Sigara içmenin faydalı olduğunu savunan bir kimseye, şimdiye kadar hiç rastlamış değilim.
Tam aksine, bu mereti içenler (tiryakiler, bağımlılar) de dahil olmak üzere hemen herkes, tütün mâmülü içmenin her yönüyle zararlı olduğunu söyler, durur.
Ama, buna rağmen insanlarımızın bir yarısı sigara içmeden edemiyor, yapamıyor.
Kendini bu zararlı maddeye kaptıran kaptırana...
Eskiden sayısı çok az olan “kadın içici”lerin sayısında da ciddî artışlar yaşanıyor. Üstelik, iyiden iyiye aleniyete de dökülerekten...
Esasen, kadına da, erkeğe de yüz yüz zararlı olan sigaranın, özellikle hamile kadınlar tarafından tüketilmesi, düşündürücü olduğu kadar da üzücü bir durum. Zira, içmiş olduğu o zararlı maddenin, karnındaki cenine-bebeğe zarar vermemesi mümkün değil.
Dahası, saf tütün, daha çok içenin kendisine zarar verirken, şimdiki fabrikasyon sigaralar, hem içenin bedeninde, hem de hamilelerin karnındaki bebeğin nâzik bünyesi üzerinde “uyuşturucu” etkisi kadar büyük bir tahribata yol açıyor.
Evet, asla unutulmasın ki, bugünün fabrikasyon mâmûlü, özellikle de yabancı/ithal sigaralarda, eroinden kokaine, alkolden, şaraptan kenevire, tâ bonzaiye varana kadar, içlerinde envâ-i çeşit uyuşturucu maddelerin tadı, esansı, kokusu bulunuyor.
Bu maddeler, tütün işleme zincirinin muhtelif safhalarında sigaraya emdiriliyor, yani zerk veya enjekte ediliyor. Tâ ki, o sigarayı içenler, tiryakilikten de öte “bağımlı” hale gelsin ve bir daha bırakmasın, bırakamasın.
Dünyayı istilâ eden sigara sektörü, azgınlaşan çarkların bu şekilde dönüp işlemesini istiyor.
Özetle, günümüz sigarası, içeni sadece tiryaki etmiyor, aynı zamanda tıpkı “eroinman” gibi müşterisini kendine bağımlı hale getiriyor.
Tütün içmek, dinen “kerîhen mekruh”tur. Bugünkü ithal ağırlıklı çoğu fabrikasyon sigaralarda ise, “dinen haram” olan maddeler bulunduruluyor. Bu maddelerin bir kısmı, paketlerin üzerinde açıkça yazılmayıp, daha çok rakamlarla adeta kamufle edilerek yer veriliyor. Sigara içenlerin, işi bu tarafını da bilmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Uzmanların ortak görüşü
Şimdi de, bundan tam on sene evvel, konuyla ilgili sağlık uzmanlarının dilinden tesbit ettiğimiz birkaç noktayı daha dikkat nazarlarına tekrâren sunmaya çalışalım. Ardından, istatistikî bilgilere bakalım.
* * *
Sigara, iç organların olduğu kadar, derinin, yani ten ve cildin de amansız düşmanıdır.
Sigara kullananların, zamanla teni grileşmeye, yüzü solgunlaşmaya başlar. Cildinde çizgilenme ve buruşma emareleri görülür. Ten rengindeki kanlanma, yani canlılık bâriz şekilde azalır. Göz çevresinde ise, dumana bağlı olarak ciddî sûrette deformasyonlar oluşur.
Ayrıca, sigarada bulunan toksit kimyasallar, sadece akciğere değil, cildin üzerine de yapışır kalır.
Bu da, uzun dönemde ciltte lekelere, siyah noktalara, tahrişe ve hatta cilt kanserine bile sebebiyet verebiliyor.
* * *
Tiryakilik, yahut bağımlılık derecesinde sigara içen ve bu sinsî alışkanlığı bir türlü terk edemeyenler için, günde ortalama 500–1000 gram kadar C vitamini desteği alması gerektiği önemle tavsiye ediliyor.
Aksi halde, kişi kendi eliyle ve göz göre göre sıhhatini, vücut dinamizmini harap etmiş olur.
İstatistik bilgileri
Sigara tüketimi, gelir ve eğitim seviyesi düşük kesimlerde artıyor, bu seviyenin yüksek olduğu kimselerde ise sigara tüketim oranı azalıyor.
Ankara Genç İş Adamları Derneği'nin (ANGİAD) başkentte 9–11 Temmuz 2007 tarihlerinde 1098 kişiyle yüz yüze yaptığı anket sonuçlarında ortaya çıkan şu tablo bir hayli düşündürücü:
1) İlkokul mezunlarının yüzde 65'i sigara kullanırken, bunu yüzde 50 oranıyla ortaokul ve lisede eğitim gören ya da mezun olmuş kişiler takip ediyor. Üniversitede eğitim gören ya da mezun olanların yüzde 39'u, lisansüstü eğitim gören ya da mezun olanların ise yüzde 21'i sigara kullanıyor.
2) Gelir durumlarına bakıldığında ise, genel tablo şudur:
Gelir seviyesi düştükçe sigara alışkanlığının arttığı göze çarpıyor. Meselâ, düşük gelirlilerin yüzde 61'i sigara kullanırken, bu oran, orta gelirlilerde yüzde 48'e, yüksek gelir grubunda ise yüzde 29'a kadar düşüyor.
***
@salihoglulatif:
İktidar partisinin mensupları, tenkitlerimizi tahammülle ve olgunlukla karşılıyor; iktidara yaranmaya çalışan çizgialtı sünepeler ise, adeta kudurukça karşılık veriyor.