"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bedenin azabı ve namazdan sonra duâ

Süleyman KÖSMENE
08 Mayıs 2015, Cuma
Ayşegül Aydın: “Beden hücreleri vazifelerini eksiksiz yapıyorlar. Nefs-i emarenin hataları için neden ceza görecekler?”

Beden hücreleri vazifelerini eksiksiz yapıyorlar. Çünkü başka seçenekleri yok. Nefs-i emmare ise vazifesini çok aksatıyor, zevkine çok düşüyor ve günahlara çok dalıyor. Çünkü nefs-i emmare çok seçenekli bir dünyada hayatının imtihanını veriyor.   

Bedenimizde ve ruhumuzda sahip olduğumuz bütün azaları ve duyguları bir aile sayalım. Veya bir komisyon kabul edelim. Bediüzzaman Hazretleri Altıncı Sözde “daire-i hayatın içindeki mâmelekin ve o mâmelekin içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz ve dil, akıl ve hayal gibi zâhirî ve bâtınî hasseleri” birer makine veya alet ya da çiftlik sayıyor.

Öte yandan Bediüzzaman namazla ilgili beş ikazın İkinci İkazında kalbi, ruhu ve lâtife-i Rabbaniye olan vicdanı nefisle arkadaş (yani aynı komisyonunun üyeleri) sayıyor.2 

Buradan çıkaracağımız husus şudur: Aynı makinenin çarkları veya aynı komisyonun üyeleri bulunan cismimiz, hücrelerimiz, ruhumuz, kalbimiz, nefsimiz, gözümüz, dilimiz, aklımız, hayalimiz, vicdanımız hep birlikte büyük bir kulluk imtihanı içindeler. Bu imtihanda savaşan taraflar var. 

Bu savaşta hedef: Ruhumuzu cesedimize, kalbimizi nefsimize, aklımızı midemize hâkim kılmak.3 

Yani kalbimizle nefsimiz kıyasıya savaşıyor. Bazen ipi kalbimiz göğüslüyor. Bazen nefsimiz kalbimizi tuş ediyor. Bu savaş ölünceye kadar devam edecek.

Bu savaşta nefsimiz diğer arkadaşlarını ifsat etmekte, yoldan çıkarmakta, onları peşinden sürüklemekte tek başına çalışıyor. Ama nefsin etkili bir silâh olduğunu kabul etmeliyiz. 

Diğer yandan Allah’ın yardımı, inayeti, afvı, mağfireti, rahmeti, merhameti, hidayeti de nefsimizin kırıp döktüğü yol arkadaşlarını himaye edecek, onları günah bataklığından kurtaracak şekilde üzerimizde.  

Hücrelerimizin bir suçu yok elbette. Ama hücrelerimizin bir kaybı da yok. Cehenneme de atılsa sürekli yenilenen bir profile sahipler. Bedenimizin acısını ve ıztırabını ise, nefis ve kalp de dâhil bütün kulluk komisyonu üyelerinden müteşekkil canımız, yani ruhumuz çekecektir. 

NAMAZDAN SONRA DUÂ ETMEK

Hilmi Bey: “1- Namaz sonrasında ‘Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hû’ demek bid’at midir? 2- Gündüz cemaatle kılınan namazlarda neden gizli okunuyor? Gece cemaatle kılınan namazlarda neden açıktan okunuyor?”

1. a) Namaz sonrasında duâ etmek bid’ât olmadığı gibi, sünnettir.

Peygamber Efendimiz (asm) namazda tahiyyattan ve selâmdan sonra hangi duânın okunacağını soranlara: “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim.” deyin ve daha sonra da isteyen istediği duâyı seçip yapsın!”4 buyurmuştur.

1. b) Namazın ardındaki duâyı tövbe ve istiğfara tahsis etmek hayır ve fazilet açısından şüphesiz daha güzeldir. ‘Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hû’ cümlesi bir tevbe ve istiğfar cümlesidir. Her yerde, her zaman, tevbe ve istiğfar için okunabileceği gibi, namazın, bilhassa farz namazın ardından da okunabilir. Şüphesiz böyle duâları açıktan okumaya gerek yoktur. Herkes ihtiyacı olan duâyı içinden okuyabilir. 

Peygamber Efendimiz (asm): “Kim şu istiğfarı yaparsa günahları bağışlanır: “Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyh.” (Hayy ve Kayyum olan ve kendisinden başka ilah olmayan Allah’tan mağfiret dilerim ve O’na tevbe ederim.)”5 

Yine Peygamber Efendimiz (asm) “Kim istiğfara devam ederse, Allah o kimse için her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir sevinç yaratır ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır.”6 buyurmuştur.

2- Gündüz cemaatle kılınan namazlarda kıraati gizli yapmak, gece cemaatle kılınan namazlarda ise kıraati sesli yapmak vaciptir. Bu vücubun illeti de, hikmeti de emirdir. Buna başka bir sebep ve hikmet aranmaz. İbadeti ve ibadet şekillerini olduğu gibi kabul etmeliyiz. 

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 31.
2- Sözler, s. 244.
3- Lem’alar, s. 145.
4- Nesâî, Sehv, 56.
5- Riyâzu’s-Sâlihîn, 1871.
6- Riyâzu’s-Sâlihîn, 1870.

Okunma Sayısı: 2356
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı