Antalya’dan bir öğrenci kardeşimiz: “Bediüzzaman Şuâlar’da, ‘Siz bu şiddetli imtihana girmek ve inceden inceye sizi kaç defa altın mı, bakır mı diye mehenge vurmak ve her cihette sizi insafsızca tecrübe etmek ve “Nefislerinizin hisseleri ve desiseleri var mı, yok mu?” üç dört eleklerle elenmek; hâlisâne, sırf hak ve hakikat namına olan hizmetinize pek çok lüzumu vardı ki, kader-i İlâhî ve inâyet-i Rabbâniye müsaade ediyor.” 1 diyor. İnsafsız elekler ne demektir? Kader insafsız mı oluyor? Bu cümleyi açar mısınız?”
SORUMLULUĞU ARTTIRAN DEĞERLER
Üstad Hazretlerinin bu cümlesi beni titretiyor.
Belki Risale-i Nur içerisinde nur kardeşler için yazılmış en şiddetli cümle, bu cümledir.
Bu cümleyi çerçeveletip asalım; yüreğimize daha iyi nakşolacaksa eğer!
Anlaşılıyor ki, Nur Talebesi olmak bir imtiyaz değil; bir sorumluluk külçesidir.
Bir gül ü reyhan değil; bir ateş parçasıdır!
Elinizdeki nimetin değeri nispetinde sorumluluğunuz artıyor.
Sorumluluğunuz nispetinde mahşerde hesabınız, sorgunuz ve yargı şiddetiniz artıyor.
Bu, adetullah gereği böyledir.
Kur’ân, “Biz resul göndermedikçe azap etmeyiz”2 buyuruyor.
Bu âyetin mefhum-u muhalifi: “Biz resul gönderirsek azap ederiz.” demektir.
Çünkü resulün tebliği ile birlikte sahip olduğunuz nimet, katlandıkça katlanıyor!
İSTİKAMET İMTİHANI ŞİDDETLİ OLUYOR
Hidayete ve nimete erme açısından şu insanlık tarihini bir incelesek, karşımıza öyle kareler çıkıyor ki… Şaşkınlıktan parmağımızı ısırıyoruz, dudağımızı dişliyoruz!
Anlıyoruz ki, Allah hiç kimseye özel ve soylu kimliği dolayısıyla hidayet vermiyor.
Ne peygamberi, ne havassı, ne avamı; hiç kimseyi takvası var diye, ibadeti, hizmeti, aşkı, sadâkati, teslimiyeti, ihlâsı, istikameti var diye ayırmıyor, kayırmıyor, kimseye iltimas geçmiyor!
Bilâkis, bu değerlerin mevcudiyeti nispetinde imtihanı şiddetlendiriyor.
İnsafsız elekleri arttırıyor.
Ayağını kaydıracak sebepleri ziyadeleştiriyor.
Ha; rahmet etmiyor mu? Yardım etmiyor mu?
Hiç şüphesiz inayetini de, rahmetini de, nusretini de esirgemiyor.
Ancak ihlâs ve istikamet imtihanı şiddetli oluyor!
Peygamber Efendimiz (asm) bu sebeple, “İnsanlar helâk oldu. Âlimler müstesna. Âlimler helâk oldu. İlmiyle amel edenler müstesna. İlmiyle amel edenler helâk oldu; ihlâslı olanlar müstesna! İhlâslı olanlar da çok büyük tehlike içindedirler.”3 buyuruyor.
Risale-i Nur’a işaret eden âyetlerin ikincisi Hud Sûresinde bulunan “Emrolunduğun gibi istikamet içinde ol!”4 Âyetidir.
Bu istikamet emrinin imtihan şiddeti Peygamber Efendimiz’e (asm) iltimas geçmemiştir. Öyle ki, Nebiyy-i Zişan Efendimiz [asm]: “Hud Sûresi beni ihtiyarlattı.”5 buyurmuştur.
BİRBİRİMİZE DUÂ EDELİM
İman, ihlâs, istikamet, sadakat, uhuvvet, tevazu, merhamet, uluvv-i himmet, kerem, şefkat, nezahet, afv, safh, müsbet hareket, mahviyet, tesanüt, ittihad, ittifak, muhabbet, isar, fenafil’l-ihvan gibi pırlanta Kur’ân faziletlerini ehil bir irşad kutbundan ders alıyorsunuz.
Keza küfre ve zulme edna bir meylin zararını, kinin, garazın, ucbun, yeisin, riyanın, gıybetin, kafa fenerine itimadın, hazz-ı nefsin, enaniyetin, menfi ihtilâfın, adavetin, tenkidin, hubb-u cahın, teveccüh-ü âmmenin reziletlerini bir Ferid-i Devrandan öğreniyorsunuz.
Haliyle, imtihanınız şiddetli, elekleriniz insafsız olacak!
Çünkü aldığınız yüksek nur ve irşadın hukuku bunu gerektiriyor!
Üstad Hazretlerinin söz konusu mektupta insafsız dediği şey, kader değildir.
“İnsafsızca tecrübe”den maksat, kaderin eleklerinin çetinliği, şiddeti ve zorluğudur.
Hepimiz imtihandayız.
Ve hepimiz “kaç defa altın mı, bakır mı diye mehenge” vurulmak için kaç defa insafsız eleklerden geçiyoruz!
Birbirimize duâ edelim!
Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 448.
2- İsra Sûresi: 15.
3- Keşfü’l-Hafa, 2:3:12.
4 -Hud Sûresi: 112.
5 -Tirmizî, Tefsîr, 56; el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:343.