İbrahim Bey: “1- İncil’de müjdelenen gelecekteki peygamber isminin Ahmed olduğu bildiriliyor. Peygamberimizin ismi Muhammed değil mi? İki farklı ismin aynı insana ait olduğunu nasıl izah edebiliriz. İki isim arasında nasıl bağlantı kurulabilir? 2- Günümüzde insanlar kurtuluşu temiz kalpte aramaktadırlar. Rabbimizin ilâhî emirleri ve yasakları, Peygamberimizin (asm) sünnetlerine bakarak hiç ibadet yapmayan birinin benim kalbim temiz, kimseye kötülük (buna da kendi karar veriyor) yapmıyorum diyen insanlar Rabbimizin emir ve yasaklarına göre nasıl değerlendirilmelidir?”
PEYGAMBERİMİZİN (ASM) KUR’ÂN’DAKİ VE İNCİL’DEKİ İSİMLERİ
1- Peygamber Efendimiz’in (asm) ismi İncil’de Ahmed, Kur’ân’da Muhammed’dir.
Her ikisi de övülen, çok övülen, çok övülmeye lâyık olan demektir. Bu isimler manaca birdir; fark söyleyiştedir. İki isim de aynı kökten türemiştir.
Öte yandan manaları farklı da olsa iki isim, bir şahsa neden verilmesin? Bu vakide mevcuttur.
Peygamber Efendimiz’in (asm) güzel sıfatı çoktur.
Güzel sıfatlarını ad ve alem olan güzel ismi de çoktur.
Peygamber Efendimiz’in (asm) Ahmed ve Muhammed isimleri Kur’ân âyetiyle sabittir. Kur’ân buyurur ki:
*“Hani Meryem oğlu İsa, ‘Ey İsrail oğulları!’ demişti. ‘Ben daha önce indirilen Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra gelecek Ahmed ismindeki bir Peygamberi müjdelemek üzere size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim.’ O açık ve kesin mu’cizeler getirdiğinde, ‘Bu apaçık bir sihirdir.’ dediler.”1
*“Muhammed hiçbirinizin babası değildir. O Allah’ın Resulüdür ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah ise her şeyi hakkıyla bilir.”2
*“Muhammed Allah’ın Resulüdür.”3
Peygamber Efendimiz (asm) dünyaya teşrif ettiklerinde ona ne ad verdiğini soranlara dedesi Abdülmuttalip gönlüne düşen bir ilhamla şöyle cevap veriyor:
“Muhammed!”
“Neden atalarından birinin ismini koymadın da bu ismi verdin?” diyenlere de:
“Allah’ın ve insanların onu övmelerini istediğim için” diye cevap veriyor.
KALP TEMİZLİĞİ NASIL SAĞLANIR?
2- Kalp temizliği ancak yüce dinimizin tavsiye ve öğütlerini yaparak ve yaşayarak sağlanır. Yani ibadetlerle, günahlardan uzak durmakla, tövbe ve istiğfar ile, ihlâsla, uhuvvetle, Müslümanları kardeş bilmekle, cömert olmakla… vs. dini ve ahlâkî emirlere uymak suretiyle sağlanır.
Hiçbir işlem yapmadan, hiçbir alın teri dökmeden kalp temizliği sağlanmaz.
Bu ancak şeytanın hilesi ve aldatması olabilir.
Bizim böyle insanlara ve kendimize karşı yapmamız gereken tek şey yine duâdır. Duâ ile Allah’tan imanda ve kullukta daima ihlâslı ve istikamet içinde olmayı talep etmeliyiz.
İNSANLARI KALIPLARA OTURTMAYALIM
İnsanları belirli değerlendirme kalıplarına oturtmamıza gerek yoktur. Ayrıca bu günahtır da.
Esasen eğer bu gıyaben yapılırsa gıybettir.
Yüzüne karşı yapılırsa da, sadece aksülamel yapan bir davranış sergilemiş oluruz.
İnsanları olduğu gibi kabul etmeliyiz ve onları birer Allah kulu olarak sadece sevmeliyiz.
Kendimizi düzeltir ve insanlara iyi örnek olursak, çevremizdeki insanların da düzelme eğilimine gireceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Ama başkalara göre kendini facir bilmek, her zaman daha faziletlidir.
Dolayısıyla biz başkasını değerlendirmekle mükellef değiliz.
Başkaları hakkında su-i zan etmek günahtır; hüsn-ü zan etmekse sevaptır.
Dipnotlar:
1- Saf Suresi: 6.
2- Ahzab Sûresi: 39.
3- Fetih Sûresi: 29.