"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gerçek bir hayat serüveni: Nuh'un gemisi

Muzaffer KARAHİSAR
07 Aralık 2015, Pazartesi
Yıllar önce bir akşam Nur dershanesinde tanışmıştık Halil Sakarya ile.

Bedüzzaman’ı uzaktan gördüğünü, yakinen müşerref olmadığını bahsetmişti. Daha sonraki yıllarda Çay’da kitap okumak ve sohbette bulunmak suçundan iki gün nezarette kaldığını, polisler tarafından evinde arama yapıldığını anlatmıştı. 

Onun hayat hikâyesi Nuhun Gemisi ile yaşadığı maceralarla dolu. Tatlı sohbetini, esprili ve güçlü anlatımı, sıcak ve samimî hali konuları renklendiriyor, heyecan katıyordu. Geçmişte Afyonkarahisar yöresinde dillere destan olan, herkesin bildiği, duyduğu, gördüğü, güldüğü meşhur Nuh’un Gemisi’nin maceralarını dinlemek üzere geminin kaptanı Halil Ağabeyi ziyaret ettik. Nuh’un Gemisi’nin faaliyeti durduktan 27 sene sonra Afyonkarahisar Çay ilçesine bir grup gençle beraber gittik. Halil Ağabey, bizleri evinde misafir edip ağırladı, hoş sohbet muhabbetle geçmiş zamanı beraber yâd ettik.

Afyonkarahisar civarında Nuhun Gemisi’ni bilmeyen yoktur. 1955 Model Sauer marka Alman yapısı otobüs. İçinde insanla beraber her çeşit canlı mahlûku taşımasıyla Nuhun Gemisi unvanını almıştır. Halil Amca, 1952 yılında ehliyet, 1962 yılında da aldığı otobüsle Afyonkarahisar-Çay arasında ve ilçe pazarlarına 1988 yılına kadar Nuh’un Gemisi’yle yolcu taşımıştır.

Aslında Halil Sakarya, deyince onu kimse tanımaz, bilmez. Herkes otobüsüne de, kendisine de “Nuhun Gemisi” derler. Otobüsün içine müşterilerle beraber her çeşit hayvanlar bindiği için bu ismi almış. Kendisinin gönlünün genişliği, yardım severliği, herkese gösterdiği güler yüzle, şefkat ve merhamet duygusuyla iyilik etmesi dolayısıyla ona da Nuhun Gemisi demişler. Hâlâ Nuhun Gemisi olarak biliniyor.

KENDİ ZAMANININ NASREDDİN’İ

Vasıtanın bulunmadığı yokluk yıllarında, soğukta, sıcakta, yollarda yolcu bırakıp arkasından baktırmamayı, mağdur etmemeyi prensip edinmiş bir gönül adamı Halil Amca. Akşehir ile Çay yakın olduğu için Nuhun Gemisi, Nasreddin Hocayı hatırlatıyor. Şakalarıyla, esprileriyle, konuşmalarıyla ve tavırlarıyla hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Bu sebeple Nuhun Gemisi’ni süren de, binen de,  gören de hatta duyan da muhakkak gülümseten, düşündüren bir durumla karşılaşmıştır. Fındık adında köpeği, Nuhun Gemisi’ne çok düşkünmüş. Her gün Nuhun Gemisi sefere çıkarken şehir dışına kadar refakat eder, döneceği saati bildiği için o saatte tekrar gelir şehir dışında karşılarmış. 

Nuhun Gemisi’nin çok komik durumlar, maceralı işler, polis kontrolleri, trafik denetimleri gelmiş başına. Bazen polisler, ona kızmış, bazen de o polislere kızar, kükrermiş. Bazen de ikisi birden ya kızarlarmış, ya da ikisi birden ortadaki vaziyete kahkaha ile gülerlermiş..

Polis, Nuhun Gemisi’ni durdurmuş, fazla yolcu var mı diye sormuş? Kaptan, hepsi içinde demiş. Polis anlayamamış, nasıl? diye sormuş ve dolanıp otobüsün kapısını açınca aşırı fazlalıktan dört-beş yolcu polisin önünde yere düşmüşler. O, polise: “İşte fazlalar düştü!” demiş.

ÜZERİNDE NE YAZIYOR

Nuhun Gemisi’nde insanlar, koyun, keçi, eşek, inek, tavuk, kaz... Her türlü hayvan taşınırken bir gün polisler otobüsü durduruyor. Otobüste insanlarla beraber yolculuk yapan eşekleri görmüşler. Polisler kaptana sormuşlar nedir bu durum? Kaptan gayet rahat ve makul bir ifadeyle: “Üzerinde ne yazıyor?” diye Sormuş. Onlarda: Nuhun Gemisi yazıyor, demişler. Kaptan, Nuhun Gemisi böyle olur, demiş. Gülüşmüşler. Bir daha olmasın diye sıkı sıkıya tembih etmişler. 

Başka bir gün şehirden çıkarken bir kenarda durup sipariş alan yolcuyu beklerken tam orası da polis karakolunun karşısıymış. Eşekler başını otobüsün penceresinden çıkarmışlar karakola karşı başlamışlar anırmaya. Sanki: “Siz ne söylerseniz söyleyin biz yine buradayız” der gibi.  

Çaydan Senirkent pazarına gitmek üzere hazırlanırken bir vatandaş ineğini alıp gelmiş. Nuhun Gemisi tıklım tıklım dolmuş. Adama ve ineğine yer kalmamış. Adam başını eğmiş, üzüntülü bir şekilde oradan ayrılmış. Daha sonra Nuhun Gemisi’nde hareket etmiş. Yolun kenarında ineğini götüren adam ümitle otobüse melûl melûl bakmış. Kaptan yolculara “Vakit kış, hava soğuk, bu adamı alalım mı, ne dersiniz?” diye sormuş. Sahibiyle beraber ineği Nuhun Gemisi’ne almışlar. Kaptan, adama ineğin başı bu tarafta emniyette, arka tarafındaki camları kırmasın demiş. Adam, hayvanın arka tarafında ‘ben bekler, camı kırdırmam’ demiş. Yola devam etmişler. İshal olan inek önce sahibinin üstünü batırmış. Yolcular gülmeye başlamışlar. Biraz daha ileri gidince hayvan adamın üstüne idrarını da yapınca yolcular tekrar gülünce zavallı adam da çaresiz, kendi vaziyetine bakarak gülmeye başlamış. Nuhun Gemisi, adamın durumuna acımış, ücretin yarısını almış. Yolcunun biri para vermek için elini cebine sokunca hayvan pisliği çıkmış. Yan koltuktaki yolcunun kucağındaki kuzu, sıkı sıkıya oturan müşterilerin birinin cebini doldurarak böyle bir sürprizi yaşatmış.

AŞIRI YÜK VE PİŞMANLIK

Bir gün polis, Nuhun Gemisi’ni durdurmuş. Aşırı yük ve fazla kişiyi gerekçe göstererek boşaltmak istemiş. Nuhun Gemisi, polise boşaltmanı tavsiye etmem, bu yol ortasında doğru olmaz, yoksa aldıramayız, demiş. Polis dinlememiş Nuhun Gemisi’nde ne varsa boşaltmış. İçinden insanlar, hayvanlar, heybeler, torbalar, malzemeler yığılmış kalmış. Artık kızma sırası Nuhun Gemisi’ne gelmiş. “Hadi bakalım, bunları ne yapacağız? Yeniden topla, yükle, yerleştir, yerleştirebilirsen!” demiş.  

NUHUN GEMİSİNE VEDA  

Gençlerle beraber misafir olduğumuz Halil Kocatepe’nin namı diğer Nuhun Gemisi’nin güler yüzü, tatlı sohbeti ve anlattığı hatıralarının cazibesi bizi mest etti. Zamanın nasıl geçtiğini bilemedik. Halil Amca’ya bizi kabul ettiği ve zaman ayırdığı için teşekkür ettik. Veda edip ayrıldığımızda vakit hayli ilerlemişti. Bu kubbede baki kalan hoş sedaların içinde geçmiş zamanda bir devre silinmez damgasını vurmuş, etkisiyle insanların hayatında ve hatıralarında yerini almış bazen güldürmüş, bazen de düşündürmüş Nuhun Gemisi’nin nezih geçmişinin iz bırakan güzelliklerini kalbimizde müstesna bir yere koyarak ayrıldık.

Okunma Sayısı: 9164
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Osman Akça

    31.5.2021 14:43:36

    Asıl dizi yapılacaksa bu yaşanmış hikaye dizi olmalı

  • HÜSEYİN İLHAN

    7.12.2015 08:56:59

    ALLAH RAZI OLSUN,AĞABEYİMİZEDE SAĞLIK-SIHHAT DİLİYORUM.Bu yazıyı okurken hem güldüm hem de düşündüm.Muhterem kardeşimiz bu hususta bir senaryo yazarak ANADOLU insanının nezaketini,insan ve hayvan sevgisini,yardandan ötürü yaradılanı sevmeyi FİLM yaparak analtmak şart.Hatta dizisini yapmak bugünün pespayelerine nazire olsun diye daha çok rağbet görür kanaatindeyim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı