Ekrem Bey: “Safer ayına girince inen belâdan Allah’a sığınmak için ilk ve son Çarşamba günleri 100 kere okunan duâdan bahsediliyor. Şu duâ: “Ya dafi’al belâya, idfa’annal’belâya fallahu hayrun hafizan ve hüve erhamürrahimin, inneke ala külli şey’in kadir.” Bu bilginin sıhhat derecesi nedir?”
DİNDE MÜJDE AYLARI VARDIR
Safer ayına girdik. WhatsApp’ta mesajlar uçuşmaya başladı. Mesajlar felâket dellâlı gibi!
Önce ifade edelim: Dinde duâların kabulüne vesile müjde ayları, rahmet günleri ve feyizli geceler vardır; bu tamam!
Meselâ Recep, Şaban ve Ramazan ayları, nafile ve farz ibadetlerin içerisinde emrolunduğu feyiz ve bereketi yüksek üç ibadet ayıdır. Bu aylardan bilhassa Ramazan ayı ve bu ay içindeki Kadir Gecesi Kur’ân’da da ifadesini bulur. Diğer ikisi de muhtelif nafile ibadetler için münbit birer zemin teşkil ettiği sahih hadislerde ifadesini bulur.
Sahih kaynakların diğer bazı gün ve gecelerin de bereketli ve feyizli olduğunu müjdelediklerini burada zikredelim: Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Arefe gün ve geceleri, Kandil geceleri, Cuma günleri, Aşûrâ günü vs. gibi.
Görüldüğü gibi, İslâmiyet’te hürmet duyulan ve belli ibadetler için tahsis edilen aylar, günler ve geceler vardır.
DİNDE BELÂ AYI YOKTUR
Fakat afetler, musîbetler ve semavî belâlar için tahsis edilen muayyen herhangi bir zaman diliminden söz etmek mümkün değildir. Böyle bazı ayların musîbet ayı ilân edilmesi, İslâm’ın ruhuna da uygun değildir. Bu doğru da değildir.
Safer ayını uğursuz ay sayan cahiliye Arapları idi. Safer ayı cahiliye Arapları tarafından uğursuz ay olarak tanınıyor ve bu ayda umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Resûlullah (asm) Efendimiz ise “Umre her zaman helâldir!” buyurarak bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştır.1
Ama ne yazık ki; bu ayda akdedilen nikâhların uzun ömürlü olmayacağı, bu ayda yapılan faaliyetlerin sonuçsuz kalacağı, bu ayda başlanılan işlerin uğursuzlukla biteceği tarzındaki inançların, cahiliye Araplarından beri halk arasından bir türlü silinemediğini görmekteyiz.
Yer yer yeni ilâveler de yapılıyor: Musîbetlerin bu ayda plânlandığı ve dünya semasına indiği de böyle sıhhatten yoksun rivayetlerdendir.
SAFER AYININ HAYIR VE ŞERLE ALÂKASI YOKTUR
Oysa unutmayalım, Resûlullah (asm) Efendimiz buyurmuştur ki: “Uğursuzluk ve baykuş ötüşünün olumsuz etkisi yoktur; Safer ayının hayır ve şerle bir alâkası yoktur; bunlar cahiliye hurafeleridir.”2 Safer ayında Levh-i Mahfuzdan 320 bin belâ yazıldığı, bu belâların sene içine yayıldığı, bu belâlardan korunmak için Safer ayının ilk ve son Çarşamba günleri bahsettiğiniz duânın 100’er defa okunması gerektiği gibi rivayetleri sıhhatli kaynaklarda bulamadık.
Ancak bahsettiğiniz duâ Allah’ın esmasıyla yapılmış belâlardan Allah’a sığınma duâsıdır. Güzel bir duâdır. Sadece Safer ayına mahsus değil, her zaman yapılması güzel olur.
Manası şöyledir: “Ey belâları def’eden Allah’ım! Belâları bizden uzaklaştır.
“Allah muhafaza edicilerin en hayırlısıdır. O merhamet edicilerin en merhametlisidir.
“Allah’ım! Muhakkak ki senin kudretin her şeye yeter. (Amin)” Diğer yandan, bizim günlük beş vakit namazımız mevcuttur.
Buna ilâveten, geceleri teheccüt namazı, kuşlukları duha namazı, akşamları evvabin namazı gibi günlük nafilelerimiz de vardır ve bunların sıhhatinde hiç şüphe yoktur.
Ayrıca Kur’ân’dan her güne düşen hissemizi de okuyoruz değil mi? İmanımızın inkişafı için okumamız gereken günlük Risale-i Nur sayfalarımızın ve günlük derslerin ise hiç ihmale gelir tarafı yoktur! Bütün bunlar Safer ayına mahsus değil, her güne düşen ibadetlerimizdir. Bunları ihmal etmemek şartıyla, bahsettiğiniz belâlardan Allah’a sığınma duâsını da duâlarımıza dâhil edebiliriz.
GÜNÜN DUÂSI
Ey kullarını imtihanlara tabi tutan! Ey acıları rahmetlere tahvil eden! Ey sabredeni iki cihanda bermurad kılan Allah’ım! Hamd ve şükür Sana mahsustur! Minnetim Sana’dır! Ben Senin kulunum ve ben buna şükrederim! Nefsimi, dinimi, dünyamı, âhiretimi, işlerimin sonunu ve amelimi Sana emanet ediyorum. İslâm ümmetini Senin gücünün, havlinin, kudretinin ve adaletinin şiddetinden, Sana emanet ediyorum! Muhakkak Sen, emaneti koruyansın; hükmü nafiz olansın; kazası galip olansın! Âmin.
Dipnotlar:
1- Buhârî, Kitâbu’l-Hac, H. No: 777.
2- Buhârî, Kitâbu’t-Tıp, H. No: 1927.