Gazetemizin kıymetli okuyucuları, belki bizim Klaus’tan veya Davos’tan bahsimizi gereksiz göreceklerdir.
Bize göre Yeni Asya gazetesinde neşredilen yazıların çoğu, Kur’ân’ın zamanımıza bir aksi olan Risale-i Nur tefsirinin, şerhleri veya izahlarıdır. Dünya hadiselerini, enfüsi veya âfâkî âlemlerde cereyan eden olayları, mümkün olduğu kadar Nurların adesesinden okuyucularına gösterme gayretindedir o yazılar. Okuyucularımız, bu çerçeve içinde, âfâkî görünen bazı hadiselerden bahsetmemizin sebebini açıkladığımızda, elbette bize hak vereceklerdir. Bediüzzaman Hazretlerinin hemen her eserinde üzerinde ısrarla durduğu “Âhirzaman” hadiselerine lâkayd kalma şansımız elbette yoktur. Bilhassa Beşinci Şua’da, On Dördüncü Şua’da ve diğer bazı mektuplarda âdeta haritasını çizdiği bu olayların coğrafyalarından, düşüncelerinden, kahramanlarından da bahsediyor. Dinsizliği ve demokrasi düşmanlığını ihtilâliyle ve düşünceleriyle milletler arası boyuta taşıyan Leo Troçki’yi ve Lenin’i her zaman takip eden şahs-ı maneviler ve olaylar bizi de ilgilendirecektir. Onların yolundan yürüyerek dünyayı ateşe vermiş idarecileri, siyasetçileri ve projeleri dikkate almamanın, bizim için bir eksiklik olacağını düşünerek, Troçki’nin yoldaşı meşhur Henry Kissinger’ın Harvard’daki biricik talebesinden bahsetmemiz yerinde olacaktır.
Bediüzzaman’ın, Nur Risalelerinde, bu küreselci mülhid ihtilâlcilerin mahiyetlerini anlattığı yerleri dikkatlice okuyanlar; On Dokuzuncu Yüzyıl’ın ilk yarısından sonra Kuzey Avrupa’dan dünyaya dağılan bu cereyanın her dönemdeki şahs-ı manevilerini yakından tanıyabilirler. Onların, semavi dinleri yok sayan inkâr-ı ulûhiyetçi fikirlerini tanzim edip mektep hâline getiren şahısları da tanırlar. İşte Klaus Schwab da, dinsizliğin öncülerinden birisi sayılır. Teori ile pratiği birlikte götüren Schwab’ın en önemli özelliği ise; 1923’te ayrışan küresel Marksistleri, Kissinger’ın yardımıyla İsviçre’de kurduğu platformda koordine edebilmesidir. Ayrı ayrı olduklarında dünyaya fazla zarar veremeyen bu tahripçi ve ihtilâlci grupları Klaus, 1971’de kurduğu DAVOS mahfili ile bir arada tutmayı başarmış. Hem Türkiye’mizin başına gelen 12 Eylül İhtilâli hem de Batı dünyasının yaşadığı 11 Eylül ihtilâli sonrasında, dünyamız İkinci Dünya Savaşı’na yakın bir yıkım ve katliam yaşadı. DAVOS’un koordinesi, sosyal Marksistlerin renkli sivil ihtilâlleri, Türkiye’mizin 12 Eylül sonrasındaki dehşetli sivil istibdadı ve nihayet Arap Baharı gibi birçok felaketin yaşanmasında, DAVOS’un aktif müdahalesinin olduğunu inşaallah okuyacağız.
DAVOS, bu tür tahripkâr platformların ne ilkidir ne de sonuncusu olacaktır. Gençliğimizde “Bilderberg” olarak hatırladığımız şer yapılanmalarının isimleri, zaman içinde değişecektir. Klaus Schwab’ın DAVOS platformunun idaresinden çekilmesi, ister istemez bu yapının tesirini hızlıca sonlandıracaktır. Bir ara Çin’de iş adamı yaptığı oğlunun ismi geçiyordu, platformun devamı için. Fakat gelişen hadiseler, Milli Çin’in komünist Çin’e müsaade etmemesi, Trump’ın başlattığı ticaret savaşı ve Ukrayna mağlubiyeti; Klaus’un ümitlerini tüketmişe benziyor. Demokrasiyi yok edip küresel devleti inşada kendisine yardımcı olamayan ABD neoliberalleri, milli devletlerin günümüz AB idarecilerine isyanları, İsrail’in geçmişteki fonksiyonunun zayıflaması gibi birçok sebep, DAVOS sürecinin guruba yaklaştığını haber veriyor.
Zamanın en hızlı döneminde üç çeyrek asır… Yüz yıla yakın. En son teknolojilerin büyük paralarla elde edilip insaniyetin aleyhinde projeler hâlinde tatbikiyle anılacaktır, DAVOS… Dijital devrimler, sağlık ve eğitim sektörlerinin özel sektörlere devredilmesi, aşılar veya küresel bulaşıcı hastalıklar, COVID-19 başta olmak üzere… LGBTI ile bazı ahlâkî unsurların ve başka diğer ahlâki unsurların yok edilmeye çalışılması… AB sermayesinin ÇİN’e kaçırılması. (Milton Freedman’ın öncülüğünde) ve nihayet savaş lobilerine AB sermayelerinin aktarılması gibi birçok insanlık karşıtı global projede başarılı olmuş Klaus SCHWAB’ın DAVOS’a vedası; elbette, dünya barışı, fıtratın tekrar nefes alması, insanların gıda zehirlenmelerinden kurtulmaları ve ekonominin tekrar normal seyrine dönmesi için hayırlı olacaktır, kanaatindeyiz…