Bilal Bey: “Dördüncü Söz’de bir kısım ehl-i takvanın bin senelik yolu bir günde, bir kısmının da elli bin senelik mesafeyi bir günde kestiği beyan edilir ve bu hakikate Kur’ân’da iki âyetin işaret ettiği belirtilir. Bu iki âyet hangi âyetlerdir?”
SERMAYEMİZ: HER GÜN YİRMİ DÖRT ALTIN
Bedîüzzaman Hazretleri, Dördüncü Söz’de, namazın hayatımızdaki ehemmiyetini bir temsil getirerek izah ediyor. Şöyle ki:
Büyük bir hâkim, iki hizmetkârına, yirmi dörder altın vererek, iki aylık mesafedeki has ve güzel çiftliğine ikamet etmek için gönderir.
Bir günlük yürüme mesafesinde bir istasyon vardır ve bu istasyonda araba, gemi, tren ve uçak bulunmaktadır. Parana göre bineceksin.
İki hizmetkârdan biri gayet müsriftir ve bu bir günlük yolculukta yirmi üç altınını keyfine göre harcar. Geriye tek bir altını kalmıştır; bunu da harcarsa iki aylık mesafede aç ve yayan kalacaktır.
Arkadaşı kendisini uyarır. Hiç olmazsa şu bir altını ile bir uçak bileti almasını ve yolculuktan geri kalmamasını ister.
Bu temsili hikâyeyi hakikate tatbik eden Bediüzzaman, o hâkimin Rabbimiz olduğunu; o hizmetkârların biz insanlar olduğunu; o yirmi dört altının, yirmi dört saat her gündeki ömrümüz olduğunu söylüyor.
Keza temsildeki has çiftlik, Cennettir. İstasyon kabirdir. Yolculuk kabre, haşre ve ebedî Cennete kadar uzanan beşer yolculuğudur. Tek bir altınla alınan uçak bileti ise, yirmi dört saatin ancak bir saatini alan beş vakit namazdır.
CENNETİN BİLETİ: NAMAZ
Dünyada, bir günlük yaya yolu kadar bir ömür geçecektir. Sonra kabir istasyonu!
Kabir istasyonundan sonra, iki aylık yoldan geri kalan kısmı yürünecektir. Asıl yolculuk burada başlamaktadır ve buradan Haşir Meydanına, oradan da Ebedî Cennete ulaşana kadar, yani Allah’ın huzuruna nail olana kadar uzun bir yolculuk bizi beklemektedir.
Ve şimdi kıldığımız beş vakit namaz, bu uzun yolculukta bizim için bir uçak bileti kıymetinde olacak ve bizi, takva kuvvetimize göre şimşek gibi veya hayal gibi bir sür’atle –Allah’ın izniyle- Ebedî Cennete ve Allah’ın Cemal’inin rü’yetine –inşaallah- ulaştıracaktır!
ELLİ BİN SENELİK YOL
Üstad Hazretleri bu uzun yolculuk için temsilde verdiği iki aylık sürenin karşılığı olarak, hakikatte iki rakam telâffuz eder:
Birisi; bin senelik bir yol.
İkincisi; elli bin senelik bir mesafe!
Ve bu hakikate Kur’ân’ın, iki âyetiyle işâret ettiğini kaydeder.1
Kur’ân’da bu iki rakamı telâffuz eden iki âyet vardır. Her iki âyet de, içinde bulunduğumuz şu şehâdet âleminden, amellerimiz ve biz de dâhil, yapılan her şeyin Allah’ın huzuruna ulaşması ve Allah’ın katına yükselmesi için geçecek süreyi, bizim kabulümüzü esas alarak rakamlarla yıllara döker.
Âyetlerin birisi Secde Sûresi’nde: “Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra bütün işler, sizin hesabınıza göre bin yıl tutan bir günde Allah’ın nezdine yükselir!”2
Diğer âyet ise Meâric Sûresi’nde: “Melekler ve Ruh, yüksek dereceler Sahibi Allah’ın huzuruna dünya senesiyle elli bin yıl süren bir günde yükselir!”3
UZUN YOLLAR NAMAZLA KISALIR
Saîd Nursî Hazretleri, bu bin senelik yolu ve elli bin senelik mesafeyi “bir günde” almak için verdiği “beş vakit namaz formülü” ile binlerle yıl sürebilecek kabir ötesi uzun yolculuğun, namazın kerameti ve takva kuvvetiyle kolayca aşılabileceğinin, dimağlarda bir müjde hâlinde yer bulmasını istiyor.
GÜNÜN DUÂSI
Ey her şeyin kendisine boyun eğdiği! Ey her şeyin kendisi için var olduğu! Ey her şeyin açık delillerle kendisini gösterdiği Allah’ım! İmanımızı arttır! İhlâsımızı arttır! Bizi Kendin için yaşayanlardan kıl! Bize Kendine dönme şuuru ihsan eyle! Âmin.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 27. 2- Secde Sûresi, 32/5. 3- Meâric Sûresi, 70/4.