1. Camiden çıkarken sol ayakla mı çıkılır? “Tuvaletten sağ ile çıkılır, solla girilir” hükmü sünnet açısından doğru mudur?
2. Bayanlar tesbihatta “min şerrin nisa” kısmını okumalı mı?
3. Siyasiler tarafından da dile getirilen “Bitaraf olan bertaraf olur” ifadesi doğru mudur?
4. İmam Cuma hutbesinde iken Efendimizin (asm) ismini zikredince salâvat getirilir mi, yoksa ne olursa olsun konuşulmaz mı?
5. Çalıştığım yerde (sarf malzemesi) piller alınmış bir zaman sonra durduk yerde bitiyor; kullanıp yerine daha fazla değerde bozulmayan ve kullanılan bir şey koysak olur mu?
6. Çalıştığım yerde kullanılmış kâğıt oluyor ve SEKA’ya veriliyor, bunları müsvedde olarak değerlendirebilir miyiz?
HAYIRLI İŞLERE SAĞDAN BAŞLAMAK
Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Allah her şeye sağdan başlanmasını sever. Hatta ayakkabılar giyilirken ve çıkarılırken bile.”1
Hazret-i Aişe Validemiz (ra) bildiriyor ki: “Resulullah (asm) sağ elini yemek, içmek, abdest almak, giyinmek, bir şey alıp vermekte; sol elini ise taharet gibi rahatsızlık verici işlerde kullanırdı.”2
Bu hadislerden anlaşılan; elbise ve ayakkabı giyerken, eve veya camiye girerken, abdest uzuvlarını yıkarken, helâdan çıkarken, yemek ve içmek fiillerinde, musafaha ederken, hacerül’esvedi selâmlarken, namazda bitirme selâmı verirken sağdan başlamak, sağ eli veya sağ ayağı önce kullanmak sünnettir.
Helâya girerken, camiden çıkarken sol ayağı önce kullanmak, taharetlenirken sol eli kullanmak sünnettir.
ŞER HUSUSÎ KALMIYOR
Şer oldu mu, genellikle bundan bir çok kişi etkileniyor. Hususî kalmıyor. Namaz tesbihatında geçen “min şerri’n-nisa”, yani “kadın şerrinden Allah’a sığınırız” duâsını elbet kadın da yapmalıdır. Bunda vakıaya aykırı bir durum yoktur.
Çünkü adı üstünde şerdir. Şerli kadın veya şerli erkek yekdiğerini baştan çıkardığında, bundan kadının veya erkeğin yakınları bulunan çok masum kadın ve çoluk çocuk zarar görüyor.
BÎTARAF OLAN BERTARAF MI OLUR?
Kılıç kesmez, el keser. Dervişin fikri ne ise zikri odur. Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ide bir söz. Kalemi âlim de kullanıyor, cahil de kullanıyor. Bıçağı aşçı da kullanıyor, katil de kullanıyor.
Doğru bir söz, doğru yerde kullanıldığında elbette doğru ve hikmetli neticeler bildirir; yanlış yerde kullanıldığında vahim cinayetlere sebep olur. Çirkin bir siyasî amacı tarif etmek üzere kullanıldığında en doğru söz silikleşir, körleşir, kullananın kinini, nefretini, gafletini ve basiretsizliğini tanımlar.
CUMA HUTBESİ SIRASINDA SALÂVAT
İmam Cuma hutbesini okurken Peygamber Efendimiz’in (asm) adını andığında cemaatin içinden ve kalben salâvat getirmelerinde ve hutbede yapılan duâya yine içinden ve kalben amin demelerinde sakınca yoktur.
Fakat fısıltı ile de olsa dil ile telâffuz etmemek hutbenin adabı açısından müstehaptır.
MİLLET MALINI KORUMAK
Bu konuda fetvayı müftü değil, vicdan verir. Esas olan millet malını korumaktır. Hazret-i Ömer’in (ra) özel işlerinde millet malını kullanmadığı yolunda dikkat çekici hatıraları çok anlatılır.
Eğer siz kötüsünü kullanıp daha iyisini yerine koymak gibi bir ahlâk-ı haseneye sahip iseniz ve yarın mahşerde sorulduğunda alnınızın akıyla cevap verebilecekseniz mesele yok.
Ne var ki böyle de olsa görüntüye de dikkat etmekte fayda vardır. Yani sizi zahiren gören birisinin sizin aleyhinizde şahitlik edeceğini düşünün; su-i zan ve gıybetinizi yapmaya meydan vermemek de lâzımdır.
Sekaya verilecek kâğıtları müsvedde yapmak konusunda da aynı hassasiyet geçerlidir.
Bediüzzaman der ki: “Fert, mütekellim-i vahde olsa; müsamahası, fedakârlığı, amel-i sâlihtir. Mütekellim-i maa’l-gayr olsa hıyanet olur.”3
Yani kendi malından fedakârlık yapabilirsin ve müsamaha gösterebilirsin. Ama millet malından fedakârlık yapmak ve kamu malının çarçur edilmesine müsamaha göstermek hainliktir.
Dipnotlar:
1- Buhari, Vudu, 31.
2 -Ebu Davud, Taharet, 18; Müsned, 6/156, 287.
3- Sünûhat, s. 20.