Herkesin geçerli bir sebebi mutlaka vardır Eyüpsultan’a gelmek için. Herkesi cezbedecek bir cazibesi var çünkü.
Hz. Ebu Eyyüp el Ensari’nin türbesi, Karyağdı ve Kaşgari tekkeleri, Piyer Loti kahvesi, Cülus yolu hikayeleri, kabristanda yatan ünlüleri ziyaret...
Nur kahramanlarının yanı sıra; Ahmet Kabaklı, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Haşim, Fevzi Çakmak, Esad Coşan ve daha niceleri ‘Ebedi Eyüpsultan’lı’ olmuş.
İttihad-ı İslama büyük emekleri geçen İdris-i Bitlisî de burada yatıyor.
Yine Bitlis doğumlu, 157 yaşında ölen, Türkiye’nin ve dünyanın en uzun yaşayan birkaç kişisinden biri Zaro Ağa da... Hiç mağlubiyet almayan cihan pehlivanı Kara Ahmet de..
HZ. EBU EYYÜB EL ENSARİ (ra)
Hicret sırasında Hz. Peygamber’i (asm) Medine’de evine misafir eden ve Türkiye’de “Eyüp Sultan” unvanıyla anılan sahâbî.
Hz. Peygamber’le (asm) birlikte Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke’nin fethi ve Huneyn dahil bütün gazvelere katılmış. Savaşlarda O’na zarar gelmemesi için yanından ayrılmaz, hatta bazı geceler çadırı etrafında nöbet tutarmış.
Katıldığı seferlerin sonuncusu, Müslümanların ilk İstanbul kuşatması olmuş. Kuşatma devam ederken hastalanarak vefat etmiş. Vasiyeti üzerine surlara yakın bir yere defnedilmiş.
Fâtih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra, kabrinin Akşemseddin tarafından keşf yoluyla belirlendiğine dair bilgiler bulunmaktadır. Osmanlı padişahlarının tahta cülûsunda, kılıç kuşanma merasimleri türbe önünde yapılırmış. Türbe asırlardır ziyaretçi akınına uğruyor.
İDRÎS-İ BİTLİSÎ...
Piyer Loti olarak bilinen yerin adı, aslında İdris Tepesidir. Piyer Loti’den yaklaşık 400 yıl önce yaşamış.
İslam Ansiklopedisinden öğrendiğimize göre; İdrîs-i Bitlisî (ö.1520) müellif, şair, hattat ve siyaset adamıdır.
Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman’a şark politikasında danışmanlık yapmış. Çaldıran, Mercidâbık ve Ridâniye savaşlarına katılmış.
Yavuz Sultan Selim’in emriyle, bölgenin aşiret beyleriyle görüşerek savaşmadan Osmanlı yönetimine katılmalarına vesile olmuş.
En önemli eseri Heşt Bihişt, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan II. Bayezid devri sonlarına kadar gelen umumi bir Osmanlı tarihidir.
Eserini edebî bir üslûpla, önemli miktarda latife ve şiirle süsleyerek kaleme almış. Ancak bu hususta aşırılığa kaçtığı, çok defa tarihî mâlûmatın ikinci planda kaldığından bahisle tenkit edilmiş. Ömrünün son yıllarını İstanbul’da ilmî çalışmalar yaparak geçirmiş
1520 yılında vefat etmiş.. Mezarı Eyüp’te kendi adına izâfetle anılan tepededir. Yakınında İdris Köşkü ve Çeşmesi bulunmaktadır. Son olarak Eyüp cellat mezarlığını da söyleyelim.
CELLAT MEZARLIĞI...
Cellat mezarlığını hiç duydunuz mu?
Osmanlı İmparatorluğu’nda cellatların kimliği gizli tutulurmuş. Ailelerinin dışlanmaması için cellat mezarlarına isimleri yazılmazmış.
Bu mezarlar karaya boyanırmış. Dikdörtgen prizma biçiminde olan bu taşların bazıları sadaka taşları şeklindedir..
Gelen geçenin para bıraktığı, fakir fukaranın buradan nasibini aldığı ve ölenlerin ruhuna dua ettiği rivayet ediliyor.
***
Bir kahve içiminden nerelere geldik! Hasıl-ı kelam; Eyüpsultan’da daha keşfedilecek çok sırlar var.