Batman’dan Abdullah Tunç: “Risale-i Nur’larda geçen ‘Müsbet hareket’ tavsiyesini nasıl anlayacağız? İman hizmetinde müsbet hareketin önemi ve çerçevesi nelerdir?”
İMAN HİZMETİ İÇİN MÜSBET HARETEK ŞARTTIR
İman hizmeti ile müsbet hareket prensibi birbirini tamamlayan kilit ve anahtar hükmündedir. Müsbet hareket olmadan iman hizmeti sağlıklı yürümez. İman hizmetini en çok halis, safi, dürüst ve başarılı kılan prensip müsbet harekettir.
Aksi takdirde menfi hareketler sergilenirse, iman hizmeti bundan zarar görür. Benim kinim, öfkem, ötekileştirici tutumum, gıybetim, müfrit siyasî tavrım gibi menfi hareketlerim dolayısıyla iman hizmeti tökezlerse ve bu sebeple ahirete imansız giden bir fert olursa, Allah bunu her halde benden soracaktır. Oysa iman hizmetinde müsbet hareketin nasıl olacağını, bu prensibin önemini, uygulama şartlarını ve biçimlerini Risale-i Nur eserlerinin hemen her yerinde görmekteyiz. Denizden bir damla kabilinden bir-iki paragraf açmak gerekirse:
BAŞKALARININ MESLEĞİNİ TENKİT MÜSBET HAREKET DEĞİLDİR
Müsbet hareket her türlü güzel ahlâkı kabul eder. Her türlü pes ahlâkı atar. Meselâ saygı, sabır, sevgi, merhamet, şefkat, izzet, şeref…vb ahlâkı güzel davranışlar müsbet hareketin önemli ayaklarıdır. Kin, nefret, kınama, tenkit etme, gıybet etme, iftira atma, sadece kendi mesleğini hak bilme, başkalarının mesleğini tenkis etme, başka mesleklere adavet etme, rabıta-i vahdet noktaları ciddiye almamak gibi pes davranışlar menfi harekettir ve iman hizmetine sekte düşüren, yavaşlatan ve iman hizmetinin duruluğunu kaybettiren davranışlardır.
Bediüzzaman aynen diyor ki:
“Müsbet hareket etmektir ki, yani, kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. Başka mesleklerin adâveti ve başkalarının tenkîsi, onun fikrine ve ilmine müdahale etmesin, onlarla meşgul olmasın.”1 Yolumuz doğru, mesleğimiz isabetli, meşrebimiz cadde-i kübra-i Kur’ân’dan olabilir… Bu başka yolları, meslekleri ve meşrepleri kınamamızı ve yargılamamızı gerekli kılmaz. Çünkü müsbet hareket olmaz. Söz konusu mesleklere gidenler de kendi mesleklerini güzel ve isabetli biliyorlar. Buna saygı duymak ve uhuvveti yaralayıcı tavırlardan uzak durmak müspet harekettir.
Kınamaya ve yargılamaya hakkımız yok. Eğer bizim daha güzel olan mesleğimizi paylaşmak istiyorsak, bunu yaparken nazik bir üslûp ihtiyar etmeliyiz.
İDAREYE ADAM SOKMAK MÜSBET HAREKET DEĞİLDİR
Müsbet hareket iman hizmetini aktif siyasete, idare işine ve hükümetin icraatına karıştırmamaktır. Siyasete karıştırmamaktan kastımız, cemaat adına siyasete girmekten, cemaat adına idareye adam sokmaktan ve cemaat adına hükümet ile entegre çalışmaktan sakınmaktır. Bunlar iman hizmetinin safiyetini bozan menfi hareketlerdir.
Bediüzzaman Hazretleri 1948 yılında Afyon Mahkemesi’ne verdiği müdafaatında, aynı zamanda Risale-i Nur Talebeleri’nin müsbet hareket prensiplerini de zikretmiştir.
Buyurmuştur ki:
“Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasîleridir. Çünkü hâlisâne hizmet-i Kur’âniye, onlara herşeye bedel, kâfi geliyor.
“Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Her halde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevî maksadına âlet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak. Hem maddî mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile, birinin hatâsıyla onun masum çok taraftarlarını ezmek lâzım gelecek. Yoksa mağlûp düşecek.
“Hem dünya için dinini bırakan veya âlet edenlerin nazarlarında Kur’ân’ın hiçbir şeye âlet olmayan kudsî hakikatleri, bir propaganda-i siyasette âlet olmuş tevehhüm edilecek. Hem milletin her tabakası, muvafıkı ve muhalifi, memuru ve âmisinin o hakikatlerde hisseleri var ve onlara muhtaçtırlar.
“Risale-i Nur şakirtleri, tam bîtarafane kalmak için siyaseti ve maddî mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak lâzım gelmiş.”2
GÜNÜN DUÂSI
Ey kullarına hidayet eden! Ey kullarının derecelerini yükselten! Ey kullarını bağışlamayı seven Rabbim! İman hizmetini her türlü menfiliklerden azade eyle! İmtihanımızı kolay kıl! Hatalarımızı bağışla! Amin.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 155.
2- Şualar, s. 316-317