"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Káfiyeden Sâfiye’ye -2

Nahit TOPALOĞLU
23 Mayıs 2024, Perşembe
Káfiye/talak ilişkisi hakkındaki ilk yazımız, Káfiyeden Sâfiye’ye başlığıyla 13/05/2024 tarihinde neşredilmişti.

Nurlarda bu konudaki bir diğer telmih şöyle: 

“Ve mizah gazetelerinin paslı mir’atlarında üçüncü arkadaşın müşairâne vaktinde káfiye-i ‘sâ’yı bulmak için: İmreetî tâlikun selâsâ [Hanımım benden üç talakla boştur!]

“Arkadaşları demişler: Mâ zenbü’l-fakîrah [Zavallının günahı nedir?]

“Kále díku’l-káfiyeh [Dedi: Káfiye sıkıntısıdır.] 

“Bu paslı, müzahref âyine içinde bunun suretini görüyoruz.” (ESDE, s. 103) 

“Káfiye-i sâ” ile talâkın alâkası ne peki?

Üstad mısra atışması yapan 3 arkadaştan sadece karısını káfiye ibtilâsıyla boşayan 3. kişinin mısrâını nakletmiş. Fakat olayın sibâkını, diğer arkadaşlarının hangi lâfızlarla hangi mısraları dizip 3. kişiyi “káfiye-i sâ”ya zorladığını beyan etmemiş. Meraklılarına havâle etmiş olmalı.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri; Zuhal’in (Satürn) etrafındaki halkaların keyfiyetinden tut, istatistikçi fenninden güyâ bir kemâl almak için Amerika’daki tavukların sayısına kadar merak duygusunun lüzumsuz malûmata sarfedildiğini ifade eder. (Sözler, s. 304) 

Fakat mesele Risâle-i Nur’un ifadelerini şerhle, onun edebî sanatlarını izahla ilgili olunca, sarfedilen merak zıyâ’a gitmez kanaatindeyiz. 

Mezkûr metinde “telmih” yapıldığını söylemiştik. Telmih, Kubbealtı Lugatı’nda: “Şiir veya nesirde, söz arasında herkes tarafından bilinen bir olaya, kıssa, fıkra vb.ne işâret etme şeklindeki edebî sanat” diye tarif edilmişse de “herkes tarafından bilinen” yerine “erbabınca bilinen” dense daha münâsib olurdu. “Káfiye-i sâ” ile yapılan telmih, herkesçe bilinen değil, pek az kişinin bildiği bir olaya gönderme yapıyormuş meğer. Üstad’ın bu telmihini herkesten önce Nur talebeleri bilmeli. Fakat kime sorduysak -Sâfiye ile ilgili olan hâriç- Nur talebesi kardeşlerimiz, káfiye-talâk  münâsebetiyle alakalı mezkûr telmihin hakikatini bilmiyor. Araştırmalarımdan ortaya çıkan netice bu oldu. 

Bilgisine başvurduğum hiç kimse “Olay şudur: 3 arkadaştan ikisi şu, şu mısraları söylemiş. Üçüncü kişi de káfiye denk getirmek için ‘İmreetî tâlikun selâsâ’ (Hanımım benden üç talakla boştur) mısrâıyla karısını boşamış.” diyerek bilgi veremedi. 

“Merak ilmin hocası” diyor ya Üstadımız, merakımız iyice tahrik oldu. Sonunda İbnü’l-Cevzî’nin, Ahbârü’l-hamkā ve’l-muġaffelîn /(Akılsız ve Ahmaklardan Anekdotlar) adlı Arapça eserinde hikâyenin nakledilmiş olduğu bilgisine  ulaştık:

Üç şâir, Tayhâsâ denilen Bağdat civarındaki bir nâhiyede işret ederler. Kafalar kıyak (!) olunca “Bu günümüzü yâd edecek, vasıflandıracak mısralar zikredelim.” derler. 

İlki, bir mısrâ söyleyerek “ayak” verir: 

“Nilnâ lezîze’l ‘ayşi fî Tayhâsâ.” (Zevk ü safânın, yeyip içmenin, işretin lezzetini Tayhâsa’da tattık)”

İkincisi:

“Lemma’h tesesna’l kadeha’htisâsâ.” (Biz bunu birbirimizi kışkırtıp tahrik ederek içe içe yaptık) diye devam eder.

Sırası üçüncüye gelmiştir:

“İmreetî tâlikun selâsâ!” (Hanımım benden üç talakla boştur!) deyiverir.

Kahkalarla gülerek “Zavallıyı niye boşadın?” diye soran arkadaşlarına “káfiye sıkıntısından” diyerek ağlamaya başlar. 

Malûmunuz, 3 talâkla boşamanın dönüşü; talâkın şakası yok. İslam Fıkhında şakası da ciddî kabul edilir; talâk (nikâhlı eşi boşama) vâki olur.  

Demedi demeyin!

Okunma Sayısı: 874
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. AYDIN

    23.5.2024 04:02:09

    Güzel bir şerh oldu, Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı