Fransa, Rusya ve Amerika... Bunlar, dünya tarihinin seyrini değiştirme kabiliyet ve kapasitesine sahip olan ülkelerin başında geliyor.
Fransa’nın “Büyük Fransız Devrimi”, Rusya’nın “Komünist-Bolşevik İhtilâli” ve Amerika’nın İkinci Dünya Savaşında kullanmış olduğu “Atom Bombaları”, dünyadaki gidişatın seyrini değiştiren çok önemli birer tarihî hadise olarak kayıtlara geçti.
Şimdi, bu çarpıcı hadiseleri biraz daha yakından incelemeye ve bunlardan günümüzdeki terörle bağlantılı gelişmeler hakkında projeksiyonlar tutmaya çalışalım.
Hürriyet ve sömürgecilik
Fransa’da, 1789 tarihinde “Büyük Fransız İhtilâli” yaşandı. Bundan bütün Avrupa ve zamanla hemen bütün dünya etkilendi.
Bu tarihten önce, bir çok Avrupa ülkesi gibi Fransa'da da “mutlak monarşi” vardı. Kraliyet sistemi ile Kilise düzeni arasında bitip tükenmek bilmeyen bir hakimiyet mücadelesi yaşanıyordu.
Büyük İhtilâl hareketi, bu iki sistemi de derinden sarstı ve mutlak hakimiyetlerine son verdi. Mutlak Monarşiye dayalı sistemin yerine Cumhuriyet rejimi ikame edilmeye çalışıldı.
Bir taraftan da, kuvvetlice esmeye başlayan hürriyet ve demokrasi rüzgârları, Avrupa’nın yanı sıra sâir dünya ülkelerinde etkisini gösterdi.
Bu arada, zaman zaman kesintiler yaşandı. Cumhuriyetin yerini kraliyet, imparatorluk, ya da “meşrûtî monarşi” mânasındaki sistemler devreye girdi. Halen de, birçok Avrupa ülkesinde sembolik seviyede de olsa kraliyet sistemi devam ediyor. Yani, Cumhuriyet yok, ancak hürriyet ve demokrasi var. Bunu da küçümsememeli.
İşte, Avrupa ve dünya çapında etkisi artmaya bugün de devam etmekte olan hürriyet, cumhuriyet ve demokrasiye dayalı rejim ve sistemlerin adeta patlama yaparcasına tarih sahnesine çıkması, 1789’daki “Fransız İhtilâl-i Kebiri” ile oldu.
* * *
Bu arada, ruh ve mânâ cephesi kurak ve kısır bırakılan hürriyet, cumhuriyet ve demokrasi gibi nisbeten olumlu sistemlerin yanı sıra, yine Avrupa merkezli olarak, sömürgecilik, faşizm, komünizm ve kapitalizm gibi insanlık adına utanç verici sistem ve cereyanların da dünyayı sarıp sarmaladığını unutmamalı.
Yani, Fransız İhtilâlinden sonra ve eş-zamanlı olarak, hem temel insan hak ve hürriyetlerini koruyup kollamayı hedef alan gelişmelere şahit olundu, hem de tam tersi yönde bir sömürü ve kapitalist anlayışın dünyaya hükmetmeye başladığına tanık olundu ki, bu zıt kutuplu gelişmeler günümüzde de devam edip gidiyor.
Sıcak ve soğuk savaşlar
Birinci Dünya Savaşının bütün şiddetiyle devam ettiği bir dönemde, Çarlık Rusyası’nda bambaşka bir gelişme yaşandı.
Dünya ve insanlık tarihinin ilk defa şahit olduğu bu yeni gelişmenin adı “Bolşevik İhtilâli” idi.
Komünist-sosyalist fikrini taşıyan dehşetli bir komitenin gerçekleştirmiş olduğu Bolşevik İhtilâli, Rusya’yı kısa süre içinde komünist rejimin inhisarı altına soktu.
Koca Rusya’nın komünist olması, insanlık âlemini yeni ve çok sarsıcı bir tehlike ile karşı karşıya getirdi. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, ardından koca Çin, Uzak Doğu toplulukları ve nihayet Türkiye’nin de dahil olduğu Müslüman ülkelerin çoğu, bu dine zıt ve muarız olan komünizm cereyanından ciddî şekilde etkilenmeye başladı.
Bu etkilenme sonucu, devletler arasında yeni ittifaklar, yeni ihtilâfların yanı sıra, bazı ülkelerin vatandaşları da ayrıca kendi aralarında kutuplaşmaya, hatta yer yer kanlı çatışmalar yaşamaya başladı.
Rusya’da yine komünizmin doğurmuş olduğu “Kızıl Ordu”, aynı zamanda bölge ve uzak-yakın dünya ülkeleri için ciddî bir tehdit haline geldi. Birçok yerde kanlı işgallerde de kullanılan bu kızıl tehlikeye karşı, hür dünya ülkeleri bir araya gelip savunma paktı olan NATO’yu kurmaya mecbur oldu.
* * *
80-90 milyon insanın mahvına sebep olan İkinci Dünya Savaşı, 1945’te sona erdi. Savaşı sonlandıran en önemli sebep ise, ABD savaş uçakları tarafından Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki adalarına kısa aralıklarla atom bombalarının atılmasıydı.
Dünya çapındaki o büyük savaşın sona ermesiyle birlikte, sıcak savaş dönemi de bitmiş oldu. Onun yerini dünya genelinde gitgide soğuk savaş taktikleri almaya başladı.
1990’lara gelindiğinde ise, Rusya merkezli komünist blok yıkılma ve ardından çökmeye yüz tuttu.
Dünya, böylelikle yeni bir oluşun eşiğine gelmiş oldu.
Teröre karşı güçlü ittifak
Dünya tarihinin seyrini değiştiren hadiselerin başrol oyuncuları, görüldüğü gibi günümüzde de etkili durumda olan Fransa, Rusya ve Amerika devletleridir.
Şimdi, bu üç devlet de, hem kendilerini, hem bütün dünyayı ciddî şekilde tehdit eden terör örgütlerine karşı birleşmeye ve müşterek hareket etmeye mecbur kalmış görünüyorlar.
Muhtemeldir ki, şimdiye kadar birçok terör örgütüne dolaylı-dolaysız şekilde destek verdiler. Zannettiler ki, örgütün merkezi ve saldırı sahası uzaklarda olursa, kendilerine herhangi bir zararı dokunmayacak.
Ne var ki, bu zanlarında yanıldılar. Terör saldırıları için, artık uzak-yakın farkı kalmadı. Risk ve tehdit, herkes ve her ülke için aynı seviyede sayılır. Halep, Şam, Bağdat, Kahire, Ankara, Paris, Moskova, Londra, New York, Tokyo fark etmez.
İşte, bu yeni durum karşısında, bu büyük dünya devletleri de artık ciddî şekilde terörle mücadele etmeye, hatta kökünün kazınması için her türlü tedbiri müştereken almaya mecbur kaldılar, belki de buna mahkûm oldular.
Yeni yeni katliâmlar plânlayan terör örgütlerinin şerrinden, umum insanlığın da arzusuyla hayırlı gelişmelerin doğum sancısı başladı gibi görünüyor.
***
@salihoglulatif: Başka çaresi yok: Avrupa, Amerika, Rusya ve diğer devletler, bundan böyle terörle artık ciddî şekilde mücadeleye mecbur, hatta mahkûmdurlar.