İnsan eğer insan olmaz insaniyetin; vasıflarını, hususiyetlerini, âli mertebelerini göstermezse, insan gibi yaşayarak göstermezse… Hayvan olur ve inanın o yanlış kullandığı aklı yüzünden hayvandan da daha aşağı bir mahluk olur.
Akıl var mı, var. Fikir, düşünce var mı, var. Kalp var mı, var. Hisler, duygular var mı, var. Çok yüksek mertebelere çıkabilecek bir ruh var mı, var.
İnsanın derdi, meselesi nedir pekiyi? Ne istiyor?
Hani bütün malzemelerin hazır olduğunu görünce; “helva yapılır” denir ya!
Bütün alât ve edâvatını Allah’ın emrettiği yolda; iman, Kur’an, İslam çizgisinde kullanmak ve Rıza-i Bari’ye ulaşabilmek varken; kendisine bu haliyle insanım demeye yol açılmışken; insan neler yapar, nelerle uğraşır?
Enaniyetin, gururun, benliğin, kendini beğenmişliğin, hırsın, hasedin, kanaatsizliğin, ümitsizliğin, yeisin, şevksizliğin ve de günahların, haramların derin derelerinde başına belâlar, musibetler, tokatlar arayan ve adı insan olan bir insandan da bahsediyoruz.
Bu dünyada, her şeyin sahibi ve kudret yalnız kendisinde olan Cenâb-ı Hakk’a vasıl olmayan, O’na ulaşmayan bir insan değilde; O’nun gazabından, O’nun rahmetine, O’nun şefkat ve merhametine, O’nun yardımına, O’nun farzlarına, O’nun peygamberine, O’nun peygamberinin sünnet-i seniyesine, ahlak-ı aliyesine ulaşan, kavuşan, vasıl olan bir insan olmak hiç de zor olmasa gerek.
Rabbimizin ayetlerine, Resul’ünün sünnetlerine sımsıkı sarılmak ve bunları hayata geçirerek yaşayabilmek; en kıymetlinin, en doğrunun, en faydalının yoludur. Ve insan olarak da bize yakışan bu yolda itirazsız, inkıyad ile; teslimiyet ve hakiki bir iman ile boynumuzu bükerek tevazuyla yürüyebilmektir. Bunda başka akla gelen bütün yollar ademe, yokluğa, hiçliğe çıkar.