Osman Bey: “TRT Ramazan akşamları, “Kur’ân-ı Kerîm’i Güzel Okuma Yarışması” adı altında bir yarışma yapıyor. Buradaki seviye Kur’ân’a hiç yakışmıyor. Ne dersiniz?”
Yıllardır işinin ehli bildiğimiz saygın yayın organlarından TRT’yi kalitesinden ödün vermez biliyorduk. Kur’ân okuma işini nasıl böyle sahneye sürdüler, anlamak zor! Her şeyimiz yarış atına döndü! Kur’ân’ı milletin dimağındaki saygın yerinden indirip, ses yarışması formatına sokmak hoş olmamış. İşi işportaya düşürmüş. Hafızların güzel seslerini çirkinleştirmiş.
Genç hafızların güzel seslerinden Kur’ân ziyafetine eyvallah! Bu yapılmalı. Fakat bu; jürilerin önünde yarışma hevesiyle değil, Allah’ın huzurunda huşu ve ihlâs neşvesiyle olmalı. Sahneye çıkma, jüriden puan alma, diğer okuyucuların önüne geçme gibi yarışma duyguları Kur’ân’ın ciddiyetini, ağırlığını, ihlâsı, hürmeti, huşuu, tevazuu alıp götürüyor. Kur’ân’ı bu değerlerden koparmak, işi güzelleştirmiyor, çirkinleştiriyor.
Evet, TRT’nin Kur’ân ziyafeti vermesi güzel! Ama hafızları sahneye çağırarak değil; hafızların ihlâsla ve huşu ile Kur’ân okudukları mukaddes mekânlardan canlı yayın yaparak böyle bir ziyafete vesile olması daha şık olur. Bu hatayı düzeltmesini ve telâfi etmesini TRT’den bekliyoruz.
TEBBET SÛRESİ NAMAZDA OKUNMAZ MI?
Kartal’dan Yusuf İyigün: “Teravih namazı kıldıran hoca Tebbet Sûresini atlıyor, okumuyor. Sebebini sorduğumda Tebbet Sûresinin bedduâ sûresi olduğunu, onun için namazda okumadığını söylüyor. Böyle bir hüküm var mıdır?”
Tebbet Sûresi Kur’ân’ın 111. Sûresidir. Diğer sûreler gibi vahiyle inmiştir ve Allah kelâmıdır. Dolayısıyla her âyetin ve sûrenin nasıl namazda okunma riyaseti varsa, bu sûrenin de namazda okunma riyaseti vardır. Bu sûrenin namazda okunmayacağı ile ilgili hiçbir hüküm yoktur. Özel bir hassasiyete de gerek yoktur. Şefkatimizi Cenâb-ı Hakk’ın şefkatinden ileriye sürmek, her şeyden önce Cenâb-ı Hakk’a karşı hürmetsizlik ve edepsizlik olur.
Bu sûre Asr-ı Saadetten beri diğer sûreler gibi namazlarda sırası geldikçe okuna gelmiştir. Sadece şöyle bir olay rivayet edilir: Asr-ı Saadette bazıları Ebu Leheb’in kızı Dürre’yi gördükçe yüzüne karşı Tebbet Sûresi okudu. Oysa Dürre Müslüman olmuştu. Dürre bu Sûrenin yüzüne karşı okunmasından incinerek Peygamber Efendimiz’e (asm) gelip şikâyet etti. Peygamber Efendimiz de (asm) bu kişileri uyardı ve: “Dürre bendendir, ben ondanım. Onu inciten beni incitmiş olur.” buyurdu. Bunun üzerine Ashab-ı Kiram bir müddet Tebbet Sûresi’ni okumaya çekindiler.
İşin aslı böyledir. Fakat burada görüldüğü gibi Ebu Leheb’in kızı da olsa bir sahabe olan Dürre’ye karşı yapılmış bir nezaketsizlik vardır. Problem Tebbet Sûresi’nde değil, gösterilen nezaketsizliktedir.
MAZERETSİZ ORUÇ TUTMAMAK
İjlal Yurthan: “Ramazan ayında bir gün mazeretsiz oruç tutmamanın kefareti 61 gün mü, yoksa 1 gün mü?”
Kefaret sadece oruca niyetlendikten sonra, iftar gelmeden sebepsiz yere kasten yemek yiyerek oruç açmanın cezasıdır. Ramazan ayında mazeretsiz oruç tutmamanın günahı vardır, evet; ama kefareti yoktur.
Bunun telâfisi: Günahı için tövbe ederek bir gün kaza orucu tutmaktır.
BAZI NAMAZ SEHİVLERİ
Ankara’dan Sema Çiçek Şimşek: “1- Sehiv secdesi yaparken abdest bozulursa namaz batıl mı olur? 2- Unutarak 2. rekâtta selâm verirsek ne yapmalıyız?”
Sehiv secdesini yaparken abdest bozulursa namaz batıl olmaz. Çünkü sehiv secdesini zaten bir farzın terki dolayısıyla değil, bir vacibin terki veya geciktirilmesi sebebiyle yapıyoruz. Eğer farzın terki olsa bunu sehiv secdesi kurtarmaz, namaz batıl olur.
Sehiv secdesi esnasında abdest bozulmuşsa, bu namazı batıl kılmaz. Namaz tamamdır. Bu durumda, namazdaki vacip kusurunu Cenâb-ı Hakk’ın affına havale etmiş oluyoruz.
Unutarak ikinci rekâtta selâm verdiğimizde, araya söz girmeden ve seccadeyi terk etmeden hemen hatırlamışsak, namaza devam etmeliyiz. Sonunda sehiv secdesi yapmalıyız. Ama seccadeden kalkmışsak veya araya söz girmişse artık geçmiş olsun; bu namaz iki rekâtlı bir nafile namaz olmuştur. Biz dört rekâtlı namazımızı iade etmeliyiz.