“Orada Bir Köy Var Uzakta
O köy bizim köyümüzdür
Gitmesek de, görmesek de,
O köy bizim köyümüzdür.”
Bu şiiri ben “meclisten dışarı” kaydıyla zikrettim. Bir çoğumuz KKTC’yi bilmeyiz; çünkü gitmedik, görmedik. Ama bildiğimiz bir şey var ki, gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüz. Hele mesele hizmet binası olunca bizim köyümüz değil, bizim evimiz demek olur.
Evet; KKTC’de bir hizmet evimiz olacak inşallah. Duvarları yeni örülüyor, sütunları yeni dökülüyor. Henüz zemin katın betonundalar.
Duvarlarına harç koymak isteyen, demir temin etmek isteyen, binanın özyapısına helâl alın terinden bir damla düşürmek isteyen için bulunmaz fırsat. Yarın biter de bir taşımız nasip olmazsa üzülürüz.
Çünkü böyle binalar çok çabuk bitiyor. Planlanandan beş kat daha önce bitiyor. Çünkü tasarrufu bizzat Üstadımızın elindedir. Bugün yarın derken bir gün de bittiğini duyuveririz. Elimizi çabuk tutalım. Çünkü Allah için bir yere kazma vurana Allah yardım ediyor!
Böyle yerlere bir kuruş bile vermek nasip işidir; biliyorsunuz. Kur’ân, Allah’ın dinine yardım etmeyi, yani Allah yolunda para harcamayı Allah’a borç vermek sayıyor!
Ve Kur’ân çok âyetinde, Allah yolunda para harcayanın, bunun karşılığında Allah katında çok daha üstün ve kat kat (en az on kattan yedi yüz katına kadar1) mükâfat bulacağını müjdeliyor.2
“SEN İNŞAATA BAŞLA, KASANA BAKMA”
Bin dört yüzlü yıllardır… Tokat’ta takyeci esnafından birisi, kendi çapında küçük bir mescit yaptırmak için eline ipini alıyor ve dükkânına yakın yerdeki araziyi ölçmeye başlıyor.
Derken bir pir-i fani peyda oluyor ve ipin ucundan tutarak: “Çek!” diyor.
Adam ipi çektikçe çekiyor ve ortaya bu gün hâlâ dimdik ayakta olan kocaman bir cami plânı çıkıyor.
Adam telâşlanıyor:
“Efendim benim gelirim dardır! Gücüm bu camiyi yaptırmaya yetmez! Ben küçük bir mescit düşünmüştüm!” dediyse de, Pir-i Fani:
“Sen inşaata başla. Kasana bakma!” der.
Adam inşaata başlar. Gerçekten de kasasına bakmadan ve kasasında ne var ne yok saymadan o büyük camiyi bitirir. Ama hiç darlık görmez.
Sıra şadırvana gelir. Acaba şadırvanı yapacak para kalmış mıdır diye kasayı açıp bakar ki, kasa bomboş!
Bu pir-i faninin Hızır olduğunu sonradan anlar. Bu cami bu gün ve kıyamete kadar Tokat’ta hâlâ dimdik ayakta bulunan Takyeciler Camii’dir.
İnanın; bu gün yaptığımız hizmet binaları kıyameti görür. Ve kıyamet günü de inşallah amelimize şahitlik eder.
BİZ VERDİKÇE ALLAH BİZE VERİYOR!
Unutmayalım ki: Bu hizmetin kasası boşalmaz!
Bu hizmetin kasasına her vakit birer damla düşürdükçe, bizim kasamız da boşalmaz!
Öyleyse dönüp kasamızı saymayalım!
Biz verdikçe, Allah bize veriyor!
Öyleyse, bu hizmetin bir ihtiyacı varsa gidermek, bir plânı varsa bismillah deyip başlamak, binası varsa katkı vermek, inşaatı varsa bir tuğla bile olsa destek vermek, paramıza inşallah bitmeyen bir bereket kaynağı olarak yansıyacaktır. Bundan emin olalım!
KKTC’nin selâmını alalım ve KKTC’ye yardım edelim inşallah.
NOT: Yardım etmek isteyenler, Eyüp Aktaş ile temesa geçebilirler. (0533 868 4024)
Dipnotlar: 1- En’âm Suresi: 160; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte, Akçağ,: 2/201;Buharî ,İman: 31, Nesâî, İman: 10, (8, 105). 2- Müzemmil Sûresi: 20; Bakara Sûresi. 245; Maide Sûresi: 12; Hadid Sûresi: 11; Hadid Sûresi: 18; Teğabün Sûresi: 17.