Salih Sütçüoğlu: “Şu hadiste anlatılmak istenen nedir? Açıklar mısınız: ‘Herhangi bir kişiye dini bir tebliğ ulaşırsa, bu, Allah tarafından kendisine gönderilen bir nimettir. Onu şükrederek kabul ederse ne ala! Aksi takdirde bu Allah katında aleyhinde delil olur. Onunla Allah günahını artırır. Ve daha fazla gazap eder.”1
TEBLİĞ HESAPTAN ÖNCEDİR
Mahşerdeki adalet için tebliğ önemli bir ön şarttır. Âdetullah şöyle işliyor: Önce tebliğ, sonra hesap!
Kişiye eğer dinî bir tebliğ yapılmamışsa, bu durum kendisi için, mahşerde bir af sebebidir. Nitekim Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “Biz bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.”2 Peygamber tebliğcidir.
Peygamberin fiilen bulunmadığı devirlerde ise, Müslümanlar peygamberin getirdiklerini doğru biçimde tebliğ etmekten sorumludurlar. Nitekim Kur’ân, Peygamber (asm) olmadığı devirler için bu görevi Müslümanlara veriyor: “Sizden hayra çağıran, iyilikle emreden, kötülükten nehyeden bir cemaat bulunsun.”3
Sevgili Peygamberimiz (asm) insanları hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten nehy eden bir cemaatin yeryüzünde kıyamet gününe kadar eksik olmayacağını haber veriyor: “Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyamet kopuncaya kadar) hak üzere galip olacaktır.”4
Kur’ân, bezm-i elestte bizzat Cenab-ı Hak tarafından “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorgusuna muhatap kılınan ruhların, “Evet, elbette Rabbim, Sen bizim Rabbimizsin.” Tarzında cevap verdiklerini, bu isticvabın (soru-cevabın) hikmetinin mahşere dönük bir tecelli olduğunu, yani yarın mahşerde “Biz bundan habersizdik” dememeleri için bu soru-cevabın ve şehadetin yapıldığını bildiriyor.5
Allah Arkadan Vurmaz
Bütün bu belgelerden anlıyoruz ki, kişiye dünya evini terk etmeden önce, yani ahiret yurduna girmeden önce, yani hesap gününe varmadan önce tebliğ yapılmış olması büyük bir nimettir. Çünkü bu, ileride olacaklardan, hesaptan, sorgudan, Allah’ın adaletinden, azabından, gazabından harbi olarak haber vermek demektir. Allah hiç kimseyi arkadan vurmuyor. Tebliğini önceden, insan ölmeden yapıyor ve insanın gideceği yere hazırlanmasını sağlıyor. Bu çerçevede Allah her topluma muhakkak Peygamber görevlendirmiştir, kitap indirmiştir, din göndermiştir. İnsanın hakkı ve hakikati öğrenmesine ve ahretlerini kurtarmasına bizzat katkı sağlamıştır, yardımcı olmuştur.
Bununla beraber, insanlık kimi zaman fetret devirlerinden geçmiştir. Önceki peygamberin tebliğinin bozulduğu veya kaybolduğu, henüz yeni bir peygamberin de gelmediği ara dönemlerde kalan ve doğru bir peygamber tebliğinden mahrum kalan insanlar varsa, işte böyle insanlara sorgu sualin olmayacağını yukarıdaki ayetlerden ve bahsettiğiniz hadisten anlıyoruz. Bu insanların sorgu sual bitinceye kadar Arasat’ta bekleyecekleri, sorgu sual bitince de hepsinin nihayet Cennete alınacağı hakkında rivayetler vardır. Ama kendisine hak kelamı ulaşmış ve doğru tebliğ yapılmış kimselerin ahirete hazırlanmamakla ilgili bahaneleri ve özürleri kalmamış oluyor.
Böyle kişiler kendilerine ulaşan tebliğ derecesine göre mesul tutulurlar.
KUNUT DUASINI BİLMEYEN YÜZÜNDEN OKUYABİLİR Mİ?
Eskişehir Hanım okuyucularımız: “Vitir namazında kunut duasını bilmeyen yaşlı veya öğrenmek isteyen genç birisi öğreninceye kadar kunut duasını büyükçe yazıp okuyacağı şekilde önüne koyarak yüzünden okuyarak kılabilir mi?”
Yüzünden okuyarak namaz kılmak problemli bir durumdur. Farz namazlarda olmaz. Sünnet namazlarda olabilir; ancak her zaman, her yerde yüzünden okumak pek kolay olmaz. Bu açıdan namaz kılabilecek kadar dua ve sureleri ezberlemek en faziletli olandır.
Ancak bazı özel şartlarda izin verilebilir. Mesela bir yaşlı okuyabileceği şekilde büyükçe bir yazıyı önüne koyup yüzünden okumak suretiyle sünnet veya vitir namazı kılabilir. Keza yeni öğrenen bir genç, öğreninceye kadar ve öğrenme süresi içinde namazın insicamını bozmadan, namaz bozucu bir harekete meydan vermeden sünnet veya vitir namazında yüzünden okuyabilir.
GÜNÜN DUASI
Ey eşsiz nimetleriyle herkeste hakkı bulunan! Ey sayısız ikramlarıyla herkesi minnette bırakan! Ey rahmeti her şeyi kuşatan Allah’ım! Bizi nankör kılma! Bizi kadirbilmez kılma! Bize gazap etme! Âmin.
Dipnotlar: 1- Camiü’s-Sağir, Hadis No: 1608. 2- İsra Suresi: 15. 3- Âl-i İmran Suresi: 104. 4 -Buhari, 9:125, 162; Müslim,1:137. 5 -A’raf Suresi: 172.