09 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Görüş

Hastanelerimizde ‘ruhî bakım’ üniteleri kurulamaz mı?

Isparta Valiliği tarafından 25-28 Mayıs 2009 tarihleri arasında “Isparta’nın Sorunları ve Çözüm Önerileri” adı altında sağlık, eğitim ve çevre konularını ihtiva eden forum şeklinde bir program gerçekleştirildi. Isparta Valimiz Ali Haydar Öner’in bu gayretlerini takdirle karşılıyorum.

Sağlık forumunda, Isparta’nın sağlıktan, hastanesinden, doktoruna kadar ne varsa konuşuldu. Sayın Rektörümüzün oturum başkanlığını yaptığı bu toplantı sektör açısından fevkalâde denecek kadar mükemmeldi. Bu mükemmellik içinde temas edilmeyen bir konuda açıklama yapmak için söz istedim, ama zamanın uzaması sebebiyle konuşma imkânı bulamadım. Konuşmalar, hep insanımızın fiziksel tedavisinden bahsettiler. Bunun yanında manevî tedavi dediğimiz moral değerlerinin arttırılması için inancının takviye edilmesi yönünden bahsedilmedi.

Depresyon ve stres gibi hastalıkların tedavilerinde kullanılan ve İngiliz dilinde “Hospital Chaplaincy”, Alman dilinde ise; “Krankenhaus Seelsorge” olarak geçen bu yapılanma Türkçemize “Hastanede Ruhibakım” veya “Hastanelerde Din Hizmetleri” olarak çevirebiliriz.

Günümüzde Batı hastanelerinde çeşitli yıllarda çıkarılan ‘Hasta Hakları’ ile ilgili yasa ve yönetmeliklerle moral eğitimi alma isteği yasalaştırılmıştır.

Dünya Hekimler Birliği, hasta hakları adı altında dile getirilen sıkıntıları çözümlemek adına Eylül 1995’te Bali’de yapılan toplantının bir sonucu olarak “Bali Bildirgesini” yayınlamıştır. Lizbon Hasta Hakları Bildirgesinin daha geliştirilmiş bir şekilde görünümünde olan bildirgenin 11. ana başlığı “Din Yardımı Alma Hakkı” adını taşımakta ve bu başlık altında şu ifadelere yer verilmektedir: “Hastanın, seçtiği dinin din adamı tarafından yapılacak yardımı da kapsayacak biçimde, dinî ve ahlâkî teselliyi kabul ya da reddetmek hakkı vardır.” Hastaların psikolojik ve sosyo ekonomik sorunların çözümünde önemli bir etken olan “Ruhîbakım” üniteleri özellikle şu içinde yaşadığımız ortamda daha çok önem arz etmektedir.

2000 yılında 1000 ABD’li yetişkin üzerinde yapılan bir araştırmada, yüzde 70’ı, dinî ve ruhanî inancın hasta insanları iyileştirdiğini belirtmiştir. Ayrıca bu yetişkinlerin yüzde 60’ı da, doktorların hastalarıyla dinî ve ruhanî hayatla ilgili konuşmalar yapmalarının gerekli olduğunu ifade etmiştir.

Bu gerçekler göz ardı edilmemelidir.

[email protected]

HALİL ELİTOK / Emekli İl Müftü

09.06.2009


Padişahım çok yaşa

Başbakanın konuşmasına bayılıyorum! Ağır travmalara sebep olduğu da çok olmuştur. Kendisi bundan böyle ‘Adalet Kalkınma Partisi’ yerine ‘AKP’ diyenleri edepten yoksun sayacağını beyan etmiş. Eğer siz de benim gibi yanlışlıkla AKP lâfını ağzınızdan kaçırmışsanız, artık edep belgesini almanızın mümkünatı yok. Hiç boşuna didinmeyin. Edep belgesi, benim abimin annemden zor belâ aldığı bir teneke peynir sayesinde, sahip olduğu ehliyet gibi alınacak, bir belge de değil hani. İllaki ‘Adalet Kalkınma Partisi’ sözcüğünü ilke edineceksiniz. Ben bir seçmen olarak önce icraata bakarım. Benim için önemli olan parti ismi değil. Adı Dursun değil de isterse Temel olsun. Halk eğer parti isimlerine kansaydı. Kesin bugün uzlethanede dinlenen İşçi Partisi başkanı Doğu Perinçek Top10’nun ilk sırasında yerini almıştı.

Başbakan nasıl kendi partisini tanımlama özgürlüğüne sahipse. Sokaktaki Teyo Emi’nin de onu tanımlama özgürlüğü var. Yasalara uygun olduğu sürece isteyen istediği tanımı yapabilir. Eğer Dil Kurumu da bu fikri beğenirse. Bundan böyle sevmediğimiz, iştahımızı kesen, uykumuzu kaçıran isimleri kısaltma yapmadan, kuzu kuzu söyleyeceğiz. Karizmamı tuz buz eden, istifimi bozan, korsan abi muamelesi görmeme sebep olan ‘Kurtlar Vadisi’ndeki Çeto kısaltmasından bu sayede kurtulurum. Evet, sevgili ahali bundan böyle AKP yerine iktidar söylene. Duyduk duymadık demeyin. Kırmızıbiber, isot yemeyin.

DEMOKRASİ GRİBİ

‘Enleri’ vardır insanların hayata. En sevdiği, en korktuğu, en çok düşlediği, en uzlaşmak istediği vardır hayata. İsterseniz sırayla uyarlayalım kişilere bunları; Deniz Baykal; En sevdiği şeyler, Rodos sahillerine kadar yüzmek, Erdoğan’la Var mısın Yok musun programında kozları paylaşmak, 367 sayısı için her şeyi göze almak...

Tayyip Erdoğan; En sevmediği şeyler, ata binerken attan düşmek, rüyada Baykal’ı görmek, yeni anayasa için kafa yormak, AB yolunda emin adımlarla ve tökezlemeden yürümek, Dolmabahçe Sarayında Yaşar Büyükanıt’la birlikte piknik yapmak…

Darbe severler; En korktukları şeyler, demokrasinin rayına oturması, halkın bilinçlenmesi, ordunun kışlayla yetinmesi, hava şartlarının darbe yapacak kadar sıcak olmaması, günlüklerinin etrafa kuş gribi gibi yayılması… Mazlûmlar; En çok düşledikleri şeyler, başörtüsü yasağının kalkması, darbe yapanların yargılanması, asit kuyularındaki cesetlerin hesabının sorulması, işkencenin ortadan kalkması, AB trenin rayına girmesi, demokrasinin hakim olmasını…

[email protected]

ÇETİN KASKA

09.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.