Ali FERŞADOĞLU |
|
İman, maddî manevî dertlerin ilâcı |
İnsan sonsuza dek sevdikleriyle beraber kalmak istiyor; ayrılmak istemiyor. Oysa, şu karmakarışık, alt-üst olan âlemde hiçbir şey kararında kalmadığından bîçâre insan kalbi her vakit yaralanıyor. Elleri yapıştığı şeyler gidince ellerini paralıyor, belki koparıyor. Dâimâ ıztırap içinde kalır, yahut (acıları unutmak için) gaflet ile sarhoş olur.1 Gayr-i meşrû sevgi; kalp kırıklıkları, aşınma, çatlama, fay hatlarına ve bunlar da rûhî depremlere zemin hazırlar. Çünkü, sevdiğimiz şey, ya bizi tanımaz, ‘Allahaısmarladık’ demeyip gider (gençliğin ve malın gibi); ya sevgimiz için bizi tahkir eder, aşağılar. Mecâzî aşklarda yüzde doksan dokuzunun sevgililerinden / aşklarından şikâyet etmesinin sebebi budur. Sevdiğimiz şeyler ya bizi tanımıyor, ya bizi tahkir ediyor, ya bize refâkat etmiyor, bize rağmen ayrılıyor. Ömrümüzün her saatinde, her gününde karşılaştığımız çeşitli sıkıntı, problem, hastalık, felâketler ve “ölüm” stres sebebidir. Kitazato Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Kazuo Kodama, Japonya’da nevroz, depresyon, ülser ve yüksek tansiyon gibi birçok hastalığın, hattâ kanser, kalp hastalığı, felç gibi üç ana öldürücü hastalık dahil, pek çok hastalığın, hattâ yaşlanmayı hızlandıran sebebin stres olduğuna dikkat çekiyor. Bunlara karşılık insanın geliştirdiği mekanizma, yapıp-bozma mekanizmasıdır. Bu mekanizmayı olumluya çevirmenin yolu ise, imandır. Çünkü, imân, bu olaylar ve çâresizliklerimiz karşısında tam bir emniyet verir.2 Eğer hayat imânla olmazsa, ızdırap, sıkıntı, üzüntülere boğuluruz.3 İmân, dünyada dahi mânevî Cenneti temin eder ve ölümü Cennet tezkeresine çevirir.4 Özellikle Allah’a imânın kazandırdığı güzelliklerin gizemi bizi mutluluğun şahikasına çıkarır: Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tezellül edip minnet çekme, onlara temelluk edip boyun eğme, onların arkasına düşüp zahmet çekme, onlardan korkup titreme. Çünkü kâinatın Sultanı birdir. Herşeyin anahtarı onun yanında, her şeyin dizgini O'nun elindedir. Her şey O'nun emriyle halledilir? O'nu bulsan her isteğini buldun, hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.5 Sağlıklı bir hayat sürdürmenin şartlarından birisi de tefekkürî gözlemdir. Çünkü, güzel gören, güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır. Yâni, güzel düşünce huzûr, sükûnet verir. O da stres, sıkıntı ve gerginliği asgariye indirir; zihnen de acı duymamıza engel olur, rûhumuzu tedâvi eder. Bu özelliğinden ötürüdür ki uzmanlar; “Hiç olmazsa günde beş on dakika tefekkür edin; özellikle en yoğun olduğunuz zamanı tercih ederek işlerinize ara verin ve sakinleşme egzersizleri yapın”6 tavsiyesinde bulunuyor.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 321-322. 2- Age, s. 25. 3- Mektûbât, s. 450. 4- Hutbe-i Şâmiye, s. 75. 5- Mektûbât, s. 219. 6- Dr. Norman Vicent Peale, Olumlu Düşünmenin Gücü, Sistem Yay., İst., 2001, s. 88. 29.01.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |