Güncel |
Âcilen yeni anayasa |
Memur-Sen’in düzenlediği Uluslararası Demokrasi Kongresinin sonuç bildirgesinde, Türkiye’nin demokratikleşme ve çağdaşlaşma yolculuğuna, askerî darbe ürünü 1982 Anayasası ile devam etmesinin mümkün olmadığı kaydedildi. Bildiride, daha özgür, daha demokratik ve daha çağdaş Türkiye için âcilen “sivil irade ve idare ürünü” yeni anayasaya ihtiyaç olduğu vurgulandı. Acilen yeni anayasa
Memur-Sen tarafından düzenlenen Uluslararası Demokrasi Kongresi’nin sonuç bildirgesinde, daha özgür, daha demokratik ve daha çağdaş Türkiye için acilen “sivil irade ve idare ürünü” yeni anayasaya ihtiyaç olduğuna bir kez daha dikkat çekildi. Memur-Sen tarafından 25-26 Ocak 2010 tarihlerinde Grand Rixos Ankara Oteli’nde gerçekleştirilen Uluslararası Demokrasi Kongresi’nin sonuç bildirgesi dün yine aynı otelde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı. İki gün süren kongre boyunca bilim, medya, siyaset ve sivil toplum temsilcileri, ülkemizin demokratikleşmesine dair görüşlerini ve önerilerini dile getirdiler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bir konuşma yaptığı kongrede, Türkiye’nin mevcut sorunlarının demokratikleşmeyle çözüme kavuşturulacağı vurgulandı. Demokratikleşme çabalarının olumlu sonuçlanmasında “yeni anayasa”nın anahtar rolü üstleneceği ifade edildiği kongrenin 9 oturumu sonucunda ulaşılan ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu tarafından açıklanan sonuç bildirgesi 11 maddeden oluştu. “Demokrasimizi genişletecek ve derinleştirecek, temel hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğünü esas alınmasını sağlayacak demokratikleşme adımları hızlandırılmalı ve kararlılıkla devam ettirilmelidir” görüşlerinin yer verildiği bildirgede, kongre oturumlarında öne çıkan ve toplantının ana temasını oluşturan “bin yıllık desende bir ve beraberiz” ifadelerinin bütün katılımcılar tarafından kabul gören bir bakış açısı olduğu vurgulandı.
DARBE ANAYASASI İLE DEVAM EDİLEMEZ Bildiride, Türkiye’nin demokratikleşme ve çağdaşlaşma yolculuğuna, askerî darbe ürünü 1982 Anayasası ile devam etmesinin mümkün olmadığı kaydedilerek, “Daha özgür, daha demokratik ve daha çağdaş Türkiye için acilen ‘sivil irade ve idare ürünü’ yeni anayasaya ihtiyaç vardır” görüşü yer aldı. Anayasal sistemimizin, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” ilkesinin gereği olarak egemenlik yetkisinin sadece TBMM’ne ait olduğu gerçeği üzerine kurulması gerektiği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin, yasama ve yürütme erkinin yetkilerini sınırlamanın gerekçesi olarak görülmemesi gerektiği ve yeni bir vatandaşlık tanımı yapılmasının şart olduğunun vurgulandığı bildirgede, bunlar başarıldığında, farklılıklarımızı gerginlik amacı yapmak isteyenlerin hayallerinin sona ereceği ifade edildi. Bildirgede, kamu görevlilerinin siyaset kurumuna katkı sunabilecekleri kanalların açık olmaması ve zeminin bulunmamasının Türkiye açısından büyük kayıp olduğu dile getirildi. Bildirgede, kamu görevlilerine yönelik siyaset yasağının kaldırılarak, bu kaybın telafisi ve kamu görevlilerinin birikimlerini ve deneyimlerini siyaset yoluyla milletin ve ülkenin hizmetine sunmalarının sağlanması gerektiği belirtildi.
ÖZGÜR VE EŞİT EĞİTİM “Eğitimde sosyal adaletsizlik, gelir dağılımındaki dengesizliklerden ve yasaklardan kaynaklanmaktadır” tesbiti yapılan bildirgede şu ifadelere yer verildi: “Bu durumu, yanlış eğitim politika ve uygulamalarının desteklediği görülmektedir. Sosyal adaletle ilgili en temel sorunun daha çok eğitimde erişim ve katılım ile eğitimin çıktıları üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Bu sebeple, eğitimin her kademesinde sosyal adalet, fırsat ve imkân eşitliğinin iyileştirilmesi ve başörtüsü yasağının kaldırılması başta olmak üzere özgürlükçü yükseköğretim sistemi için gerekli yasal düzenleme ve yapısal reformlar bir an önce yapılmalıdır. Türkiye’de sürekli gündemi işgal eden bireysel hak ve özgürlükler bağlamında düşünülmesi gereken bir başka önemli konu din eğitimi, din ve vicdan özgürlüğüdür. Türkiye’de bireylerin din eğitimi alma hakkı Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Ancak uygulamada ise bireylerin inanç özgürlüğü ile din eğitimine yasaklar getirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşı, herhangi bir din ve mezhep ayrımı yapılmadan, kendi inancını öğrenmekte ve yaşamakta özgür olmalıdır. Bu özgürlüklerin önündeki her türlü kısıtlama kaldırılmalıdır.” |
UMUT YAVUZ 29.01.2010 |