Nahit Bey: “Ahzab Sûresi 53. âyeti açıklar mısınız? Bu âyette geçen perde ne demektir? Sosyal hayatta nasıl uygulanacak? Bu perde eş olabilir mi?”
İlgili Âyet
Ahzab Sûresinin 53. Âyeti mealen şöyledir: “Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber’in evlerine girmeyin. Ancak dâvet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber’i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah’ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.”1
Bu âyet, Hazret-i Peygamberin (asm) mübarek hane-i saadetlerine girmeyi düzenliyor. Mü’minlerin Peygamber Efendimizin (asm) hane-i saadetlerine çağrılmadan girmemelerini, yemek veya başka bir sebeple çağrılmışlarsa da, yemek veya çağrılma sebebi bitince hemen dağılmalarını, orada lâfa dalarak Peygamber Efendimize (asm) eziyet vermemelerini hükme bağlıyor ve Peygamber Efendimizin (asm) uyarmasını beklememelerini, çünkü Peygamber Efendimizin (asm) uyarmaktan çekineceğini, kırmaktan korkacağını bildiriyor. Oysa Allah’ın hakkı söylemekten çekinmediğini haber veriyor.
Başkasının Evinde Âdab
Bu âyet hiç şüphesiz mü’minler açısından da, birbirlerinin evlerine girip çıkmayı düzenleyen İlâhî bir emir olarak algılanmalı ve bir güzel ahlâk prensibi halinde dem ve damarlara geçmiş bir emir olarak uygulanmalıdır.
Bu ilâhî prensibe göre; mü’minler birbirlerinin evlerine yemek ve sair sebeplerle çağrıldıkları zaman mümkünse gitmeliler, fakat ev sahibini incitecek şekilde oturup kalkmamalıdırlar. Eğer çay kahve içilecek, sohbet edilecekse, bu belirli bir saate kadar mümkündür. Fakat belirli bir saatten sonra kalmaya devam ederek ev sahibini rencide etmekten, eziyet vermekten kaçınmalıdır. Ev sahibi “Ee, haydi artık gidin” diye uyarmayabilir, uyarmaktan çekinebilir. Çünkü insan mükerremdir; kerem ve keramet sahibidir. Böyle bir uyarı insanın fıtratında bulunan mükerremliğe uygun düşmez. Bu açıdan insan kolay uyaramaz.
Ev sahibine sıkıntı vermemelidir. Bu âyetten bunu çıkarıyoruz.
Perde veya Ayrı Odalar Özendiriliyor
Bir diğer husus ise perde meselesidir. Evin sahibinin eşinden bir şey istenirken perde arkasından istenecektir. Bu hem isteyenin kalbinin, hem de istenenin kalbinin temiz kalması için daha uygun bir davranıştır.
Bu âyet, eşli misafirin, eşli ev sahibi ile eşleriyle birlikte aynı odada oturmalarını yasaklıyor mu? Buna bakalım:
1- Bir defa âyet perdeyi söz konusu ettiğine göre, mümkünse ayrı odalarda oturmayı özendiriyor.
2- Kimlerin aynı odada oturabileceği, 55. âyette düzenleniyor.
Âyet şöyledir: “Onların üzerlerine bir vebal yoktur, ne babalarında ve ne oğullarında ve ne kardeşlerinde ve ne kardeşlerinin oğullarında ve ne kız kardeşlerinin oğullarında ve ne kendi kadınlarında ve ne de ellerinin malik olduklarında. (Bunlar ile görüşebilirler.) Allah’tan korkun. Şüphe yok ki, Allah her şey üzerine bir şahittir.”2
Bu âyete göre mü’min hanımlar, babalarıyla, oğullarıyla, erkek kardeşleriyle, erkek kardeşlerinin oğullarıyla, kız kardeşlerinin oğullarıyla, hizmetçi kadınlarla ve sair Müslüman kadınlarla aynı odada oturabilirler.
Eş perde manasını taşır mı?
Her yerde ve her zaman mutlak surette taşıdığını söyleyemesek de, bir dereceye kadar taşıyabilir. Çünkü iki tarafın da iffetleri kendi eşleriyle bir bütünlük arz ediyor.
Bununla beraber, eşli birlikte oturuşa izin var mı denirse, şöyle söylenebilir: Bununla ilgili açık bir yasak olmamakla beraber, âyete göre faziletli oturuşun, eşli de olsa mümkünse ayrı odalarda oturmak olduğu anlaşılıyor.
Dipnot: 1. Ahzab Sûresi: 53. 2. Ahzab Sûresi: 55.