Habibe Hanım: “Neden güzel giyiniyorsun?” deyince, “Allah verdiği güzel nimetleri üzerimde göstermekten memnun olur” diye cevap veriyor. Burada Allah güzel nimet verince ahirette verdiklerinden kesmeyecek mi?”
Ebu’l Ahvas (ra), babasından naklederek şöyle demiştir: Resûlullah’ın (asm) yanına girmiştim elbisemi pejmürde görünce bana, “Senin malın mülkün var mıdır?” buyurdu. Ben de: “Her cins maldan Allah bana vermiştir” dedim. “Öyleyse malın üzerinde görünsün” buyurdular.1
Allah dünyada güzel nimet verince ahirette vereceklerinden kesmez. Çünkü Allah fazl ve kerem sahibidir. Dünyada da, ahirette de fazlından ve kereminden verir. İnsana da sadece şükretmek düşer.
Ancak riya, gıybet ve kötü huylar gibi kötü ameller, uhrevî hasenattan götürürler.
Meselâ gıybet eden insan, gıybet ettiği kimsenin günahını üzerine alır. Riyakâr, riya ile yaptığı amelin sevabını dünyada yer. Kötü huylar insanın hasenatını eksiltirler.
KABİRDE HOCAN KİMDİR DİYE SORULUR MU?
Hilmiye Hanım: “Kabirde hocan kimdir diye sorulur mu?”
Kişinin hocası ile, şeyhi ile, imamı ile, üstadı ile itikadı ve ameli arasında elbette bir irtibat vardır. İnsan inandıkları ile amel eder. Ve bu amel ile kabir hayatına girer.
Dolayısıyla kişi kendisine rehber saydığı hocası, şeyhi, imamı veya üstadının itikadı ve ameli üzere olur ve bu amel üzere ölür. Bu itikat ve amel üzere de dirilir. Netice olarak hocasının irşadı ile kişi ihya olur, hocasının bir yanlışı varsa ve kişi mihenge vurmadan bu yanlış ile amel ederse, bu amel dolayısıyla da mesul olur.
Kişiye kabirde “hocan kimdir?” diye sorulmaz. Belki bu ifade maksadı biraz zorlayan bir mecâzî söylem olabilir. Şöyle ki: “Kabirde hocan kimdir diye sorulur” diyen kişi bu mecazî söylem ile şunu ifade etmiş olabilir: Düzgün bir hocaya veya imama intisabı dolayısıyla itikadını ve amelini düzelten kişi kabirde de, mahşerde de rahat eder. İtikadı ve ameli bozuk bir kişiye mihenge vurmadan intisap eden kişi de kabirde haliyle sıkıntı çeker.
NAMAZDA BAŞI AÇIK OLMAK
Kasım Bey: “Namazda başı açıklık caiz midir?”
Namazda başı açık olmanın kadınlar için caiz olmadığı aşikârdır. Erkekler için de sünnete mugayirdir. Sünnete göre erkek namazda başına sarık sarar.
Sarık yoksa sünnet niyetiyle başa takke konulabileceği söylenmiş ve bu, ümmetin örfü haline gelmiştir.
PEYGAMBERLER ÖNCEDEN PEYGAMBER OLACAKLARINI BİLİYORLAR MIYDI?
Kdz. Ereğli’den Muhammed Danışmaz: “Peygamberler Peygamber olmadan önce peygamber olacaklarını biliyorlar mıydı, bilmiyorlar mıydı?”
Peygamberler peygamber olmadan önce, tebliğ sıfatından başka peygamberlere mahsus diğer sıfatlara sahip idiler. Zeki idiler, metin idiler, dosdoğru idiler, ismet sıfatına sahip idiler. Günah işlemekten korunmuşlardı. Sadece tebliğ sıfatına peygamberlik gelince sahip oldular. Peygamberlerin peygamber olmadan önce, peygamber olacaklarını bilip bilmedikleri konusunda bir haber yoktur. Ancak peygamberce bir ahlâka sahip olduklarında şüphe yoktur. Belki ferasetleriyle tahmin etmiş olabilirler. Fakat sahip oldukları edep, tevazu, nezaket ve nezahet gereği tahmin etseler de bunu önceden açıklamadılar.
GÜNÜN DUÂSI
Ey korkanların enisi! Ey miskinlerin velisi! Ey masumların hamisi olan Allah’ım! Bizi lütfuna karşı şükredenlerden eyle! Himayene karşı fikredenlerden kıl! Zat-ı Kibriyana karşı zikredenlerden eyle! Âmin.
Dipnot: 1- Nesai, Süslenme, 83; Ebû Davud, Libas: 17; Tirmizî, Edeb: 54