul Havalimanı’nı doldurmak için uçaklar erken alındı. (...) Peki, bu büyüme Türkiye’nin gerçek uçma ihtiyacı ile örtüşüyor mu? Soru bu. Bence örtüşmüyor. (3. havalimanına) Benim temel itirazım şuydu; havacılık açısından ihtiyaç yoktu. Diğer havalimanlarına yapılan ilâve yatırımlarla Türkiye’nin uçuş ihtiyacı karşılanırdı. Meselâ Sabiha Gökçen’e kaç yıldır ikinci bir pist yapılamadı, enteresan yani. Koskoca havalimanı yapılırken, Sabiha Gökçen’de ikinci pist 6 yıldır niye yapılamıyor?”
Karlıtekin ayrıca şeffaflık çağrısı da yapmış: “Bütün ilişkilerimizde şeffaflık sorunu var. Enflasyon rakamlarında da şeffaflık yok. Kısacası A’dan Z’ye hiçbir şeyde şeffaflık yok...”
Türkiye’yi idare edenler; konusunda ehli ve uzman olanları dinlese, ülkemiz demokrat, özgür bir ülke haline gelse, aynı zamanda açıklık ve şeffaflık sağlanabilse ekonomi coşmaz mı? İnanın bunları yapmak için para dahi gerekli değil. O halde soralım: Bunlar niçin yapılmıyor?