Şair Tevfik Fikret... Ölümünün (18/19 Ağustos 1915) üzerinden yüz yıldan fazla bir zaman geçti. Ama, onunla ilgili tartışmalar bir türlü bitmek bilmedi; nitekim, günümüzde de devam edip gidiyor.
Oğlu Haluk’un Amerika’da papaz olmasına sevinen Tevfik Fikret, gerek fikrî yönü ve gerekse amel ve itikadı yönü itibariyle, son derece uçuk ve aykırı bir tip.
Ama, onun bütün bu aykırılık arz eden yönleri, onun “usta bir şair”, yahut etkili bir kalem erbâbı olmasına engel değil.
Dahası, itikaden onun sapıklık derecesindeki vaziyetine rağmen, söylediklerinin tamamının yalan yanlış şeyler olduğu sonucunu çıkarmaz.
Tıpkı Dr. Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp veya Nazım Hikmet gibi...
Her insan gibi, bunların da çok fenâ yönleri ile birlikte, zaman zaman doğru ve isabetli söz veya davranışları söz konusu.
Kısa biyografisi
1867 İstanbul doğumlu olan Tevfik Fikret’in ölüm ve mezar yeri de yine İstanbul.
Asıl ismi Mehmet Tevfik'tir. Servet-i Fünûn devri şâirlerindendir. Birçok şiir kitabı bulunmaktadır.
Mezarı İstanbul Boğazı sırtlarındaki Âşiyan'a sonradan taşındı. İlk mezar yeri, Eyüpsultan Kabristanı’ndaydı.
Daha önceden medhiyeler düzdüğü Sultan Abdülhamid'e 1905’te bir Ermeni teröristin bombalı tuzak kurmasını coşkuyla alkışladı. Bu elim hadiseye dair yazdığı "Bir lâhza-i teehhur" başlıklı şiir de hayli meşhurdur.
Bu ibretlik şiirin bir bölümü şöyledir:
Bir patlama, bir duman ve bütün bir şenlik alayı
Sahnelediği oyunu seyreden kalabalık; haşin, azgın
Tırnaklarıyla bir kahredici elin, didik didik
Yükseldi havaya bacak, kelle, kan, kemik
Ey yüce patlama! Ey öc alıcı duman!
Kimsin, nesin; bu saldırıya iten ne, sebep ne, kim?
Silkip yüzyılların boyunlarındaki ilmiklerini, en çetin
Bir uykudan uyandırır milleti dehşetin.
Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın!
Attın, ama yazık ki, yazıklar ki vuramadın!
(NOT: Baştan sona kin ve öfke kusan bu şiirin burada iktibas ettiğimiz son beyitinde, bugünkü dille şunu demek istiyor: "Ey şânlı terörist! Tuzağını boşyere kurmadın. Attın, ama yazıklar olsun ki, isabetle vuramadın!”)
* * *
Tevfik Fikret, görüldüğü gibi Sultan II. Abdülhamid'e o derece düşmandır ki, bir Ermeni teröristin bombalı cinayetini dahi çekinmeden alkışlayabiliyor.
Bombanın patlamasıyla, mâsum birçok insan vefat etti, yaralandı; atlar telef oldu, vesaire...
Ancak, bu feci durum bile, anlaşılan o kindar şairin hiç umurunda bile değildi.
* * *
İşte, böylesine fenâ ve fâni bir şahsiyet olan Tevfik Fikret'in şiirlerinde ise, az da olsa zaman zaman doğru ve isabetli fikirlerin de yer aldığını görmek mümkün. Bunları da ayrıca bilmek ve kişiyi olduğu gibi tarif etmek lâzım.
Üstad Bediüzzaman'ın tâbiriyle "fenâ ve fâni bir adam" olan Tevfik Fikret'in güzel ve bâki şöyle bir sözü var:
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.
* * *
Bir insanı değerlendirmeye tabi tutarken, onu olduğu gibi görüp öyle de göstermeli.
Sonradan sokuşturmalar, yahut ideolojik yaklaşımlar sonucu yapılan yanlı değerlendirmeler, bir gün illa ki döner ve aksi tesir meydana getirir.
Bu sebeple, herkes gibi Tevfik Fikreti de olduğu gibi tanımaya ve tanıtmaya çalışmalı. Zira, onun benzeştiği bazı portreler olduğu gibi, günümüzde de onunla benzerlik arzeden çok sayıda entelektüel şahsiyet var.
***
@salihoglulatif:
SÜRÜ mantığı veya psikozuyla hareket edenlerin çoğu iki kimlikli, iki kişiliklidir. Yani, adeta “çift karakterli” olurlar. Meselâ, şahsî kimliğiyle ve özel hayatında “melek gibi” iken, şuursuzca ve muhakemesizce bağlı bulunduğu grup kimliği itibariyle, adeta şaytanlaşabiliyor.