İsveç’ten okuyucumuz: “Kıyametten sonra insanlık için saadet var mıdır? Risale-i Nur’da bu konuda neler söylüyor?”
ŞAHSIMIZIN KIYAMETİ ÖLÜMDÜR
Kıyamet kâinat için mukadderdir; gelecektir.
Ölüm de bizim şahsımız için mukadderdir; o da gelecektir.
Esasen biz kıyameti görmeyebiliriz; fakat ölümü göreceğimizde şüphe yoktur.
Öyleyse, ölüm muhakkak olduğuna göre, ölümden sonra geleceği müjdelenen ebedî saadeti hak edecek şekilde yaşamayı ihmal etmeyelim.
EBEDÎ SAADET VARDIR
Bediüzzaman, ebedî saadetin geleceğini ve gerekçesini on maddede açıklıyor.
1- Ebedî saadet olmazsa, bu kâinat yalancı bir şekilden ve hayalî bir gölgeden ibaret kalır. Kâinata değer katan, kıyametin hemen arkasından gelecek ebedî saadettir. Öyleyse öncelikle kâinat, ebedî saadetten haber vermektedir.1
2- Kâinatta her şeyde tam bir hikmet ve tam bir fayda vardır. Bu hikmet ve fayda ebedî saadetten haber veriyor.
3- a) Kâinattaki hadsiz israfsızlık ve hiçbir şeyin gayesiz olmaması;
b) Cenâb-ı Hakk’ın her şeyi yaratırken tercih ettiği en kısa yol, en yakın cihet, en hafif suret ve en güzel biçim;
c) Allah’ın her bir şeye en az yüz adet vazife yüklemesi ve bin meyve ve gaye takması ebedî saadete delildir. Çünkü dönmemek üzere ölüm ve geri gelmemek üzere yok oluş, her şeyi israf eder. Kâinatta böyle dehşetli bir israfa yer yoktur.
4- Kâinatta hemen her şeyin her zaman değişmesi, yenilenmesi, tazelenmesi, eski bedenlerin atılması ve ölüme mazhar kılınması; ölüme benzeyen uykular, kıyamete benzeyen zelzeleler, yıkımlar ve yeniden yapılmalar Kıyametten ve ebedî saadetten haber veriyor.
5- İnsanın fıtratına yerleştirilmiş sınırsız istidatlar ve hadsiz kabiliyetler, o kabiliyetlerden doğan sayısız meyiller ve yönelişler, bu meyillerin getirdiği hesapsız emeller, bu emellerin yol açtığı sınırsız fikirler, istekler, arzular, iştihalar, düşünceler ve duygular şu şahadet âleminin hemen arkasında bulunan ebedî saadete ellerini uzatmış, gözlerini dikmiş ve o tarafa yönelmiştir. Fıtrat hiçbir zaman yalan söylememiştir. Bu sarsılmaz “ebedî mutluluk meyli” ebedî saadetin varlığına işaret etmektedir.2
6- Allah’ın hadsiz rahmeti, büyük merhameti ve geniş şefkati ebedî saadeti haber veriyor. Çünkü nimeti nimet eden nimetin devamlılığıdır. Bu da ebedî saadetle mümkündür. Çünkü bütün nimetlerin başı, gayesi ve neticesi ebedî saadettir. Eğer ölümden sonra âhiret biçiminde yeni bir hayat olmayacaksa, eğer kıyametin kopuşundan sonra yeni bir diriliş ve yeni bir âlem söz konusu edilmeyecekse bütün nimetler boş olur. Bütün nimetlerin boş olması ise, kâinatı kuşatan sonsuz rahmetin varlığına zıttır.
EBEDÎ SAADETİN MÜJDECİLERİ: RAHMET, VİCDAN VE KUR’ÂN
7- Şu kâinatta herkese gözüken İlâhî lütuflar, merhametler, ihsanlar ve ikramlar hakikî rahmeti gösterir. Hakikî rahmet ise ebedî saadeti haber verir.
8- İnsan uyanık vicdanının fısıltısını dinlese sonsuz bir mutluluğu ne kadar derinden istediğini işitecektir. Çünkü o vicdana kâinat bile verilse, ebedî mutluluk ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek bu vicdanî cezbe ve fıtrî istek, hakikî bir gayenin ve cazibedar bir hakikatin çekmesi ve ağır basması ile olur. Bu hakikat da ebedî saadettir.
9- Hazret-i Muhammed’in (asm) sözleri ebedî saadetin müjdecisidir. Onun (asm) Allah’ın birliğinden başka en büyük dâvâsı haşir ve ebedî saadet olmuştur.
10- Kur’ân’ın kesin haberleri de nihayet ebedî saadetin en hakikî müjdecisidir. Nitekim Kur’ân âhirette yeniden yaratılış ve ebedî saadet hakkında âyetlerle doludur.
Meselâ: “Kendi yaratılışını unuttu da, bize temsil getirmeye kalktı. “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” dedi. Sen, de ki: “Onu ilk önce kim yaratmış ise tekrar O diriltecek. O her şeyin yaratılışını hakkıyla bilendir.”3 Âyeti ebedî saadetten haber veren âyetlerden sadece biridir.4
Dipnotlar: 1- Sözler, s. 479. 2- Sözler, s. 481. 3. Yâsîn Sûresi, 36/78, 79. 4 Sözler, s. 482.