BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti)’in son zirvesi 22-24 Ağustos 2023’te Güney Afrika’da yapıldı. Zirvede, BRICS’in genişleme kararı alınarak Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin üyeliklerinin 2024’ten itibaren başlatılması kararlaştırılmıştı. Böylece BRICS’in üye sayısı 11’e yükseldi.
Çin’in BRICS’in genişlemesindeki ısrarının altında, ABD liderliğindeki G-7’ye karşı bir blok oluşturmanın yattığı tahmin ediliyor.
BRICS kuruluşundan beri piyasa ekonomisini ve uluslararası ilişkilerdeki Kuzey-Güney ayrımında Güney’in küresel meselelerde daha fazla temsil edilmesini hedefliyor. BRICS hâl-i hazırda dünya nüfusunun %40’ını ve GSYİH’nın dörtte birinden fazlasını ihtiva ediyor. Elbette bu rakamların petrol üreticisi Suudi Arabistan, İran ve BAE’nin katılımıyla daha da artması bekleniyor.
Pekin’in ABD’yle ve Rusya’nın da Ukrayna’daki savaş nedeniyle Batılı aktörlerle ilişkilerinin kötüleşmesi, önümüzdeki yıllarda daha da genişlemesi beklenen BRICS’in Çin ve Rusya’nın etkisi altında Batı karşıtı bir pozisyon alabileceği de tartışılıyor (Yeni Asya, Genişleyen BRICS, 29.08.2023).
Geçtiğimiz Aralık ayında yapılan seçimler neticesinde göreve yeni gelen devlet başkanı Javier Milei “Arjantin’in BRICS üyeliğinden vaz geçtiğini” bildirmişti. Fakat Arjantin’in BRICS’ten vaz geçmesi ise, konjönktürel bir durum olarak değerlendiriliyor.
Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016’daki konuşmasında “Türkiye bir defa kendini rahat hissetmeli. Benim için varsa, yoksa Avrupa Birliği (AB) dememeli. Mesela Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) içerisinde Türkiye niye olmasın?” diyorum ifadesiyle, Türkiye’nin ŞİÖ’ya üye olabileceği tartışmaları gündemdeydi.
Son günlerde ise, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 3-5 Haziran 2024’te Çin’e gidip muhtelif temaslarda bulunması ve “BRICS+” toplantısına katılmak üzere gittiği 11 Haziran 2024’teki Rusya ziyaretinin ardından, Türkiye’nin BRICS’e katılma ihtimali üzerinde kafa yoruluyor. Hatta “Fidan’ın Çin ziyaretini, Türkiye’nin BRICS açılımı” şeklinde tanımlayanlar da oldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakınlığıyla bilinen, Avrasyacılık fikrinin önde gelen ismi Alexander Dugin, “Türkiye’nin BRICS’e üye olmasının NATO’dan ayrılması anlamına geleceğini” belirtiyor. Dugin ayrıca “NATO askerî bir organizasyon iken, ancak BRICS ekonomik ve sosyal bir yapıdır. Aynı zamanda BRICS, uluslararası siyasette çok kutupluluğu savunuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin BRICS’e girmesini, NATO üyeleri kabul edemezler ve Türkiye’yi NATO’dan çıkarmaya çalışırlar” ifadeleriyle yorumluyor (ODA TV, 08.06.2024).
Diğer taraftan NATO’nun kurucu üyelerinden Türkiye’nin BRICS’e üyeleği, NATO üyelerinden tepki alması durumunda, NATO’nun birlik anlayışı test edilecektir. Birde Türkiye’nin BRICS’e katılması, Ankara’nın dış politika ve uluslararası ilişkilerde yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirdiğine yorumlanacaktır. Bu anlamda NATO içerisindeki tartışmaların artması ihtimal dahilindedir.
Aynı zamanda BRICS üyeliğiyle Türkiye, Çin ve Rusya gibi aktörlerle ticaret hacmini arttırabilir. Ancak bu da Ankara’nın Batılı müttefikleriyle arasının açılmasına yol açabilecek niteliktedir. Yine Türkiye’nin muhtemel BRICS üyeliği durumunda, NATO Türkiye’nin ittifak içerisindeki pozisyonunu sorgulayabilir. Böylece Türkiye’nin NATO’daki sorumluluk ve taahhütlerini gözden geçirmesi de ihtimaldir.
Bir de Türkiye’nin BRICS üyeliğiyle bölgedeki güç dengesi değişebilir. Özellikle Rusya, bunu Türkiye’yle ilişkilerini güçlendirmek ve NATO’nun bölgedeki etkisini kırmak için bir fırsat olarak değerlendirebilir.
Bir dönem ŞİÖ üyeliği tartışılırken, şimdi de BRICS gündemde. Ankara’nın bu gibi konular üzerinden Batı’yla ilişkilerinde pazarlık payı arayışında olduğu da kuvvetle muhtemeldir.