"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yolsuzluk hiç bitmeyecek mi?

Faruk ÇAKIR
18 Aralık 2013, Çarşamba
Bazı iş adamları ve içlerinde bakanların oğullarının da olduğu yeni bir yolsuzluk operasyonuyla karşı karşıyayız.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonuda bazı bakanların oğullarının yanı sıra, bazı iş adamları ve bazı yüksek mevkideki yöneticiler de gözaltına alınmış. Gözaltına alınanlar arasında bir de belediye başkanı bulunuyormuş. Rakamlar ve göz altına alınan kişiler ve ünvanları her an değişebileceği için hadiseye prensipler açısından bakmakta fayda var.
Yolsuzluk ve usulsüzlüklerin her dönemde olması mümkündür. Ancak, yolsuzluklarla mücadele edeceğini ilân edenlerin bu yolsuzluklara bulaşmış olma ihtimali herkesi derinden düşündürmelidir. Yolsuzluk iddiaları önce ‘söylendi’ olarak dolaşmaya başlar. Çoğu kişi bu söylentilere inanmak istemez. Öyle ya, ‘iyi’ insanların yolsuzluğa bulaşması ‘tuz’un kokmasından daha beter değil mi? Nasıl olsun da bu ‘söylenti’lere inanılsın...
Ahir zamanda yaşadığımız için “akla gelmeyenlerin başa geldiği günler”i yaşadığımızı kabul etmeliyiz. Nefis ve şeytanın da yardımıyla herkesin bu tuzaklara düşmesi, bu kötülüklere âlet olması mümkündür. Böyle olmasını istemeyiz, arzu da etmeyiz; ama âhir zamanda yaşadığımız ve ‘kıyamet alâmetleri’nin de zuhur ettiğini, çıktığını ve duyulduğunu görmeliyiz.
Dünkü operasyonda gözaltına alınan, tutuklanan ya da adı ‘suçlu listesi’nde yer alan kişi ya da kişiler tamamen masum da olabilir, bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz ki, insanoğlu ‘çiğ süt emmiş’tir ve ilâve olarak da ‘hayvan eti’ de yemiştir. Dolayısı ile ummadığımız taşların başlara düşmesi ihtimal dahilindedir. Ve insan, çoğu zaman ‘en çok güvendiği’ noktadan çetin imtihanlara tabi tutulabilir. Allah muhafaza etsin, kibir ve gurura düşürmesin. Âmin.
Bu vesile ile daha önce yeri geldiğinde hatırlatmaya çalıştığımız bir hatıramızı paylaşalım: Bir önceki mahalli seçimler arefesinde ‘duyarlı medya’ mensupları olarak bir toplantıya davet edilmiştik. Davet sahibi İstanbul’daki bir ilçenin iktidar partisi ilçe başkanıydı. Toplantıya, adaylığı resmi olmasa bile o gün belli olan o ilçenin belediye başkan adayı da katılmıştı. Toplantıya katılan gazetecilerin tamamı ‘duyarlı medya’da çalışan kişilerdi. İstanbul’un meseleleri ve yeni adayların nasıl bir strateji oluşturması gibi konular konuşulurken iş geldi, belediyelerde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına dayandı. Toplantıya katılan ve muhtemelen büyük çoğunluğu iktidar partisine oy veren gazeteceler; belediyelerde yaşanan yolsuzluklar hakkında öyle iddialar dile getirdiler ki biz şok olduk. İddiaları dillendirenler, “Bu kadarı da ayıp oluyor” anlamında serzenişlerde bulundular. Toplantıda bulunan iktidar partisinin ilçe başkanı “Hayır, iddia ettiğiniz gibi bir şey olmuyor” demedi. Sadece, o ilçenin o gün itibarıyla belediye başkanı olan ismi, “Arkadaşlar, biz sizi ‘Neler yapabiliriz?’ diye fikir almak için çağırdık. Siz çok ağır ithamlarda bulunuyorsunuz. Bu kadarı da fazla değil mi?” diyebildi. Buna rağmen iddia sahipleri, bilhassa imar planlarında yapılan değişiklikler konusunda örnek vererek iddialarına sahip çıktılar. Öyle ki, bazı gazeteciler “çanta ile para taşındığını” bile ileri sürmüşlerdi!
Bugün yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları, o gün dile getirilen iddialarla daha bir anlam kazanıyor. Bu operasyonu duyan, gören gazeteciler ve o günkü ilçe başkanı ve belediye başkan adayı ne düşünür acaba? Bugün de “Bu kadar da yüklenilmez ki arkadaş!” diyebilecek mi?
Yolsuzluk ve usulsüzlükleri sona erdirmek için insanların ‘maddeperest ve paraperest’ olmasına mani olmak lâzım. Devlet kapısını ‘ihale dağıtım noktası’ olmaktan çıkarmak da bunun bir yolu. Devlet, ekonomide ‘bir numara’ olmaya devam ettikçe ve şeffaflıktan uzak kaldıkça, bu ve benzeri usulsüzlük ve yolsuzlukların önüne geçmek kolay olmaz. En fenası, mütedeyyin insanların bu batağa sürüklenmesi. Bazı şeyler var ki ‘duyulmuş olması, gerçekten yaşanmış olmasından bile beter’dir. Tam da o durumla karşı karşıyayız.
“Duble yol”lara evet, duble olsun olmasın bütün yolsuzluklara hayır diyelim...
Okunma Sayısı: 2125
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Fırat

    18.12.2013 00:00:00

    Dünden beri yaşanan süreçte ibretlik görüntü ’’yandaş medya’’ sözünü kesinlikle hakkeden yayın organlarında izleniyor. Yolsuzluk savunulmaz ama, deyip olayın zamanlaması üzerine tonla senaryo yazıp böyle bir olaydan bile mağduriyet çıkarmaya çalışıyorlar. Halbuki Batı’da olsa en azından karşı tarafa saldırma yerine en azından soruşturmanın selamet açısından ilgili bakanları istifaya çağırıp sonra masuniyet karinesini hatırlatmaları gerekmez mi idi? Yazılanlara bakınca olaya bulaşanlardan çok    
    ortaya çıkaranlara daha büyük öfke ve itham var görünüyor. Büyük ölçüde yolsuzluklar yüzünden itibar kaybeden önceki partilerin durumunu bilenlerde nedense büyük bir telaş başladığını görüyoruz. gerçekten pencereden seyretmekle büyük ibretlik hadiselere ve yorumlara şahit oluyoruz
           Bu arada’’ milletin %70-80’ ni tam dindar olmadıkça din adına siyasete girilmemesi’’ gerektiği sözünün bir başka hikmeti de görülüyor. Demek ki neymiş %50 oy ,%50 tam dindarlığı bile ifade etmiyormuş!

  • Yaşar avcı

    18.12.2013 00:00:00

    Bunları daha önce köşenizde yazdınızmı,eğer yazmadıiseniz sorumlusunuz..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı