Fransa’dan Hakan Vural: “Beşinci Şua’da, deccal öldüğü zaman ona hizmet eden şeytanın dikilitaşta bağıracağı ve bütün dünyanın duyacağı rivayetine yer verilmiş ve tefsir edilmiştir. Bu bölümü nasıl anlayacağız?”
TEŞHİS VE TEMSİL PERDESİ
Bediüzzaman diyor ki: “Hem meselâ, meşhur olmuş ki, İslâm Deccalı öldüğü vakit ona hizmet eden şeytan, İstanbul’da Dikilitaş’ta bütün dünyaya bağıracak ve herkes o sesi işitecek ki, “O öldü.” Yani pek acip ve şeytanları dahi hayrette bırakan radyoyla bağırılacak, haber verilecek.”1
Bilindiği gibi, imtihan ve teklif sırrını incitmemek için ahir zamana ait birçok vakalar teşbih ve temsil üslubu ile müteşabih bir biçimde bildirilmiştir. Bu rivayet, müteşabih, yani manası kapalı olup, hakikatleri teşbih ile anlatılan bir rivayettir.
Öte yandan hadis ravileri veya ulema hadislerdeki bazı teşbihlerden hareketle yer yer istihraçlar yapmışlar ve bu istihraçlar zamanla halk arasında sembolik ifadelerle meşhur olmuştur. “İstanbul Dikilitaş” ifadesi böyle kerametvari bir istihraca benziyor.
Nitekim hadis metinlerinde “deccal, şeytanın nara atması ve deccalı bütün dünyaya duyurması” gibi teşbihli anlatımlar bulunmakla beraber2… “İstanbul Dikilitaş” ifadesinin münhasıran geçtiği bir hadis rivayetine rastlayamadık. Zaten Bediüzzaman da bu habere “meşhur olmuş ki” ifadesiyle muhtemel ki, manalı bir istihraç ve istinbat olarak yer veriyor.
BU TEŞBİH İLETİŞİM ARAÇLARINA İŞARETTİR
Burada geçen “dikilitaş” teşbihini, Bediüzzaman, “Radyoyla bağırılacak, haber verilecek” diyerek radyo ile tefsir etmiştir. Bu teşbih, iletişim araçları manasında geniş bir çerçeve çizilirse, telefon, telgraf, radyo, gazete, medya, tv gibi araçlar ile açıklanabilir. Çünkü söz konusu iletişim araçları dünyayı büyük bir köy haline getirmiştir ve önemli olayların dünyada duyulmasını ve haberin yayılmasını kolaylaştırmıştır. “İstanbul Dikilitaş” teşbihinden maksat budur.
Öte yandan bu iletişim araçlarının şeytanı hayrette bıraktığını da bu ifadelerden anlıyoruz. Çünkü kendisi gibi enerji boyutlu bir insan icadının dünyayı böylesine küçültmesi ve bir haberi kolayca dünyada yayması daha önce görülmeyen, ahir zaman insanına mahsus bir icat olarak şeytanı hayrette bırakmıştır. Diğer yandan aynı ifadelerden, deccal zamanında iletişim araçlarının envai çeşidinin dünyayı bir köy gibi küçülteceğine de işaret vardır.
DİKİLİTAŞ’I TAMIYALIM MI?
Kur’ân, “De ki: Yeryüzünde dolaşın, sonra inkâr edenlerin sonunun ne olduğuna bakın!”3 Diyor. İstanbul’daki dikilitaşın serüvenine kısaca bir bakalım.
Bu yekpare dikilitaş Mısır Firavunu 3.Thutmosis’e aittir. Yaklaşık 3500 yıllıktır. 30 Metre boyunda olarak yapılan bu taş, günümüzde 20 Metre boyunda kalmıştır ve 200 ton ağırlığında olduğu tahmin edilmektedir. Mısır Firavun’u 3. Thutmosis, tahta geçişinin 30. Yılında Mezopotamya’yı fethedince zaferini yekpare bir kırmızı granit taşla göğe doğru heybetli bir biçimde yazmak istemiş ve bu taşı Mısır’daki Karnak Tapınağı’na diktirmiştir.
Bu taş, Karnak Tapınağında yaklaşık 2000 sene dikili kalmıştır. Bunca sene sonra bu defa güç Roma imparatorluğundadır. Bu taşı Mısır’dan dikildiği yerden söküp devasa gemilerle İstanbul’a getirip diken çılgınlar da, Roma İmparatorlarıdır. Konstantinopolis’i (İstanbul) Roma’nın başkenti yapan İmparator 2.Constantinius, bunun şerefine, putperestlerce kutsal bir gücü simgeleyen bu taşı Mısır’daki yerinden sökerek İstanbul’a getirmek için M.S. 340’lı yıllarda çalışmalar başlatmıştır. Taşın nakli Roma İmparatorluğunun devlet politikası haline gelmiş ve 50 yıllık bir çalışma ile 390 yılında İmparator 1.Theodosius bu yekpare taşı şimdiki yerine dikmiştir. Ki bu tarih, Peygamber Efendimiz’in (asm) doğumundan yaklaşık 200 sene öncesidir.
KUR’ÂN’IN BAHSETTİĞİ KULE BU MU?
Kur’ân bildiriyor ki: “Firavun dedi ki: “Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Mûsâ’nın ilâhını görürüm. Çünkü ben, onun yalancı olduğuna inanıyorum.” Böylece Firavun’a yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve doğru yoldan saptırıldı. Firavun’un tuzağı, tamamen sonuçsuz kaldı.”4
Acaba o yüksek kule, Firavun’un çığlığı ile deccalın narasını üzerinde toplayan bu dikilitaş olmasın?
Dipnotlar:
1) Şualar, s. 500
2) Müslim, Fiten: 34
3) En’âm Suresi,11
4) Mü’min Suresi, 36 (Ayrıca bakınız: Kasas Suresi: 38)