Cenk Çalık: “1-Lailahe illallah diyen diliyle söyleyip kalbiyle tasdik eden kimse ameli yok ise, harama haram helale helal diyorsa ve şehadetle bu dünyadan ayrılırsa sonsuz Cennete gidecek denilebilir mi? Zerre kadar imanı olan Cennete gidecektir mealindeki hadisi şerife göre sanki günahlarını çektikten sonra Cennete girecek gibi görünüyor. 9. Mektupta ‘İmansız İslâmiyet sebeb-i necat olmadığı gibi, İslâmiyetsiz iman da medar-ı necat olamaz.’ İfadesine göre de sanki Cehennemde de sonsuza kadar kalacak gibi. 2-Allah’ın adalet sıfatını düşünürsek mesela 90 yaşına kadar kâfir olarak yaşamış biri Müslüman olsa Allah 90 yılın günahını siliyor ve o kişi birkaç dakika sonra vefat etse Cennete gideceği anlaşılıyor. Kâfire uygulanan bu rahmet, amelsiz Müslüman’a da uygulanması Allah’ın adalet vasfına daha uygun düşmez mi?”
ÇOK BİLİNMEYENLİ BİR SORU
Allah’ın rahmeti gazabını geçmiştir. Lailahe illallah diyen, diliyle söyleyip kalbiyle tasdik eden birisi, harama haram helale helal diyorsa, Allah’ın indirdiklerinin hak olduğuna iman ediyorsa, ameli olmasa da, Mü’mindir ve Müslüman’dır. Böyle kişinin, şehit olsa ebedî Cennete gideceği müjdelenmiştir. Şehit olan kişinin kul hakkı dışındaki günahlarını Allah’ın bağışlayacağı da müjdelenmiştir.
“İmansız İslamiyet veya İslamiyetsiz iman” meselesi ise, çok daha farklı şeylerdir. Bu mefhumlar şu iki tür sınıfı ifade ediyor:
1-Kişi münkirdir. Yani Allah’ı ve peygamberini inkâr ediyor. Fakat bu adam İslamiyet’in hukuk sistemini incelemiş ve haklı bulmuş olabilir. Veya İslamiyet’in ekonomi görüşünü incelemiş ve isabetli bulmuş olabilir. Temelde imanı olmadığından, İslamiyet’i kurallar düzeyinde isabetli bulan bir adama dinsiz bir Müslüman deniyor. Ama böyle Müslümanlık onu kurtarmıyor.
Fakat şüphesiz bu adam hidayete gelir ve iman da ederse inşallah ehl-i necat olur.
2-Kişinin imanı vardır. Fakat İslamiyet’in bazı kurallarını kabul etmiyor, şeriatın bazı emirlerini beğenmiyor, eleştiriyor. Kur’ân’ın bazı ayetlerine ilişiyor. Bu adam da “İslamiyetsiz iman” kapsamına girer ki, bunun da durumu tehlikelidir. Şüphelerini giderip tövbe etmezse ehl-i necat olamaz.
GÜNAHKÂR KİŞİ NECAT OLABİLİR Mİ?
Fakat sizin bahsettiğiniz kişi amelsiz kişidir. Amelsiz kişi bu iki sınıfın dışındadır. Amelsizlik sadece günahkârlıktır. Ama günahkâr kişi ehl-i necat olabilir. Çünkü günahkâr kişinin itikadında bir sıkıntı yoktur. İmanı kâmildir. Haramı haram, helâlı helal bilir. Allah’ın indirdiklerini hak bilir. Tövbe eder; Allah ya doğrudan, ya da hesabını gördükten sonra affeder ve Cennetine alır. Şehidi ise doğrudan Cennetine alır. Şehidin günahlarını da bağışlıyor.
Günahkâr kişi şehit de olabiliyor. İtikadında sıkıntı olmamak kaydıyla günahlarını Cenab-ı Allah bağışlıyor. Üzerinde kul hakkı varsa, Cenab-ı Hak dilerse mahşerde uzlaştırıyor ve ötekisine rahmetinden ve Cennetinden vermek suretiyle şehidin üzerindeki zimmeti kaldırıyor. Şehidi de, ötekisini de razı ediyor.
Allah’ın rahmetiyle ve vaad-i İlahisiyle sabittir ki, şehitler günahlarını çekmezler ve cehenneme girmezler. Şehitler hayattadırlar. Sadece konum değiştirmişlerdir. Bediüzzaman’ın müşahedesiyle kendileri bunun farkındadırlar, fakat öldüklerini bilmezler.1
AMELSİZ MÜSLÜMAN RAHMETE ULAŞIR MI?
Yukarıda da ifade etmeye çalıştık ki amelsizlik başka şeydir, itikatsızlık başka şeydir. Rabbim itikadımızı sarsmasın. İtikatsız olduk mu amel fayda etmiyor. İtikadımızın sağlam olması halinde ise, amelsizliğimiz affedilebiliyor.
Bir kâfir doksan yaşında Müslüman olsa, geçmiş günahlarının silineceği müjdesi vardır; evet! Fakat bu, kâfire iltimas geçildiği manasına gelmiyor. Müslüman da günahlarının silinmesini dileyip tövbe ettiği anda günahları siliniyor ve affa uğruyor. Affa uğrayınca, günahlarını çekmekten muaf tutulmuş oluyor. Allah affettiği günahla ilgili olarak artık ne mahşerde hesap soruyor, ne de Cehennemde azap ediyor!
Dolayısıyla Allah’ın rahmeti ve adaleti herkese şamildir. Hiç kimseyi kayırmaz, hiç kimseyi ayırmaz.
GÜNÜN DUASI
Ey kalplerde iman nurunu yakan! Ey dilediği gönüllere hidayet eden! Ey kaygılı kullarına huzur ve güven veren Allah’ım! Bizi sırat-ı müstakime hidayet et! Bizi iman-ı tahkikiye ulaştır! Hidayet ettikten sonra bizi dalalete uğratma! Bizi gazabına uğratma! Âmin.
Dipnotlar: 1- Mektubat, s. 16