Meşrûtiyet döneminin daha çok “Üç Paşa”sı meşhûr olmuş. Bunlar sırasıyla şöyledir:
1) Enver Paşa: Başkomutan, Harbiye Nâzırı, Padişah Vekili.
2) Talat Paşa: Meclis Başkan Vekili, Dahiliye Vekili, Sadrâzam.
3) Cemal Paşa: İTC’nin öncü paşaşı, Adana Valisi, Bahriye Nazırı, Arabistan’da muhtelif komutanlıklar.
Bu “Üç Paşa” listesinde yer almamakla beraber, gerçekte meşhûr olmuş ve çok etkili roller oynamış olan birkaç “İttihatçı Paşa” daha var ki, onları es geçmek olmaz.
Bunları da aşağıdaki şekilde listeye dahil etmek mümkün:
4) Hüseyin Hüsnü Paşa: Selânik’ten yola çıkan Hareket Ordusu’nun başındaki dönme.
5) Mahmut Şevket Paşa: Yeşilköy’e intikal eden Hareket Ordusu’nun Komutanı. Sadrâzam.
6) Mustafa Kemal (yüzbaşı, sonradan paşa): Hareket Ordusu’ndaki Kurmay Heyeti Başkanı.
7) Said Halim Paşa: Mısır Valisi Kavalalı M. Ali Paşa’nın torunu. Yazar, düşünür. Şurâ-yı Devlet (Danıştay) Azası. 1913-17 arasında Sadrâzam.
8) Hurşit Paşa: Divan-ı Harb-i Örfî (idam gibi ağır cezalara karar veren Sıkıyönetim) Mahkemesi Reisi.
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Ama, günün tarihi itibariyle asıl konumuz “İttihatçı Cemal Paşa”ya dair olduğundan, listeyi kısa kesip sadede geçiyoruz.
NOT: Cemal Paşa, gazeteci-yazar Hasan Cemal’in de dedesi.
Zulmetti; zulme uğradı
Evet, Meşrûtiyet döneminde meşhûr olmuş “Üç İttihatçı”dan biri olan Cemal Paşa, 21 Temmuz 1922’de Tiflis'te Ermeni asıllı teröristler tarafından vurularak katledildi.
Eski Bahriye Nazırı, Adana Valisi ve Suriye Cephesi Kumandanı da olan Cemal Paşa, Birinci Dünya Savaşı’ndaki mağlûbiyetin sorumlularından biri olarak gıyabında yargılanmış ve ileri gelen diğer paşalarla birlikte yurt dışına gizlice kaçtığı için firarî durumundaydı.
Tiflis’ten iki yaveriyle birlikte Afganistan taraflarına gitmeye hazırlanırken, uğradığı bir sûikast sonucu vurularak öldürüldü.
Cemal Paşa’nın en büyük günahlarından biri, Arabistan coğrafyasında görev yaptığı yıllarda, türlü bahanelerle sayılamayacak kadar çok Arap ileri gelenlerini vurdurması, idam ettirmesidir.
İdamlar o raddeye çıktı ki, bir çok Arap kabilesi mensubu, adeta Türklerden nefret eder ve işgalci İngiliz keferesini bağrına basar bir hale geldi... Cemal Paşa’nın ayrıca bir “Adana sâbıkası” var ki, onu da anlatmadan geçmek olmaz.
* * *
İstanbul'daki 31 Mart Vak'asından bir gün sonra (14 Nisan 1909) Adana'da yaşanan ve kısa süreli aralıklarla birkaç kez tekrarlanan kanlı hadiseler zinciri, yakın tarihimizin kayıtlarına "Adana Vak'ası" tâbiriyle geçti.
Adana'daki kanlı hadiseler, o bölgedeki Müslümanlarla gayr-ı Müslim kesimden olan Ermeniler arasında yaşandı: 14 Nisan ile 27 Nisan günleri arasındaki 13 günlük süre içinde, iki taraf arasında en az 3 kez tekrarlanan bu iç çatışma esnasında binlerce insanın kanı döküldü.
Muhtelif kaynaklardan alınan bilgilere göre, Müslümanların kaybı 2000'den az iken, Ermenilerin kaybı ise 5000'den fazla olduğu anlaşılıyor. (Cemal Paşa’nın "Hatırat"ı gibi bazı kaynaklar, Ermenilerin kaybını 15 binden fazla gösterir.)
Anlaşılamayan ve alaca karanlıkta kalan nokta ise, bu kanlı hadiselerin zuhûr etmesine kim veya kimlerin sebebiyet verdiği hususudur.
* * *
İttihatçı hükümet, Adana'daki kanlı hadiseleri yatıştırmak, tedbir almak ve suçluların cezalandırılmasını temin etmek maksadıyla, meşhûr Cemal Paşa’yı buraya vali olarak tayin etti.
O tarihlerde, İttihatçılar ile Ermeni grupların arası iyi görünüyordu. Siyaseten de, hemen her safhada birbirini kollayıp destek veriyorlardı. Öyle ki, Ermeniler, Hareket Ordusuna da var güçleriyle destek oldular. Ermenilerle İttihatçıların müşterek hareketliliği, Birinci Dünya Savaşı öncesine kadar da devam etti.
İşte, bu iki cenahın birbirine çok yakın olduğu bir atmosferde Adana'ya giden Cemal Paşa, derhal bir Divân-ı Harb-i Örfî (Sıkıyönetim Mahkemesi) teşkil ettirdi.
Kanlı hadiselerde dahli veya tesiri bulunan kimseler tesbit edilip mahkemeye çıkarıldılar.
Fakat, ne tuhaftır ki, tıpkı İstanbul'daki aynı isimli mahkemede olduğu gibi, suçlu bulunan ve idam edilenlerin hemen tamamı dindar Müslümanlar oldu.
Netice itibariyle, sadece bir tek Ermeniye mukabil tam 47 Müslüman idam edildi.
Bu hususlarla ilgili bilgiler, gerek Talat Paşa ve gerekse Cemal Paşa’nın "Hatırât"ında yer aldığı gibi, ayrıca o dönemde gazetecilikle iştigal eden tarihçi-yazar İsmail Hami Danişmend'in eserlerinde de ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır. (Osmanlı Tarihi Kronolojisi-IV, s. 373-74)
Kaderin garip bir cilvesi şudur ki: Vaktiyle, Ermenileri memnun etmek için elliye yakın Müslümanın idam edilmesine sebebiyet Talat ve Cemal Paşa, gün geldi yine ters düştükleri Ermeni teröristlerin nâmert kurşunlarıyla gurbet elde ölüp gittiler.
***
@salihoglulatif:
Siyasî taassup ve tarafgirlik, bağnaz taraftarları, Put-Sanem-Heykelcilik furyasını dahi te'vil, hatta müdafaa etme derekesine düşürebiliyor.