Kur’ân Müspet Hareketi Emreder
Müspet hareket, fitnenin ayyuka çıktığı ve fesadın çok can yaktığı dönemlerde pozitif davranmak, asayişi muhafaza etmek, menfi tepki ve davranışlardan kesinlikle kaçınmak, şiddete şiddetle karşılık vermekten sakınmaktır. Bu bir Kur’ân prensibidir ve ilk örneğini asr-ı saadette vermiştir.
Bediüzzaman Hazretleri bu prensibi Kur’ân’dan ve asr-ı saadetten ders almış, iman ve Kur’ân hizmetinde bir hizmet modeli yapmıştır.
Bediüzzaman’ın “müspet hareket” çizgisini ilham aldığı örnek iki ayet:
1-(İdfe’ bi’lletî hiye ahsen) “Kötülüğü iyiliğin en güzeliyle sav.”1
2-(Ve izâ merrû bi’l-lağvi merrû kirâma) “Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman keremle ve iyilikle geçip giderler.”2
Bediüzzaman’a “müspet hareket” çizgisini ders veren bir Peygamber (asm) emri de şöyledir: “Sakın kararsız olup da: “Ben de herkes gibiyim. Eğer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparım” demeyin. Aksine, nefsinizi kararlı tutun, halk iyilik yaptı mı siz de iyilik yapın, halk kötülük yaparsa siz kötülükten sakının.”3
Bizim Vazifemiz Müspet Harekettir
Müspet hareket, asrımızın sosyal, siyasi ve dini çalkantılarına, fitnelerine ve zındıka komitelerinin dayanılmaz plân ve saldırılarına karşı Bediüzzaman’ın Kur’ân’dan ve sünnetten aldığı, uyguladığı ve âlem-i İslam’a tavsiye ettiği bir pozitif duruşu ifade eder.
Nur Talebeleri bu pozitif duruşu Bediüzzaman döneminde gösterdikleri gibi, Bediüzzaman’dan sonra da bütün zor ve acı günlerde müspet hareketten sapmamışlar ve davranışlarıyla müspet hareketin sembolü olmuşlardır.
Öyle ki seksen yıldır nice fırtınalar, fitneler, dini musibetler, sosyal facialar, baskılar, darbeler gören ve her fırtınada kendilerini mahkemelerde ve hapishanelerde bulan Nur Talebeleri, tek bir kişinin bile burnunu kanatacak bir hadiseye meydan vermemişlerdir. Türkiye tarihi meydandadır!
Bu duruş pasiflik değildir, korkaklık değildir, vurdumduymazlık değildir, kaygısızlık değildir, gayretsizlik değildir! Bu duruş, müspet hareket duruşudur!
Bediüzzaman bu duruşu şöyle özetliyor: “Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfi hareket değildir. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet İman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.”4
Asr-ı Saadette Müsbet Hareket
Müspet hareket bir Kur’ân prensibi olunca, elbette ilk örneklerini asr-ı saadette, bizzat Peygamber Efendimiz’de (asm) bulacaktır.
Mesela Peygamberimiz’in (asm) Taif dönüşü… Taif’in serseri gençlerince taşlanmış ve mübarek vücudu kanlar içinde kalmıştır. Allah’ın gayretine dokunmuş bir tablodur. Derhal inen ve eğer isterse Taif’lileri helak edeceklerini haber veren meleklere, Peygamber efendimiz (asm): “Hayır! Ben helak edici değilim. Ben rahmet Peygamberiyim. Onlar anlamadılar. Ola ki onların sulbünden gelenler anlar.” Buyurmuşlar ve Taif’lilerin hidayetleri için dua etmişlerdi.
Denebilir ki, efendim Mekke döneminde devlet yoktu, güç yoktu, kılıç yoktu, cihad emredilmemişti! Devlet ve güç yok idiyse, mu’cize vardı. Peygamber Efendimiz (asm) dilediği kimseyi helak edecek bir ehliyete sahipti!
Bununla beraber gerek Mekke dönemi, gerek Medine dönemi müspet hareketin önemli bir modeli olmuştur: Toplam yirmi üç senelik bu dönemin özellikle Mekke kısmında Peygamber Efendimiz (asm) yüzlerce dayanılmaz işkencelere, zulümlere, hakaretlere maruz bırakılıyor. Ama sabırdan, hilmden, teenniden, yumuşak huydan, kırıcı olmayan tatlı sözden, kucaklayıcı ve şefkatli bir yaklaşımdan hiç ayrılmıyor.
GÜNÜN DUASI
Ey bütün mahlûkatı terbiye eden! Ey kelamıyla ve fiilleriyle hak olduğunu ibraz eden! Ey bir olan ve birliğini esmasının sayısız tecellileriyle gösteren Allah’ım!
Kandan, kinden, ateşten, adavetten, menfi hareketlerden Sana sığınırız!
Ehadiyetinin, Vahidiyetinin, Hakkaniyetinin, Rububiyetinin ve Rahmetinin hakkı için ülkemizi ve İslam ülkelerini zalimlerin entrikalarıyla terbiye etme! Âmin!
Dipnotlar:
1- Fussilet Sûresi: 34. 2- Furkan Suresi: 72 3 Tirmizî, Birr 63, (2008).] 4 Emirdağ Lahikası: 455.