29 Nisan 1909
Yıldız Sarayı Yağması
Padişah Sultan II. Abdülhamid’in ailesiyle birlikte ikamet etmiş olduğu Yıldız Sarayı, Başıbozuk İttihatçılar ve Hareket Ordusu askerleri tarafından "arama yapma" bahanesiyle girilip yağma edildi.
Yağmacılar, gerek devlete ve gerekse iki gün önce tahttan indirilerek Selânik’e gönderen Sultan Abdülhamid'in şahsına, hatta ailesine ait ne buldularsa alıp götürdüler.
O gün Yıldız Sarayında kimin ne götürdüğü, toplam ne kadar mal ve servet götürüldüğü anlaşılamadı. Bilânço, sonradan da tesbit edilemedi.
Bu utanç verici hadisenin mahiyeti, ileriki günlerde yapılan bazı teşebbüslere rağmen yine de aydınlatılamadı ve adeta tarihin karanlık kuytularına gömülüp gitti.
* * *
23 Nisan'da (1909) İstanbul'a giren ve devlet idaresine el koyarak sıkıyönetim ilân ettiren Hareket Ordusu (nâm–ı diğer "Selânikliler Ordusu"), Şeyhülislâm ile birlikte hükümet ve Mebusan Meclisi'ni de baskı altına alarak, Sultan II. Abdülhamid'i 33 yıllık tahtından indirdiler.
Selânikliler, Padişah'ı Selânik'e gönderirken, kendileri de Yıldız Sarayı'na kuruldular. Ancak, bunların çoğu adi, dönek ve aşağılık herifler olduğundan dolayı, kendilerini tutamayıp Saray'ı yağmalama cihetine gittiler; böylelikle, aslında ne mal olduklarını gözler önüne sermiş oldular.
29 Nisan 1920
Hıyânet-i Vataniye Kànunu
Ankara’daki Büyük Millet Meclisi tarafından “Hıyânet-i Vataniye Kànunu” kabul edildi.
Millî Mücadele günlerinde Anadolu’da muhtemel askerî ayaklanmaları önlemek maksadıyla bu kànun çıkartıldı. Kànunun tatbikini hızlandırmak için de bilâhare İstiklâl Mahkemeleri kuruldu.
Ne var ki, bu meydanda çıkartılan bütün kànunlar, ileriki yıllarda “ilke ve inkılâplar”ın korunması ve bunlara karşı gelenlerin cezalandırılması yönünde kullanıldı.
29 Nisan 1945
Mussolini linç edildi
II. Dünya Savaşındaki mağlûbiyetin faturasını ödemeye mahkûm edilen İtalyan lider Mussolini, kendi halkı tarafından linç edilmek sûretiyle öldürüldü.
* * *
Tam 23 yıl müddetle (1922–45) İtalya'nın yönetiminde söz ve sorumluluk sahibi olan faşist lider Benito Mussolini, ölü veya ölüm derecesinde iken, hanımı ile birlikte ayağından (başaşağı) asıldığı da rivâyet ediliyor.
Öldürme yöntemi şekilde olursa olsun, gerçek olan şu ki: O dehşet uyandıran savaşın birinci derecedeki suçlusu olarak ilân edilen Mussolini'nin âkıbeti pek fecî olmuştur.
Yegâne müttefikinin fecî âkıbetini haber alan Alman diktatör Adolf Hitler’in de, bu olaydan hemen bir gün sonra hanımıyla birlikte zehir içerek intihar ettiği rivâyet ediliyor..
Bu iki diktatörden birinin linç edilerek, diğerinin ise zehir içerek ölümlü hale gelmesiyle, II. Dünya Savaşı da bitiş sürecine girmiş oldu.
Geriye ise, insanlık tarihinin en dehşetli manzarası kaldı: Harabeye dönen koca şehirler, milyonlarca aç, yaralı, sakat, perişan vaziyetteki insan ve bir tahmine göre asker sivil seksen-yüz milyona yakın can kaybı.
* * *
Savaş boyunca güç–kuvvet kaybeden ülkeler, sömürgeler üzerindeki hâkimiyetlerini sürdürmede zorlanır hale geldiler.
Onların zaafa düştüğünü fark eden müstemleke durumundaki topluluklar ise, hürriyet ve bağımsızlık mücadelesine giriştiler.
Afrika, Orta Doğu, Hindistan ve Uzak Doğu'daki Müslüman ülkelerde 1946'da başlayan hürriyet ve istiklâl mücadelesi, ileriki yıllarda kısmî başarılar gösterdi.
1956'ya gelindiğinde, onlarca ülke yeniden bağımsızlığını kazanır bir seviyeye geldi. Böylelikle, Hitler ve Mussolini, dolaylı da olsa İslâma hizmet etmiş oldular.
29 Nisan 1983
Cuntadan siyaset yasağı
Resmî Gazete'nin 29 Nisan 1983 tarihli sayısında yayımlanan İçişleri Bakanlığı tebligatına göre, 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana yekûn 725 kişiye siyaset yapma yasağı getirildi.
Söz konusu tebligatta, bu kişilerin 242'sini 10 yıl, 481'inin ise 5 yıllık bir siyaset yasağı kapsamına alındığı ifade edildi.
Bu tarihten kısa bir süre sonra, siyaset yasağı kapsamına girmeyenler siyasetçiler tarafından Büyük Türkiye Partisi kuruldu. Bu parti AP'nin devamı mahiyetinde kurulduğu gerekçesiyle, darbeciler bir dayatmada daha bulundu ve BTP'nin kapatılmasını, yöneticilerinin de çeşitli cezalara çarptırılmasını istedi.
Darbeci Konsey, 16 Temmuz 1983'te yayımladığı 79 no'lu bildiriyle bu partinin kapatıldığını ve lider kadrosunun da Zincirbozan'a sürgün edildiğini açıkladı.
***
@salihoglulatif: 12 Eylül Darbecileri, gerçekleştirmiş oldukları darbenin aslında bir siyasî hedefinin bulunduğunu, birtakım icraat ve uygulamalarıyla gözler önüne sermiş oldular.