Bu zamanın en dehşetli hastalığı nedir derseniz, bence hadsizlik.
Hadsizlikte sınır tanımayan davranışlara ya tanık oluyoruz ya da maruz kalıyoruz maalesef. Geçen marketteyim. Kasiyer kız “poşet istiyor musun” dedi. Sonra yine ‘Sen’ diyerek bir cümle daha kurdu.
“Sen” değil “Siz” dedim kızgın bir şekilde. İlave hiç bir cümle kurmadan, açıklamaya girişmeden...
Arkadaşlarıma, çevreme bu tepkimi söylediğimde, “Aman boş ver seviye işte takılma... Herkes aynı görgüye sahip olamaz, üstünde bile durma” diyorlar.
Yakın çevremizde bu örnek ne ki, daha nelerine, ne özellere burun sokulup akıl vermelere hepimiz maruz kalıyoruz zaman zaman. Cahilliğine, büyük olduğuna, ‘o da öyle görmüş öyle davranıyor’lara, art niyetli olmadığına... Dahası her hoşumuza gitmeyen tavra müdahale etmemeyi, ses çıkarmamayı edep ve saygı gereği kabul ediyoruz.
Ama muhatabımızı tanıyoruz, ona göre bir iletişim şeklimiz var. Toplumda bu şekildeki hitap şeklinin öyle kişisel olmadığını, kasiyer kızın örneğinde olduğu gibi, çok yaygınlaştığını hayretle müşahade ediyorum. Selam hal hatır âdâbından bu derekeye ne ara indiğimize maatteessüf şaşırıp kalıyorum.
Sen hitabının bir saldırı şekline ve kastî bir hâl olduğuna tanık olmak isteyen sosyal medya ortamlarındaki yorumlara bir baksın. ‘Nene, teyze sen öyle yap(!), oldu sen dedin diye seyretmeyelim, yapmayalım... Sen mağarana dön!’
Bu ifadeler aslında mensup olunan fikrin sahiplerine düşmanlığın ifadesi. Bilerek, kastî ve saygısızlık yapmaktan zevk alarak hem de... Eskiden kötü söz sahibine aittir denirdi, buna tamam. Ama şimdiki kötü söz sahipleri resmen mensup olduğu ideolojinin yobazı ve dilini bu şekilde kullanması da bir nevi silah. Güya hadsizlikle, saygısızlıkla, tezyif eden hitap ve cümlelerle nefret ettiği gruptan intikamını alacak.
Gemide araba parkında bir problem oldu. Kapılar açılmayacak kadar yakın. Dışarı çıkamıyoruz, rica ediyoruz araç sahibi biraz yana çeksin de çıkalım. Arabadan bir adam iniyor, bağırıyor, çağırıyor, tuhaf tuhaf konuşuyor. Yarım saniye içinde sağa yanaşacak halbuki. Ruh hastası mıdır nedir dedik.
Yok tamamen bilinçli yapıyor. Zira iki başörtülü gördü ya, işini kolaylaştırmayacak. Kırmızı gören boğaya dönüşüyor bir anda.
Demem o ki hadsizlik ve saygısızlık o kızdaki gibi terbiye ve görgü eksikliğinden olsa keşke... Daha girift, linç edici bir hazımsızlıktan kaynaklı bir terbiyesizliğe maruz kalıyoruz. Siyasî görüşünü beğenmeyen, görünüşünü beğenmeyen, fikrini asla kabul etmeyen, bu toplumda varlığını bile istemeyen, karşısındakine terbiyesizce konuşma hakkını kendinde buluyor ki bu çok tehlikeli bir durum. Biri, herkese açık bir şekilde görüşünü paylaştıysan, her türlü eleştiriye de açık olacaksın diyor zavallı. Tenkit ve hakaret arasındaki farkı bile bilmeyecek bir densizlikle üstelik.
Eski saygı kültürünün yerle yeksan olduğunu nicedir konuşuyoruz. Lakin bu bilinçli hadsizlik ve saygısızlığın haddi hududu olmadığını ve nerede duracağını da kestiremediğimiz zamanları yaşıyoruz.
“Edep Ya Hu.” Her evde serlevha olsa da asılsa keşke..!