Murat Gül: 1) Namaz kılarken önümüzde koltuğumuzun üstünde kelebek figürü var (Yani gerçek resim değil, sanki boya fırçasıyla çizilmiş gibi). Bu şekilde namaz kılmak caiz olur mu? 2) Abdestsizken Kur’ân’ın sadece meal kısmının yazılı olduğu kitapları (yani Arapça kısmının olmadığı meal gibi) okuyabilirler mi? 3) Cemaatle namaz kılınırken imam sehiv secdesine gitse, cemaatten birisi de sehiv secdesine gitmeyip tahiyyatı kendi başına tamamlayıp namazını bitirse; o kişinin namazı geçerli olur mu; yoksa tekrar kılması mı lâzımdır?
NAMAZIN SIHHATİ
1) Bahsettiğiniz şekilde tek boyutlu çizgiler nehyedilen resimden sayılmaz. Namaz için engel teşkil etmezler.
2) Farz olan, Kur’ân’ın ana metni olan Arapça kısmına dokunurken abdestli olmaktır. Fakat uzaktan, dokunmaksızın veya ezberden olursa abdestsiz okumak caizdir. Âyet meallerine de abdestsiz dokunmak veya okumak caizdir. Bununla beraber, abdestli okumak hiç şüphesiz daha faziletlidir.
3) Cemaatin namaz bitmeden imamdan ayrılmaması asıldır. İmam sehiv secdesine gitmişse, cemaat de gitmelidir. Bununla beraber, namazda son tahiyyat okunmuşsa, tahiyyat okuma süresince yapılan kade-i ahire ile “farzlar” çerçevesinde namaz tamamdır. Bu esnada cemaatten birisinin imamdan ayrılıp namazdan çıkması mekruhtur. Fakat bu davranış namazı ifsat etmez. Namazı iade etmesine gerek yoktur. Namaz sahihtir.
YANLIŞ AMEL İMANI GÖTÜRÜR MÜ?
Esat Bey: “1- Haram olan bir işe başlarken besmele çekmek insanı imansız mı eder? Eğer öyleyse bilmeyerek çekenler de imansız olurlar mı? 2- İman tazelenirken sadece “Lâ İlâhe İllallah” demek yeterli midir?”
İman veya küfür doğrudan kalple ve niyetle ilgili bir meseledir. Kalpte iman olmak şartıyla yanlış amel imanı götürmez. Yanlış amel insanı günahkâr eder. Bunun telâfisi de vardır ve tövbeden geçer. En iyisi besmele çekmeği değil; haram işi yapmayı terk etmektir.
Haram bir işe başlarken besmele çekmek şüphesiz uygun değildir. Dalga geçmek gibidir. Bununla beraber eğer dalga geçmiyorsa bu bir iman belirtisidir. Adama düzgünce yaklaşılır ve bu işin haram olduğu anlatılırsa bu daha güzel olur.
İman tazelenirken Allah’a ve Allah’ın Resûlüne (asm) olan imanımızı berâber ikrar etmemiz lâzımdır. Tek başına “Lâ İlâhe İllallah” demek yeterli olmaz. Çünkü Ulûhiyet risâletsiz olmaz!1 Son Peygamberi bilen, dâvetine muhatap olan, tebliğine ulaşan ve “Lâ İlâhe İllallah, Muhammedü’r-Resûlullah” Kelime-i Tevhîdinden haberdar olanlar için bu kelimeyi bölmek ve yalnız birini tercih etmek makbul değildir.
Ancak bilmeyenler, öğreninceye kadar muaf sayılabilirler. Yani bilmeyenlerin yalnızca “Lâ İlâhe İllallah” sözünü söylemeleri, tamamını öğreninceye kadar, kendileri için kifayet eder.2
İMAMLIKTA ÖNCELİK SIRASI
Ali Bey; “İmam olmadığında namaz kıldırmak için imamete kimlerin geçmesi uygun olur?”
İmamlık ve müezzinlik mesuliyet işidir. Allah Resulü (asm) imamlığın ve müezzinliğin mesuliyeti hakkında şöyle buyurmuşlardır:
“Namazda cemaatin kefili imam; mutemedi ise müezzindir. Allah’ım! İmamlara hakta sebat ver, müezzinleri bağışla!”3
Kur’ân-ı Kerîm’i yeterince okuyabilen, akıllı, buluğ çağına ermiş ve namaz kıldırmasına engel olacak nitelikte özrü bulunmayan her Müslüman erkek, namazda cemaate imam olabilir.
İmamlıkta tercih sebeplerini ise, Hanefîlere göre şöyle sıralamak mümkündür: İmamlığa geçmekte ilk hak, namaz kıldırmak için devlet tarafından görevlendirilen imamındır. İmamın bulunmadığı yerde ev sahibinin veya ev sahibi statüsünde bulunanın; Şafiîlere göre ise o muhitte hakkıyla ikamet edenin geçmesi faziletlidir. Bu olmadığında dini, fıkhı, namazı ve şartlarını en iyi bilen geçer. Bu olmadığında Kur’ân-ı Kerîm’i en güzel okuyan imamlığa geçer. Bu olmadığında takvası çok olan, günahlardan en çok sakınan ve fazileti çok olan imamlığa geçer. Sonra yaş itibariyle daha büyük olan imamlığa geçebilir.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 63.
2- Mektûbât, s. 322.
3- Tirmizî, Mevâkıt, 39.