"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Takvamız zevklerimizi kontrol etmeli

Süleyman KÖSMENE
21 Mayıs 2015, Perşembe

İsveç’ten okuyucumuz: “1- Bizim burada bazı bacılar var. Başlarını örtmek istiyorlar. Ama burunlarına da hızma taktırmak istiyorlar. Bunun için burunlarını deldirmeleri gerekiyor. Bunun dini hükmü nedir? 2- Göbeklerini deldirmek ve oraya da halka taktırmak istiyorlar. Ama bunu sadece eşleri görecekmiş. Dışarıda öyle dolaşmayacaklarmış. Bunun dini hükmü nedir? 3- Allah her halimizi görüyor. Evde bir yabancı yokken namaz kılarken neden başımızı örtmek zorundayız? Saçlarım açık olsa, ya da kısa etek giysem olmaz mı? Ya da pantolon? Allah’a karşı kendimizi neden örtüyoruz? Allah zaten bizi görmüyor mu? diye de soruyorlar.”

ZEVKLERİMİZİ KONTROL ETMEMİZ DAHA İYİDİR 

Bizim örf ve kültürümüzde hızma yoktur. Takvamızın zevklerimizi dize getirmesi lâzım. 

Mübah olsa veya haram olmasa bile, kimi fantezilerimizin takvamıza yakışmadığını görebilmemiz lâzım. 

Bazı haramların, başlangıçta mübah bir tercih masumiyetinde kapımızı çaldığını, sonradan harama dönüşecek bir davranışa dönüşme istidadı taşıdığını unutmamak lâzım. 

Esasen, insan bedeni ve fıtratı üzerinde keyfî işlem yapmak aslında fıtrî bir davranış da değildir. Fakat kulağa küpe takma örneğinde olduğu gibi, başı açmamak ve dışarıda açık dolaşmamak şartıyla, abartılı bulmakla beraber, burun ve göbeğe halka takmanın mübah olduğunu söyleyebiliriz. 

Bununla beraber bunun takvaya zarar veren bir zevk olduğunu da kayda geçmemiz lâzım. Zevklerimizi kontrol etmemiz daha iyidir.

EVDE NAMAZDA SETRÜLAVRET

Gelelim evde namaz kılarken başımızı ve bedenimizi neden örttüğümüze... 

1- Örtünmek Allah’ın emridir. Namazda örtünmek, namazın da farzlarındandır. Evde olup olmamamız, yalnız olup olmamamız durumu değiştirmez. Farzı uygulamada ayrıca farz sevabı da vardır. 

2- Namazda saçlar açık olmaz, etek kısa olmaz. Eğer pantolon giyilecekse geniş ve rahat olmalı; dar olmamalı ve en azından dize kadar bir üst elbise/örtü olmalıdır. Allah’ın emri olan bir şeyde, ancak emre uyulur. Hikmet aranmaz. Diğer yandan, namazda açık olmakta ne hikmet ve ne fayda var ki? Dini rencide etmeye değer mi?

3- Örtü güzelliğimizin ayrılmaz tamamlayıcı parçasıdır. Güzellik gizlemeye değer. Her ne kadar Allah ile baş başa olsak da. Nitekim Cenâb-ı Hak da bize sunduğu hemen bütün yiyecekleri gâyet güzel ipek kumaşlar veya sert koruyucu ambalajlar içinde sarıp gizlemiştir. Kat kat yeşil kumaşlar içindeki mısır, yeşil bir örtüye büründürülmüş nohut, sert bir koruyucu örtü içindeki ceviz, kestane, fıstık...ve saire bize sunulan Allah’ın nimetleri açık değil; kapalı kutucuklar ve paketçikler içindedir. Biz de bir dostumuza bir hediye sunmak istediğimizde güzel bir ambalajla hediyemizi örtmez miyiz? Şimdi çağdaş dünyada güzel ürünlerin hemen hepsi güzel ve alımlı örtülere sarılmıyor mu? Bakmayın, örtüyü mahkûm eden eğri büğrü konuşmalara! Örtünün mahkûm edilecek hiçbir yanı yoktur. Tam tersine örtüsüzlük insan doğasına da aykırıdır. 

ALLAH BİZİ EDEBİMİZLE BİLMELİ

Nasıl olsa Allah’ın biliyor olması bizi edepli davranıştan alı koymaz. Bilâkis daha fazla edepli olmamız için önemli bir gerekçedir. Çünkü bizim, ibadetimizle, duâmızla, niyazımızla kendimizi Allah’a arz edeceğimiz en güzel hâlimiz örtülü halimizdir. Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi; Allah’ın Cemîl, Müzeyyin, Latîf, Hakîm, Kerim, Rahîm gibi bütün güzel isimleri üzerimizde her an hâkimdir. Bu güzel isimler bizim varlıkların en güzelinde, mümkün suretlerin en iyisinde ve edebin en iyi şekliyle bulunmamızı gerektirirler. Bu ise örtüyle mümkündür.1

Örtü edebimizdir, güzel ahlâkımızdır. Kimliğimizdir. Yanımızda her ne kadar insanlar olmasa da; cinler ve ruhanî varlıklar olabileceği gibi, Allah’ın melekleri de vardır. Bunlar; Kur’ân’ın Kirâmen Kâtibin dediği yazıcı melekler, koruyucu melekler, bizim için duâ eden, bizim için tevbe eden ve duâmıza âmin diyen melekler. Melekler, yeryüzünün halifesi sıfatıyla bilhassa Allah’a ibadet esnasında edepli duruşumuzdan hoşlanırlar ve güzel şehâdette bulunurlar. Yazıcı melekler ise bizi edepli bir duruş içinde yazarlar. İbadet esnasında melekleri küstüren bir davranış içinde bulunmak ise bize hiçbir şey kazandırmaz.   

Dipnotlar:  1- Lem’alar, s. 59.

Okunma Sayısı: 1507
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı