AB’de derinleşme, genişleme ve genişlemenin reformu teşvik edip etmeyeceği gündemde. Covid-19 salgını, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, ekonomik ve mültecilerden kaynaklı sorunlar da reform tartışmalarını etkiliyor.
AB’nin genişlemesi kurumsal ve yasal reformlara ilişkin daha fazla tartışmayı beraberinde getirmesi muhtemeldir. AB’nin karar almada ve hareket etmede en çok zorlandığı konu ise, Ortak Dış ve Savunma Politikası (ODSP)’nda oy birliğinin zorunlu olması. AB’ye bu hususta Ukrayna’daki savaş ve Rusya’yla ilgili alınacak kararlarda Macaristan’ın oylamalardaki tutumu örnektir.
Bununla birlikte AB’nin Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki aday ülkeleri ve Türkiye’yi üyeliğe kabul ettiğinde, kurumsal anlamda karar alma mekanizmalarında esnekliğe ihtiyaç duyacağı düşünülüyor.
Elbette AB içerisinde bazı üye ülkelerin ODSP gibi önemli konularda tam uyum gösterirken, bazı üyelerin eksik kaldığı ve bazılarının da neredeyse politika açıklarını kapatamadığına dair eleştiriler var. Dolayısıyla üye olmaları halinde aday ülkelerle de benzer uyumsuzlukların yaşanacağı endişeleri bulunuyor.
Diğer taraftan “AB anlaşmaları, dış politikada oybirliğinden nitelikli geçişe izin veren hükümler de içeriyor. Bazı üyelerin şu ana kadar bu kullanılmayan anlaşma hükümlerini uygulamaya girmede isteksiz davrandılar.” Ancak isteksiz davranmalarının yersiz olduğu yorumlanıyor. Çünkü “acil durumlarda nitelikli çoğunluk oylamasına gidilecek olsa bile, AB anlaşmalarında herhangi bir üye devletin oy birliğine dönme talebinde bulunabileceği” belirtiliyor. Böylece nitelikli çoğunluk oylaması ile oybirliğini tercih edenler arasında bir uzlaşmanın sağlanabileceği ihtimaldir.
Ayrıca AB’nin iki lider ülkesi Fransa ve Almanya’nın yetkililerinin 18 Eylül 2023’te yayınladıkları AB’de reform ve genişleme konulu rapor güncelliğini koruyor. İki ülkenin çalışması “AB Kurumsal Reformuna ilişkin Fransız-Alman Çalışma Grubu Raporu Açık Denizlerde Yelken Açmak: 21. Yüzyıl İçin AB’nin Reformu ve Genişletilmesi - Paris-Berlin 18 Eylül 2023” başlığıyla yayınlanmıştı.
Genişleme-reform hakkındaki rapor, 52 sayfadan oluşuyor. Rapor temelde AB’nin “nitelikli oy çokluğunu benimseyerek alınacak kararlarda vetolardan muaf hâle getirilmesi”ne öncelik veriyor. Aksi takdirde, AB karar alma mekanizmalarında Macaristan’ın vetosuyla yüzleşmeye devam edecektir.
Raporda “esnek bir AB genişleme ve reform süreci” tavsiye edilirken, birde 2024-2029 yeni yasama dönemi için temelde “AB’nin harekete geçme kapasitesinin arttırılması, genişlemesinin hazırlanması, hukukun üstünlüğü ve demokratik meşruiyetinin güçlendirilmesi” esaslarına yoğunlaşıyor.
Derinleşme, genişleme ve reform tartışmalarıyla birlikte, AB’nin temel değerlerini teşkil eden “demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve hürriyetler” ilkelerini güçlendirmesi şarttır. Zikredilen ilkeler AB üyelik sürecindeki Türkiye için de vazgeçilmez insanî, imanî ve İslamî kriterlerdir.
Bediüzzaman Said Nursî’nin tanımındaki “İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa (Lem’alar, s. 119)”nın genişleme ve reformu kolaylaştıracak “hukukun üstünlüğü ve demokratik meşruiyetin güçlendirilmesi hedefleri”ne ulaşarak, “Âhirzamanda felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı uluhiyete karşı İsevîlik dini(nin) tasaffi (Mektubat, 12)” ederek olumlu yönde yeni değişim ve dönüşümlere yöneleceği kuvvetle muhtemeldir.