Siyasî iktidarın tâ başından beri süre gelen “geri adım”lı U dönüşlü karakteristik yapısını biliyorduk.
Nitekim, zaman zaman bunları nazara vermeye de çalıştık.
Ne var ki, özellikle son günlerde şahit olduğumuz U dönüşleri, birçok kesimde “travmatik” bir etki yaptı.
İnsanlar şokta. Ne olup bittiğine bir türlü mâna veremiyor.
İşte, bir yönüyle travmatik, bir cihetiyle dramatik, aslında bir yönüyle de trajikomik sayılabilecek o tuhaf gelişmelerden bir potpuri.
* * *
Travmatik derecede şaşkınlık yaşayan insanlarımız, oldum olası “İsrail karşıtlığı” üzerinden siyaset yapan mevcut iktidarın, İsrail Devleti ile bu derece bir yakınlık içine gireceğine asla ihtimal veremiyorlardı.
Hani, “Rüyâsında görse inanmayacak”ları türden bir durum. Hele hele, 2010’da yaşanan Mavi Marmara Fâciasının bu derece basite düşürüleceği ve bu kadar ucuza satılacağı hususu, kimsenin aklına-hafsalasına sığmıyor.
Bir de, aradan altı sene geçtikten sonra, tutup İHH’ya dönük olarak da hiç beklenmedik tonda ağır tenkitlerin yapılması, adeta yaraya tuz-biber ekti.
* * *
Bazı hafızalarda silinmiş olsa da, arşiv kayıtlarında aynen duruyor: Zamanın Başbakanı Erdoğan, İHH’nın organizasyonu ile Filistinlilere insanî yardım götüren Mavi Marmara gemisine kendilerinin izin verdiğini çok açık bir şekilde ifade ediyor.
Şimdi ise, İHH’lılara dönüp “Siz o gemiyi, zamanın Başbakanından izin alarak mı götürdünüz?” şeklinde fırça çekiyor.
Şiddetli travmalar, bazılarında sendromlara yol açtı. Pek yakında, bu fecâatin açık belirtilerini herkes görmeye başlayacak.
* * *
İsrail bağlantılı olarak yaşanan bu dramatik gelişmelerin bir benzeri de Rusya ve Mısır ile yaşanıyor. Sırada, insanlarımızı şoke edecek başka örnekler de var.
Daha düne kadar Putin ve Rusya hakkında neler söylendiğini çoğunuz hatırlarsınız.
Hatta, CHP ve HDP gibi partilerden bazı siyasetçilerin gidip Moskova’da, Şam’da ve Kahire’de oranın devlet erkânı ile görüşmelerde bulunmaları “Hainlik, alçaklık, utanmazlık...” hatta “Düşmanlarımızın içimizdeki işbirlikçileri” şeklinde, küfürlü-hakaretli sözlerle karşılandı.
Peki, şimdi ne oldu?
Baksanıza, Putin’le bir telefon görüşmesinin yapılması dahi, canlı yayınlarda, üstelik âlâ-yı vâlâ ile anlatılıyor. Üstüne üstlük, bir de coşkun tezâhüratlar eşliğinde alkışlanıyor, bunlar.
Küfürlü hakaretlerden, tezâhüratlı alkışlara yatay geçiş...
İşte, bu da, bazı kimselerde haliyle birtakım travmalara, sendromlara yol açıyor.
* * *
Bu konuyu, bundan üç buçuk sene evvel aynı konuda yazdığımız iki yazıya bağlayarak noktalayalım.
13 Şubat 2013 tarihli birinci yazı “Şaşırtıcı gelişmeler” başlığını taşıyor, bir gün sonraki ikinci yazının başlığı ise, “Yaranma ve travma halleri.”
Linkleri aşağıda olan 3,5 yıl önceki bu yazılardan birinin giriş bölümü şöyle:
“Tayyip Erdoğan, müthiş bir siyasetçi. Manevra kabiliyeti fevkalâde. U dönüşlerde, onunla yarışabilecek ikinci bir siyasetçi yoktur her halde.
“Bir önceki yazımızda, bu U dönüşlerden bazı örneklemelerde bulunduk.
“Bu yazıda ise, Erdoğan’ın o müthiş bir performansıyla sergilemiş olduğu 180 derecelik dönüşler karşısında şaşıran, şok olan, travma geçiren, yahut başı döndüğü için artık ne dediğini, ne yapacağını bilmez hale gelen iki prototipi tanıtmaya çalışalım.”
NOT: Yazının tamamı için link:
http://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/yaranma-ve-travma-halleri_209868
“Şaşırtıcı gelişmeler” için link:
http://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/sasirtici-gelismeler_209855