Ali Bey: “İtikâfa nasıl girilir? Sadece camilerde mi girilir? Nelere dikkat edilir?”
İTİKÂF NEDİR?
İtikâf, ibadet için ezan okunan ve kamet getirilen bir mescitte, bir camide veya ibadet yapılan bir mabette itikâf niyeti ile ikamet etmekten ibarettir.
Zamanı, Ramazan ayının son on günüdür.
Ramazanın son on günü içerisinde itikâfın Sünnet-i Müekkede olmasının hikmeti, Kadir Gecesini ihya etmektir. Çünkü Kur’ân’ın beyan buyurduğu gibi, bin aydan daha hayırlı1 olması hasebiyle Kadir Gecesi, gecelerin en faziletlisidir. İtikâfın bu geceye rastlamasının feyiz ve sevabı hadsiz ve hesapsızdır.
İTİKÂFIN ŞARTLARI VE RÜKÛNLARI
İtikâfın şart ve rükûnleri şunlardır:
1- Niyet yapılmalıdır.
2- Gündüzü oruçlu olmalıdır.
3- İtikâf bir mescitte yapılmalıdır,
4- İtikâfa niyet eden Müslüman olmalı ve dinî emirler hususunda mükellef bulunmalıdır.
İTİKÂFIN EN KISA SÜRESİ
Hanefîlerden İmam Ebû Yusuf’a ve Malikîlere göre itikâfın en az süresi “bir gün”dür. İmam Muhammed ile Hanbelîlere göre itikâfın en az süresi, kişiye bağlı olarak “bir andır”. Şafiîlere göre ise itikâfın en az süresi “Sübhânallah” diyebilecek kadar bir zamandan biraz fazla olmalıdır.
Demek oluyor ki bir Müslüman, Ramazanın son on günü girdiğinde, itikâf niyetiyle, bir mescitte veya bir camide, “bir an” veya “Sübhânallah” demek süresinden daha fazlaca bulunursa, bu sünneti yaşamış olur. Bir diğer ifadeyle, bir Müslüman, Ramazanın son on günü içerisinde bir mescide vakit namazı kılmak için girerken aynı zamanda “vakit namazı kılma süresince” itikâfa niyet etse, namazı kılıp camiden çıkarken bu sünneti ihya etmiş olarak çıkar.
Başka bir ifadeyle, Ramazanın son on günü içinde, istenilen vakitlerde itikâf yapılabilir. Meselâ yalnız gündüzlerde veya bu günlerin belli vakitlerinde itikâfta bulunmaya niyet etmek sahihtir. Bu durumda niyet edilen süre bitince, itikâftan çıkılmış olur.
İTİKÂFIN EN UZUN SÜRESİ
Ramazan itikâfının en uzun süresi ise, Ramazanın sonuna denk getirmek suretiyle on gündür.
Aralıksız on gün süreyle itikâfta bulunmaya niyet eden birisi şunlara dikkat eder:
1- Bu süre içinde itikâf yaptığı mescitten çıkmaz. Yalnız abdest almak, tuvalete girmek veya ölüm gibi zarurî bir ihtiyacı için çıkar ve hemen geri döner.
2- İtikâf süresince hanımına yaklaşmaz.
NAMAZDA SARIK SARMA
Mehmet Bey: “Namazda sarık sarmanın önemi nedir?”
Muhammed İbnu Rükane, babasından (ra) naklediyor: “Resulullah (asm) buyurdular ki: “Bizimle müşrikler arasındaki fark, kalansuveler üzerindeki sarıklardır.”2
Kalansuve, bu gün başı derince örten ince örgülüsüne takke dediğimiz, kalın ve başı daha derin örten, kimi yerde fes, külah veya terlik denen, başı örten, üzerine sarık sarılabilen bir baş giysisidir.
Kalansuve üzerine sarık sarmak sünnettir. Peygamber Efendimiz’in (asm) namazda kalansuvesiz sarık kullandığı (sarığı doğrudan başa sardığı) görülmüş, ama sarıksız kalansuve kullandığı rivayet edilmemiştir.
Bununla beraber genellikle âlimler, sarık sarmanın zor veya mümkün olmadığı zaman ve durumlarda “başı örtme” prensibiyle bir giysinin –adı ne olursa olsun- sarık niyetiyle başa giyilmesi halinde sarığın yerini tutacağı kanaatindedirler. Bu kanaat yaygınlaşmıştır.
Namazda mümkünse sarık sarmak şeairdendir ve faziletlidir. Fakat sarık imkânı yok ise, “mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır”3 hadisi fehvasınca başı örten bir nesne inşallah sarık yerine geçer.
Dipnotlar:
1- Kadir Sûresi, 97/3.
2- Ebu Davud, Libas 24, (4078); Tirmizî, Libas 47, (1785).
3- Câmiü’s-Sağîr, 6:291, 292; Ramûzü’l-Ehâdis, s. 453; Kenzü’l-Ummâl, 3:419, hadîs no: 7236.