İsm-i A’zam noktasında, tevhidin ispatına muhtasar bir işarettir.
Birinci Kelime: “Lâ ilahe illallah”ta, bir tevhid-i ulûhiyet ve ma’budiyet vardır. Şu mertebenin gayet kuvvetli bir bürhanına şöyle işaret ederiz ki:
Şu kâinat yüzünde, hususan zeminin sahifesinde, gayet muntazam bir faaliyet görünüyor. Ve gayet hikmetli bir hallâkıyet müşahede ediyoruz. Ve gayet intizamlı bir fettahiyet, yani her şeye lâyık bir şekil açmak ve suret vermek, ayne’l-yakîn görüyoruz. Hem gayet şefkatli, keremli, rahmetli bir vehhabiyet ve ihsanat görüyoruz. Öyle ise, bizzarure, şu hâl ve keyfiyet, Fa’al, Hallâk, Fettah, Vehhâb bir Zat-ı Zülcelâl’in vücub-u vücudunu ve vahdetini ispat eder, belki ihsas eder.
Evet, mevcudatın mütemadiyen zevalleri, tazelenmeleri gösteriyor ki o mevcudat, bir Sâni-i Kadîr’in kudsî esmasının cilveleri ve envâr-ı esmaiyesinin gölgeleri ve ef’alinin eserleri ve kalem-i kader ve kudretin nakışları ve sahifeleri ve cemal-i kemâlinin âyineleridir.
Şu hakikat-i uzmaya ve şu tevhidin mertebe-i ulyasına, şu kâinatın Sahibi, bütün gönderdiği mukaddes kitaplar ve suhuflarıyla, o tevhidi gösterdiği gibi, bütün ehl-i hakikat ve kâmilîn-i nev-i beşer tahkikatlarıyla ve keşfiyatlarıyla aynı mertebe-i tevhidi gösteriyorlar. Ve kâinat dahi, acz ve fakrıyla beraber, mazhar olduğu daimî mu’cizat-ı sanatın ve havarik-ı iktidar, hazâin-i servetin şehadetiyle, aynı mertebe-i tevhide işaret eder. Demek, Şahid-i Ezelî, bütün kütüp ve suhufuyla; ve ehl-i şuhud, bütün tahkikat ve küşufuyla; ve âlem-i şehadet, bütün muntazam ahval ve hakîmâne şuunatıyla o mertebe-i tevhidde bilicma ittifak ediyorlar.
İşte o Vahid-i Ehad’i kabul etmeyen, ya nihayetsiz ilâhları kabul edecek veyahut ahmak Sofestaî gibi hem kendini, hem kâinatın vücudunu inkâr edecek.
Mektubat, 20. Mektub, YAN-2024, s. 272
LÛGATÇE:
âlem-i şehadet: görünen âlem.
bilicma: fikir birliğiyle.
ehl-i şuhud: İlâhî gizli sırları Allah’ın izniyle gören evliyalar.
İsm-i A’zam: en büyük isim; Allah’ın bin bir isminden en büyük olanı, manaca diğer isimleri kuşatmış olanı.
küşuf: keşifler, evliyanın, Allah’ın ilham etmesiyle gösterdikleri manevî sırlar.
kütüp: kitaplar.
muhtasar: derli toplu, kısa, öz.
suhuf: Allah’ın bazı peygamberlere gönderdiği vahiyleri ihtivâ eden sahifeler.
Şahid-i Ezelî: ezelden ebede her şeyi gören ve her şeye şahit olan Cenab-ı Hak.
şuunat: şe’nler, işler.
tevhid: Allah’ın birliğine inanma, bir ve tek olduğunu kabul edip söyleme.
Vahid-i Ehad: bir olan ve birliği her şeyde tek tek tecellî eden, görünen Allah.