14 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Görüş

Er kişinin ardından

Yılmaz Er Ağabeyin vefatının ardından yaşadığımız hüzün, ebedî bir buluşmanın olacağı için hafifliyor. Yılmaz Ağabey’in hizmetteki birlikteliği, bir esnaf arkadaşının çay içme teklifiyle başlamış. Bu hizmet yolculuğu hapiste yatmayı göze alarak devam etmiş.

Sizinle (Yeni Asya’nın 40. yılı sebebiyle) röportaj yapmak istediğimde, “Fazla bir şeye gerek yok, ne söyleyeyim, yaz işte!” demekle aslında çok şeyler söylemiştin. Kendini değil de hep Risâle-i Nurların hesaba katılmasına vurgu yapardın. “Nurun bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım” diyen bir Üstada bağlılığın ifadesi değil de nedir?

Hiçbir şeyin ifratı meşrû olmadığı halde, müfritane irtibatı iman hizmetinin icrası olarak görmek ve imkânlarınız nispetinde herkese yardımcı olup kucak açmanız da takdire şayandı.

Gazeteyi bir ‘lâhika mektubu’ gibi bekleyerek özellikle köşe yazılarını okuman; gazetenin ehemmiyetini yaşayarak vurgulaman, hizmetlerle ilgili her yapılan faaliyete katılmaya çalışman, istişarenin ehemmiyetini, bedenen hasta, bitkin halde bile olsan meşveretlere katılman...

Ayrıca ziyaretine gelenlere ‘Risâle-i Nurlardan bir ders yap da dinleyelim’ demen... Bize hizmette sadakati, dik duruşu eğilmemeyi gösterdiniz.

Cenaze buluşması da aynen hayatınızdaki gibi kalabalık bir ziyafet sofrasında berzah âlemine uğurlanışın sessiz ve vakur olarak toplanılarak geçti. Sonrasında da sanki ‘bir ders okunsa da dinleyelim’ havası vardı. Bu kez dersi sen yapıyor, adeta sessiz ve vakur olarak ders veriyordun. Yılmaz Ağabey; Samsun’dan gelen Şeref Çetintaş Ağabey gazetedeki taziye ilânlarından arkadaşları tarafından haberdar edilmesi, son yolculuğuna katılamaması, sessiz ve vakur duruşunla gitmene şahitlik ediyor.

Yılmaz Ağabey; gerektiğinde kışı yaşayan ağabeyler arasına Trabzon’dan katıldınız. Müfritane irtibat fedaileri olarak bizi hizmete teşvik için heyecan verdiniz. Bizler şimdi baharları yaşıyoruz. Bize bu duyguları yaşattınız. Allah mekânınızı cennet etsin. (amin)

KAHRAMAN ALPAK

14.06.2009


‘Halim’ amcamı ahirete uğurlarken

Yakınlarda ahirete uğurladığımız Halim Amcam, çok yumuşak huylu bir insandı. Amcam çevresindekilere karşı çok sabırlı ve yumuşak davranırdı. Kimsenin kalbini kırmak istemezdi. Yetmiş yılı aşkın ömrü bu minval üzere geçti. Kendisi süt mamülleri işi ile iştigal etmişti. Ben de ilkokul çağlarında zaman zaman kendisine yardım etmişimdir. Kazanda süt kaynatılırken tahta kürekle sütü karıştırır, süt mayalayıp yoğurt yapacağı zamanlarda da benim yapabileceğim işlerde amcama yardımcı olmaya çalışırdım. Kendisi ilk zamanlarda omuzuna astığı askıyla yoğurtları taşır, gideceği yere götürürdü. Daha sonra üç tekerlekli bir yoğurt taşıma aracı almıştık.

Bornova’nın çarşısında yoğurtçu dükkânı açınca tabiî ki bu zorluklar da biraz hafifledi. Çünkü yeni çıkan modern makineler devreye girmişti. Onun yaptığı “ömür ayranı”nın tadını da hiç unutamam. O zamanlar kalın, büyük saplı cam bardaklar vardı. Onlarla ayran satardık. Tabiî ki kendimiz de içerdik.

Son yıllarında ailesi ile birlikte İzmir’in Gümüldür sahilinde kalıyordu. Hatta birkaç yıl evvel Mehmet Kutlular Ağabey ile birlikte bir yaz günü kendisini ziyaret etmiş ve etrafı çiçeklerle bezenmiş balkonunda kısa bir sohbet yapmıştık.

Son günlerde giderek kuvvetten düşmüş hafızası da iyice zayıflamıştı. Ama beni görünce tanırdı. Samimî bir şekilde sohbet ederdik.

Vefatından bir gün önce kızları Yeşim ve Şirin’le helâlleşmiş. Fenalaşınca haberim oldu, gittim. Son zamanları idi. Başında Yasin-i Şerif okudum. Bitirince kendi duyacağı şekilde ‘Kelime-i Şehadet’ getirmeye devam ettim. O sırada damadı Mesut Bey zemzem suyu bulup getirince pamukla zemzemi dudaklarına sürdük. Tam bu sırada yumuşak bir şekilde son nefesini verdi. Dünya hayatı bitmişti. Şimdi Berzah Âlemindeki hayatı başlıyordu.

Kabre götürdüğümüzde Adnan Acır kardeşimiz Risâle-i Nur’dan bir kısım okudu. Hoca efendinin duâsının arkasından okunan Risâle-i Nur hakikatlerini oraya son vazifelerini yapmak için gelen akraba ve sevenleri büyük bir huşu içinde dinlediler:

“Dünya bütün şaşaasıyla ahirete nispeten bir zindan hükmündedir. 1 ”İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. 2 Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme. 3

İnşallah Cenâb-ı Hak amcama rahmeti ile muamele eder ve onu ebedî cennet nimetlerine kavuşturur.

Dipnot:

1. Sözler; 2. Mesnevî-i Nuriye; 3. Mesnevî-i Nuriye.

SALİH SÜTÇÜOĞLU

14.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.