Haftalardır devam eden Gazze’de masum sivillerin soykırıma tabi tutulması karşısında tarafını belli etmek adına ülkemizde birçok faaliyet düzenlendi. (Her ne kadar zalim ülke ile kimileri ticari ilişkileri devam ettirse de) Mitingler, protesto yürüyüşleri bir tarafa, kermes ve kahvaltılarla maddi yardım, bağış tarzında organizasyonlar da yapıldı. İstanbul Yeni Asya hanımları olarak biz de ‘OnlineÖzel Filistin Programı’ ile bu külli duaya iştirak ettik.
Milli şairimiz Mehmet Akif’in tabiriyle ‘’Şarkın Sevgili Sultanı: Selahaddin Eyyubi’’ hakkındaki eseriyle edebiyatçı yazar İslam Yaşar ve konu hakkındaki çizimleriyle karikatürist İbrahim Özdabak ile kardeşlerimiz önceden video çekimleri yaptı. İsmail Tezer sinevizyon seslendirmesiyle programa destek verdi. Sunumu ve Risale-i Nur dersiyle, sinevizyon metniyle, videolarıyla, sinevizyon film çekimleriyle, duası ile geniş bir ekibin çalışmasının ürünü olan programımız yorumlardan okuduğumuz kadarıyla beğeniyle takip edildi. Rabbimiz bu külli duamızı kabul etsin ve zulüm en kısa zamanda nihayete versin inşallah.
HANIM SAHABENİN SORUSU
Peygamber Efendimizin (asm): “Kişinin evde kıldığı namazı bir namaza, mahalle mescidinde kıldığı namazı yirmi beş namaza, Cuma namazlarının kılındığı camideki namazı beş yüz namaza, Mescid-i Aksa’da kıldığı namazı beş bin namaza, benim şu mescidimde kıldığı namazı elli bin namaza, Mescid-i Haram’da kıldığı namazı ise yüz bin namaza bedeldir” hadisini duyan hanım sahabelerden Hz. Meymune (ra) telaşla “Ya Mescid-i Aksa’ya gidemezsek?” diye sorar. (O sırada Kudüs işgal altında Bizans ve Persler savaş halindedirler) Peygamberimiz (asm) ‘Oraya gidip namaz kılamayacak olursanız, oranın kandilleri için yağ gönderin’ buyurur.” (Ebu Davud, Salat, 457.)
Kandil bir cihetle düşündüğümüzde, ışık, ibadet, maddi yardım, oradaki ruhun, dinin yaşatılması anlamına da gelir. Hadisin mutlaka alanında uzman ilim sahiplerince izah edilmeyi bekleyen çok farklı yorumları vardır. Bununla birlikte hadisteki kesin maksatlardan birinin “Mescid-i Aksa’yı unutmayın! Karanlıkta bırakmayın, o mukaddes belde ile irtibatınızı her daim canlı tutun!” olduğunu söyleyebiliriz. Duamız odur ki bizim de ‘çorbada tuz misali’ İstanbul hanımları olarak organize ettiğimiz online Filistin programımızı Rabbimiz ‘Mescid-i Aksa’nın kandillerine gönderilen yağ’ olarak kabul eder.
CİHAD-I MANEVİ
Bu hadis açısından Filistin olaylarını tefekkür ettiğimizde Bediüzzaman’ın “cihad-ı mânevî”nin esas olduğu tesbitini bir kez daha müşahede ediyoruz. “Evvela nefsi ıslâh etmek” gerekir. Zira “Bu âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek” yani istidatlarımızı geliştirmek için gönderildik. Nefsimizi terbiye etmek nurlandırmak büyük cihaddır. Cihad-ı maddi (silahlı mücadele) dönemi artık bitmiştir; cihad-ı mânevî (akıl, ilim, fikir, ispat, izah, ikna, lisan-ı hâl, kal ile tebliğ) zamanıdır!
Bediüzzaman Hazretleri bunun çözümünü eserlerinde izah ediyor. Manevî bir doktor sıfatıyla Müslümanların altı hastalığına ‘Hutbe-i Şamiye’ isimli eserinde mealen şu altı reçeteyi sunuyor:
1. Hastalık: “Ümitsizlik-yeis”, çaresi; “ümitvar olmak”
2. Hastalık: “Hilekârlık”- tedavisi; “dürüstlük”
3. Hastalık: “Husûmet-Düşmanlık” çaresi “Sevgi”
4. Hastalık: “Bölünmüşlük”, çaresi “birliktelik”
5. Hastalık: ”İstibdat”, çare “İslâmî değerler”
6. Hastalık: ”Ferdiyetçilik”, çaresi “meşveret”
HÜLASA
Bir Yahudi atasözü “İhtiyarlar ölür, gençler unutur” der. Belki bu söz ‘karanlık olaylara böylece alışılır’ anlamına da geliyor.
Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı gençler de ihtiyarlar da hele hele çocuklar da unutmayacak, unutturmayacağız inşallah. Zira Peygamberimiz (asm) o beldedeki kandillerin hep aydınlatmaya devam etmesini bizden istiyor.