Eyüp Bey: “Cennette insanlar otuz üç yaşında olacaklarsa, ben ve dedem ikimiz de mi aynı yaşta olacağız? Benimle dedemin farkı nasıl olacak?”
YENİDEN YARATILIŞ HERKESİN HAKKIDIR
Kıyametten sonra “yeniden yaratılış” herkesi kapsayan bir tecellidir.
Hiç kimse bu “yeniden yaratılış lütfundan” hariç kalmaz.
Kur’ân müjde ediyor ki: “Şüphesiz, Biz onları yepyeni bir yaratılışla yarattık.”1
Kur’ân’ın müjdesi, Cennette babaların, annelerin, dedelerin, ninelerin, dedelerin dedelerinin, genç nesiller ile hepsi genç yaşta yaşıt ve akran olarak yeniden yaratılmış olacakları şeklindedir.
Cennetin sistemi, hukuku, standardı, kabulü böyle oluşturulmuştur.
Kaldı ki bazen amca ile yeğenin, teyze ile yeğenin yaşıt olma, hatta yeğenin yaşça daha büyük olma durumu dünyada bile mümkündür ve vakidir. Öyle ki, yeğen, kendisinden yaşça küçük olan amcasına amca demekten çekinmiyor.
Cennette gençlik herkesin en has hakkıdır. Aksi olsaydı, yani eskiden yaratılanlar sırf onlara dede veya nine densin diye daha yaşlı yaratılsaydı, onlar için haksızlık olurdu. Bu Cennet hukukuna uygun düşmezdi.
Bu sebeple meselâ dedem, dedemin dedesi, onun dedesi… ila ahir benimle aynı yaşta olacaktır. Çünkü orası Cennet’tir. Ve ben onlara dede diyeceğim. Bunda ne sakınca var? Esasen dede veya nine diye anılmak için Cennette yaşlı yaratılmaya gerek de yoktur.
Dünyada bulunan babalık, annelik, amcalık, dayılık, teyzelik, halalık, dedelik, ninelik gibi vasıflar ve değerler Cennette de aynen baki kalacaktır. Ama Cennet tenasül yeri olmadığı için bu vasıflar ve değerler sırf birer –tabir caiz ise- nostaljik değer, anı değer, teberrük değer, itibari değer gibi kalacaktır. Bu vasıflar ve değerler birer imtiyaz değer olmayacaktır.
Belki torun dedesinden, evlât atasından daha yüksek bir mevki alabilecektir. Fakat bu yükseklik tevazu içinde olacak, evlât atasına kibirli olmayacak, yukarıdan bakmayacaktır.
ŞU AN CENNET MEVCUT MUDUR?
Diyarbakır’dan okuyucumuz: “Şu an Cennet mevcut mudur? Mevcutsa, Cennette insan var mıdır? Şehitler Cennette midir? Yasin Sûresi’nde Habib-i Neccâr’ın şehit edilişi anında ‘Cennet’e gir!’ hitabına mazhar oluşu anlatılır. Öyleyse şu an Cennette insanın olduğu söylenebilir mi?”
Cennet şu an mevcuttur. Cenâb-ı Hakk’ın, “Rabbinizin mağfiretine ve genişliği göklerle yer kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan Cennet’e koşun!”2 ve “Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının”3 hitab-ı İlâhîleri ile Cennetin de, Cehennemin de şu an var olduğunu ve insanlar için hazırlanmış bulunduğunu anlıyoruz. Kur’ân, Hazret-i Âdem (as) yaratıldıktan sonra, Hazret-i Havva ile birlikte Cennete yerleştirildiklerini ve orada kendilerine bir ağacın dışında diledikleri gibi yiyip içebileceklerinin emredildiğini beyan eder.4
Cehennemin sonradan halk edileceğini söyleyen Mutezile imamlarının yanlış ve galat içinde olduklarını beyan eden Bediüzzaman Hazretleri (ra); Cennet ve Cehennemin şu an mevcut olduğunu ve hatta dünyamızla yakın ilgili bulunduğunu; Cenâb-ı Hakk’ın göklerin âhirete bakan yıldızlarına kemal-i hikmetiyle Cennetten nur, Cehennemden de nâr ve hararet verdiğini kaydeder.5 Yıldızların iki âlemi de gördüklerini ifade ederek 6, “Ecel ve kabir nasıl insanı beklediği gibi” der, “Cennet ve Cehennem de insanı bekliyor ve gözlüyor.”7
GÜNÜN DUÂSI
Ey efendilerin efendisi! Ey büyüklerin büyüğü! Ey duâlara cevap veren! Ey iyiliklerin sahibi! Ey dereceleri yükselten Rabbim! İyiliklerine karşı şükrümü artır! Taksiratım çok, elim boş, yüzüm yok; ama isterim ki, karşılıksız olarak derecemi yükselt! Duâlarımı makbul kıl! Beni, anne ve babamı ve bütün mü’minleri Firdevs Cennetine kabul buyur! Âmin!
Dipnotlar:
1- Vakıa Sûresi: 35. 2- Âl-i İmrân, 3/133. 3- Âl-i İmrân Sûresi, 3/131. 4- Bakara Sûresi, 2/35. 5- Mektûbât, s. 15. 6- Mektûbât, s. 25. 7- Sözler, s. 83.