"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yetmiş yıl önceki Tan Olayı

M. Latif SALİHOĞLU
04 Aralık 2015, Cuma
Günün Tarihi, 4 Aralık 1945

Cumhuriyetin 22. senesinde, hayli sancılı da olsa demokrasiye geçiş için henüz ilk ciddî adımların atıldığı günlerde, Türkiye’de ilk kez şahit olunan mühim bir hadise meydana geldi: 

Tan Gazetesi Olayı...

Bir dip dalgası halinde gelişen Kemalist ile Komünist grupların çatışması, 4 Aralık 1945’te büyük bir gürültü ile ortalığa saçıldı.

İstanbul Cağaloğlu’ndaki komünist Serteller’e ait Tan gazetesinin matbaası ve idare binası, üniversitede okuyan dindar-ulusalcı karması Kemalist gençler tarafından basılarak tarumar edildi.

Fikrî çatışmanın baş aktörlerinden olan Zekeriya Sertel’in, kendi penceresinden bakarak o gün yaşanan gelişmeler hakkında yazdıklarının bir özeti şudur:

“4 Aralık, 1945 gününün sabahı üniversiteli faşist gençler ellerinde önceden hazırladıkları baltalar, balyozlar ve kırmızı mürekkep şişeleriyle matbaaya saldırdılar. Orada bekleyen polisler olup bitene seyirci kaldılar. Görevlerini yapmaya kalkmadılar.

“Göstericiler, baltalarla matbaa kapısını kırıp içeri girdiler. Makineleri balyozlarla kırdılar. Binanın camlarını indirdiler. İçindeki eşyayı kırıp döktüler. Sonra ellerinde kırmızı boya şişeleriyle ‘Serteller nerede?’ nâralarıyla bizleri aramaya koyuldular... Amaçları, bizi çırılçıplak soyup üzerimize kırmızı boya dökmek ve sonra önlerine katıp sokaklarda ‘İşte kızıllar’ diye sergilemekti. 

“Bütün bunlar polisin gözü önünde oluyordu. Göstericiler bizi bulamayınca vahşi nâralarla yollara düştüler. Beyoğlu yakasına geçtiler, orada Sabahattin Ali ile Cami Baykurt’un çıkardığı La Turquie gazetesinin matbaasına gittiler. Orasını da kırıp döktükten sonra vapurla Kadıköy’e geçip bizi evimizde basmaya teşebbüs ettiler. Hükümet, olaydan önce olduğu gibi, olaydan sonra da bu cinayeti işleyenlere karşı hiçbir harekette bulunmadı.”

Sancı, fütûhâtın habercisi

Şimdi de bu hadiseye dair Lâhika mektuplarında yer alan yorumları iktibâs ile bitirelim.

Aziz kardeşlerim,

Dün (4 Aralık 1945), Nur’un mânevî bir fütuhatı, bütün azâmet ve dehşetiyle İstanbul’da görüldü. ...Bizlere, kalbimiz ve ruhumuzla çok alâkadar bir şahs-ı manevî, ‘Ey Nurcular! Şimdi maddî imkân hasıl olmuyor diye üzülmeyiniz. Nur’un fütuhatı geniş bir sahada devam ediyor. Küllî bir muvaffakıyet hasıl oluyor. Vesâire, vesâire’ diye bağırdı.” (Tarihçe-i Hayat, s. 425)

“İstanbul’da Bolşevizm aleyhindeki nümayiş hadisesi, Risâle-i Nur’a karşı perde altında hücûm eden iki kuvvet birbirine vaziyet almaya başladığı cihetle, Risâle-i Nur fütuhatına büyük bir vesiledir. Muvakkat bize karşı bazı ilişmeler olsa da, hiç ehemmiyeti yok. 

“Çünkü, ...milliyetperver ve vatanperver ve siyasetçiler ve dindarlar, Risâle-i Nur’un arkasına girmeye ve onunla barışmaya ve onunla siper almaya bir yol açılıyor nazarıyla bakıyoruz.” (Emirdağ Lâhikası, s. 92)

***

HDP bir tercih yapmaya mecbur

Hemen her vesile ile nazara verdiğimiz iki-üç noktayı, burada tekraren ifade edelim.

BİR: Türk, Kürt, Arap... fark etmez; etnisiteye dayalı bir siyaseti doğru bulmadığımız gibi, bunun Müslüman bir topluma faydadan çok zarar verdiğini düşünüyor.

İKİ: Bir Türkiye partisi olmayı hedeflediğini söyleyen HDP, PKK’ya nisbeten “ehvenişer” sayılır. Mâsum kanı döken en basit bir terör örgütü bile, en kötü bir siyasî partiden daha kötüdür.

ÜÇ: Bu partiyi, ısrarla ve bir takım dayatmalarla Meclis dışına itmeye çalışanlar, aslında kanlı terör örgütüne bilerek-bilmeyerek destek vermiş oluyor.

* * *

Bu hatırlatmadan sonra, özellikle HDP’nin yönetim kadrosuna şunları söylemek istiyoruz:

* Türkiye genelinde faaliyet göstermeye çalışan bir siyasî parti olarak sizin en büyük engeliniz ve handikapınız PKK’nın şiddet kullanması ve kan dökmesidir.

* Kendisinin emrinde olmanızı isteyen bu örgüt, partinizin hiçbir sahada, hiçbir konuda kendi iradesiyle inisiyatif kullanmasını istemiyor. Bu sebeple, sizi daima baskı altında tutmaya ve önünüze türlü engeller koymaya devam ediyor.

* Islâhı gayr-ı kàbil görünen bu örgütün emrinden ve tesirinden kurtulmadığınız takdirde, bir Türkiye partisi olma hedefine ulaşamayacağınız gibi, zaten bıçak sırtında olan mevcut oy oranınızı da asla muhafaza edemezsiniz. 

* Şuna da emin olun ki, size oy veren milyonlarca vatandaşın en büyük arzusu ve hayali şudur: Kan dursun, şiddet bitsin. PKK’nın kan döküp ölüm kusarak dillendirmiş olduğu meseleler de hiç olmazsa bundan sonra artık siyaset zemininde görüşülüp konuşulmaya çalışılsın.

* Sizi siyaseten çökertmek isteyen bir diğer cenah ise, “derin devlet” ile kontaklı ve koordineli çalışan “Türkçü, ulusalcı ve dindar Kemalistler” koalisyonudur. Kendi aralarında bazı ihtilâflar bulunsa bile, sizi Meclis dışına iterek bertaraf etme noktasında yakın görüşe sahip olup aynı kaynaktan besleniyorlar.

Velhasıl: Hem Kemalistler, hem de onların karşıtı gibi görünen PKK, gerçekte sizi çökertmeye çalışıyor. Bu durumda, siz de hiç vakit kaybetmeksizin artık bir seçim yapmak ve bir yol haritasını ortaya koymak durumundasınız. Hatta, Türkiye halkının desteğini sağlamak için bunu yapmaya mecbursunuz. Şayet, terörle aranıza kesin bir ayrım, bâriz bir mesafe koymazsanız, kan dökmeye devam eden bu örgüt yüzünden eriyip tükeneceğiniz muhakkaktır. Partinin tükenmesi bir yana, ondan da önemlisi ümitlerin tükenmeye yüz tutmasıdır.

* * *

@salihoglulatif: Diyarbakır'da bir kadın terörist... Görevi icabı, çantasını kontrol eden hem kadın polise, hem de etrafa rastgele şekilde ateş yağdırıyor... Bu alenî terörü bile lânetlemeyen varsa eğer, cidden ona da yazıklar, eyvâhlar olsun.

Okunma Sayısı: 2364
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • said

    16.12.2015 09:49:20

    ağabey dindar Kemalistler kimlerdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı