Öteden beri bizim okuyucumuz gazete olsun, kitap olsun, dergi olsun, radyo olsun yayınına sahip çıkar. Yayınına sahip çıkmayı, yayınını insanlara tanıtıp herkese ulaşması için köprü olmayı cihad bilir. Bundan hiç şüphem yok!
Gerçekten yayınlarımızı insanlara tanıtma ve ulaştırma çabalarımız bir cihaddır. El-cihad bil-kalem (kalemle cihad) devrindeyiz şimdi.
Öyleyse daha candan, daha içten, daha yürekten bir sahabet gerekiyor.
Yeni çıkan ürünlerimizin derhal eritilmesi, dergilerimizin ve bilhassa Yeni Asya’mızın tirajına yansıyacak çalışmaların hızlandırılması, mahallimizde yeni abone çalışmaları yapılması, eski abonelerimizin ziyaret edilerek aboneliklerinin yenilenmesi gibi neşriyatımıza ve Yeni Asya’mıza daha etkin sahip çıkan adımların atılması gerekiyor.
Bunu da başkası değil; biz hizmet için yaşayanlar yapacak.
Yayınlarımızın mahiyeti
Yeni Asya Neşriyat damgalı kitapların her biri önemli bir boşluğu dolduran, önemli bir hedef kitleye hitap eden, hedef kitlesini kendi alanında vukufiyetle bilgi ile donatan, Risale-i Nur’un şerh, tanzim ve izahı çerçevesinde kaleme alınmış ve yayınlanmış seçkin eserlerdir.
Keza dergilerimiz birer inci tanesi…
Ailemizin esenliği ve huzuru için Bizim Aile… Genç beyinlerimiz için Genç Yorum… Akademik boyutta düşünenler için Köprü… Cennet kokulu çocuklarımızın akıllı ve inançlı olmaları için Can Kardeş…
Ya gazetemiz Yeni Asya!
Yaklaşık kırk altı yıldır, zor günlerde, dar günlerde, iyi günlerde, kötü günlerde, acı günlerde, tatlı günlerde değerlerimizi, inançlarımızı, dâvâmızı hiç taviz vermeden, hiçbir iktidar gücüne yaslanmadan, kırılan, ama eğilmeyen, doğru bildiği şeyi söylemekten çekinmeyen, başına gelmedik kalmadığı halde hak bildiği dâvâyı savunmaktan yılmayan, içtimaî hadiselerde Risale-i Nur’un gözü kulağı bulunan gazetemiz Yeni Asya basın dünyasında bir yıldız!
Hiç mübalâğa yapmıyorum.
Her birimiz birer fahri temsilci değil miyiz?
Biz gazetemizi alıyoruzdur mutlaka! Bundan şüphe etmem!
Ama yeter mi? Kapı komşumuzun gazetemizden haberi var mı? İş arkadaşımızın gazetemizden haberi var mı? Alış veriş yaptığımız esnafımızın gazetemizden haberi var mı?
Bunlardan hepsine veya hiç olmazsa bir kaçına günlük okuyacağı gazete bizden olsun diyerek hediye ettik mi?
Eğer ettik ise görevimizi yapmışız demektir.
Teklifimizin cevap bulup bulmaması, çaldığımız kapının abone olup olmaması, selâm verdiğimiz dostumuzun alıp almaması önemli değil!
Önemli olan bizim fahri görevimizi yapmamız!
Yapmamışsak Allah katında sorumluyuz!
Yapmışsak, ama cevap bulmamışsa biz sorumluluktan kurtulmuş oluyoruz. O kendisi düşünsün! Yarın hiç olmazsa mahşerde yakamıza yapışmaktan ve “bu hakikatlerden beni neden haberdar etmedin?” sorusuna muhatap olmaktan kendimizi kurtarmış oluruz!
İnanın, elimizde hazineler, defineler, cevherler, elmaslar değerinde eserler varken eğer bunu bu gün insanlarla paylaşmaz isek, yarın orada üzülürüz! Çok eyvahlar ederiz! Bu insanlardan birçoğunu kurtaracak eserlere sahipken neden ulaştırmadım der, hayıflanırız! Kendimizi affedemeyiz!
Yeni Asya Seferberliği
Gazetemizde bir süreden beri yüzde elli indirimli hediye gazete kampanyası sürüyor. Biz buna askıda gazete diyelim, hediye gazete diyelim, promosyon gazete diyelim fark etmez. Ama bu kampanya bizim adımıza emr-i bilmaruf ve nehy-i anilmünker (iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek) yapmanın adıdır. Buna muhakkak, ama muhakkak sahip çıkalım.
Dünyaya dönük değil, mahşere dönük bir çalışmadır bu. Bu açıdan önemlidir.
Yarın orada Allah, iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek adına ne yaptın diye soracak. Ne cevap vereceğiz?
Kötülüklere ses çıkarmadık; köprüden herkes gibi biz de geçtik mi diyeceğiz?
Bu cevap bir Nurcu olarak bizi mahcup eder.
Bunun yerine rahatlıkla -inşallah- “Rabbim, Yeni Asya dağıttım” diyebiliriz.
Bu kampanyanın bu açıdan mahallimizde cevap bulması gerekir ve bu önemlidir.
Bir Yeni Asya seferberliği halinde Yeni Asya’mıza sahip çıkmamıza ihtiyaç şedittir.
Hizmet mahallerimizin ve okuyucularımızın bu seferberliğe aktif katılım sağlamalarını bekliyorum.
Milyonlar duâlar sizinle olsun!