"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Birebir Said, Hamza, Ömer olmaya ne dersiniz?

Süleyman KÖSMENE
14 Aralık 2015, Pazartesi 13:05
Yeni Bir Ferde Daha Ulaşma Çabası

Gazetemiz Yeni Asya ve güzide okuyucuları bir kampanyanın heyecanını yaşıyor. Askıda Gazete kampanyasının. Risale-i Nur’un naşir-i efkârı sıfatıyla gazetemizi yeni bir ferde daha ulaştırabilme çabası bütün okuyucularımızı dalga dalga heyecanlandırıyor. Hak ve hakikati eğip bükmeden tebliğ etmek kadar onurlu bir meslek var mıdır? Bizzat tebliğ edemiyorsak da, elli kuruşluk bir gazeteyi askıya almak suretiyle bizim adımıza tebliğ edilmesini sağlamak kadar güzel bir davranış var mıdır? Çünkü biz birer birey olarak her şeye yetişemeyiz. Kendi işimizde gücümüzde koştururken hak ve hakikatlerin neşrine ve tebliğine zamanımız olmaz. Ama bu işi gazetemiz bizim adımıza yapabilir ve yapıyor. Esasen bizden destek talebinin sebebi de bu.

Ne Dersiniz?

Öyleyse bu heyecanı günde elli kuruşla doyasıya yaşamaya ne dersiniz?

Yarın orada mahşerde yüzü açık alnı ak olanlardan olmaya ne dersiniz? Yakın bir istikbalde evlâtlarımızın “Tuh o gayretsiz pederlere!” sözleri kabrimizde tokat gibi bizi hırpalamadan… “Maşallah gayretli pederlerimize!” dedikleri iftihar duyulan kimseler olmaya ve o gün kabirlerimize nurlar doldurmaya ne dersiniz? Üstad Hazretlerinin, “Ben de sizinle konuşmayacağım. Şu tarafa dönüyorum, müstakbeldeki insanlarla konuşacağım. Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş, sâkitâne benim sözümü dinleyen ve nazar-ı hafî-i gaybî ile beni temaşa eden Said, Hamza, Ömer, Osman, Yusuf, Ahmed, vs… Size hitap ediyorum.”1 Hitabına elimizden geldiğince muhatap olmaya ve birer Said, Hamza, Ömer olmaya ne dersiniz?

Günde elli kuruşa bir defa, bir liraya iki defa Nurculuk yapmaya ne dersiniz?

Meçhul Kişiden Sevap Akını

İşimiz mutlaka yoğundur. Hizmetlerimiz iyidir. Bina, kira, burs, dersanenin elektriği, suyu, ihtiyaçları… vs derken kendi yağımızla kavruluyoruzdur. Kendimiz kendimize zor yetiyoruzdur. Bundan hiç şüphem yok. Eyvallah! Saygı duyuyorum. Rabbim feyz-i bereketini eksik etmesin. Âmin.

Ama bunların içinde gazetemizi farklı ellere, farklı kesimlere, bizim adımıza ulaştırma çabamız olmazsa inanın eksik olur. Çünkü gazetemizin ulaştığı o meçhul ellere bizim kendi başımıza ulaşma şansımız belki hiç yok, belki hiç olmayacak!

Çünkü o elleri biz bilmiyoruz.

Ama bilmediğim o meçhul yerde benim gazetem benim adıma tebliğini sunacak, o meçhul kişiyle Üstadım konuşacak, emr-i bilmarufunu yapacak, nehy-i anilmünkerini yapacak, belki onu cehennemden kurtaracak!

Ve buna benim elli kuruşum vesile olacak!

Ben bu tabloyu bilmeyeceğim; sadece dişimden tırnağımdan arttırarak verdiğim elli kuruşu bileceğim. Bilmediğim için de ucb yapmayacağım.

Ama Sahib-i Hizmet bilecek!

Ne göz yaşartıcı bir tablo ya Rabbi!

Şimdiye Kadar Neden Yapmamışız Diyorum

Biz İzmir olarak başladık. Rabbim bereketlendirsin. Önce meşveret heyeti, sonra cemaatimiz taahhütler verdi ve vermeye devam ediyor. Buca’ya şimdilik 60 askıda gazete gidiyor. Bunu oradaki esnaf kardeşim alıyor ve müşterilerinden uygun gördüklerine teberrüken “her alış verişe bir gazete” tadıyla veriyor. Kendisi diyor ki: “Onur verici bir çalışma. Gazete yetmiyor. Dün elimde gazete kalmadı. Müşterim masadaki benim gazetemi almış. Bir de baktım; bana okuyacak gazete kalmamış!”

Bayraklı Bayiine şimdilik 110 askıda gazete gidiyor. Oradaki ağabeyler alıyorlar. Kemeraltında ve Bornova’da kahvehanelere, taksi duraklarına, ilgili esnaflara, resmî dairelere, kahve diyarlarına, çay ocaklarına bırakılıyor.

Dağıtımı yapan ağabeyin ilk intibaı şöyle: “İnsanlar öyle yürekten teşekkür ediyorlar ki, duygulanmamak elde değil. Şimdiye kadar neden yapmamışız diyorum!” Torbalı’nın da ilk etapta 40 gazete askıya aldığını duydum. Askıda gazete dalga dalga devam ediyor. Bu sevinç ve mutluluk tabloları dalga dalga yüreklerimize yayılıyor.

Bu tabloyu başlatanlara ve omuz verenlere benim teşekkür etmeme ne hacet!

Yarın onlara Sahib-i Hizmet teşekkür edecek inşallah.

Dipnot: 1- Bediüzzaman, Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2009, s. 302.

Okunma Sayısı: 2486
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yüksel

    23.12.2015 01:11:19

    Çokgüzel olmuş yüreğine diline sağlık Rabbim razı olsun ALLAH'a emanet

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı