Türkiye ve dünya tarihinde Temmuz ayı içinde vuku bulan pek mühim ve bir o kadar da sarsıcı olan siyasî hadiseler var.
Ağırlıklı olarak Temmuz ortalarına denk gelen bu hadiselerden bir kısmını satır başlarıyla nazara verdikten sonra, listede yer alan 1958’deki kanlı “Irak İhtilâli”ne biraz daha etraflıca temas etmek istiyoruz.
İşte, kronolojik sıralamaya göre darbe, ihtilâl ve sair yönetim değişikliğini gösteren hadiseler zinciri:
14 Temmuz 1789: Büyük Fransız İhtilâli vukua geldi.
23 Temmuz 1908: Osmanlı’da Hürriyet ve (II.) Meşrûtiyetin ilânı.
14 Temmuz 1958: Irak’ta yaşanan bir kanlı darbe sonucu, Başbakan Nuri Said ile Kral II. Faysal vahşi şekilde katledildi.
17 Temmuz 1968: Irak’ta yeni bir darbe daha yaşandı.
16 Temmuz 1979: Irak’ı bitirme noktasına getirecek olan Saddam Hüseyin’in, Irak’ın başına geçmesine yol açan vahim gelişmeler.
15 Temmuz 2016: Türkiye, ardı henüz karanlık ve mahiyeti hâlâ meçhûl dehşet verici bir saldırıya mâruz kaldı. Hadiseyi aydınlatmaya yönelik mahkemeler devam ediyor.
Darbe bitmezse, ülke biter
Komşu ve kardeş Irak'ta, hem ülke, hem de bölge tarihinin adeta seyrini değiştiren çok kanlı bir darbe, 14 Temmuz 1958’de yaşandı.
Irak ordusu içindeki bir cunta, Başbakan Nuri Said ve genç Kral II. Faysal’ın da öldürüldüğü kanlı bir darbe sonucu yönetime el koydu.
Bu darbe ile kraliyet sona erdirilip cumhuriyet ilân edildi. Başbakanlığa getirtilen darbeci general Abdülkerim Kasım, Irak'ta tam bir dikta rejimi kurdu.
Darbecilerin ilk icraatlarından biri de, Irak'ın "Bağdat Paktı"ndan çıktığını ilân ve bunu tatbik etmek oldu. Bu da gösteriyor ki, darbenin asıl hedeflerinden biri, 1955'te kurulan Bağdat Paktı’nı işlevsiz hale getirmektir.
İşin içinde ecnebi (İngiliz-Yahudi) parmağının olması, bu husustaki tereddütleri izâle ediyor.
Evet, Türkiye, İran, Irak ve Pakistan'ın müşterekliğiyle Şubat 1955'te kurulan ve Üstad Bediüzzaman'ın tâbiriyle "İttihad-ı İslâmın bir nevî çekirdeği"ni teşkil eden Bağdat Paktı, belli ki hariçteki zalimler ile dahildeki münafıkları tedirgin etmiş.
Bu tedirginlik sebebiyle, o pakta imza atan Müslüman devlet ve hükümet başkanlarına karşı gizli bir plân yürütüldü. Sırasıyla, bu şahısların tamamının (Başbakan ve Dışişleri Bakanları) çeşitli darbelere maruz kalarak devrilmesi, bu plânın varlığını ispat ediyor.
Devam eden yıllarda, benzer mahiyetteki ihtilâl ve darbelerin İran, Pakistan ve Türkiye'de de yaşanması, İslâm Birliği’ne giden yolun baltalanmasından başka birşey değil.
Evet, komşu ve kardeş ülkelerde yaşanan bütün bu darbeler, elbetteki birbirinden bağımsız ve tesadüfi işler değildir.
İç ve dış karanlık odaklar, bilhassa Irak'ı tahrip ede ede elbirliğiyle bugünkü hazin duruma getirdiler.
* * *
Haricî ve ecnebi odaklı cereyanların etkisiyle teşkil edilen Arap Baas Partisi, Mısır, Libya ve Suriye'nin yanı sıra Irak'ta da taraftar bulmuş ve güçlendirilmişti.
Arap Sosyalistleri olarak da isimlendirilen bu cereyanın taraftarları, iktidardaki darbecileri beğenmeyerek, yeni darbe hazırlıklarına başladı. Abdüsselâm Arif liderliğindeki bir cunta 1963 yılı 8/9 Şubat’ında ikinci bir darbe yaparak, Kasım ve taraftarlarını idam ettirdi.
A. Arif, kendini devlet başkanı olarak ilân etti. Üç yıl sonra şüpheli bir helikopter kazasında ölünce, yerine kardeşi Abdurrahman Arif geçti. Mareşal Arif, General Tahir Yahya başkanlığında yeni bir hükümet kurdurdu.
Ne var ki, iki yıl sonra, yani 17 Temmuz 1968’de kansız bir darbe gerçekleştiren Devrim Komuta Konseyi isimli bir cunta, Arif'i uzaklaştırıp Ahmed Hasan El-Bekr’i Cumhurbaşkanlığına getirdi.
* * *
Mareşal El–Bekr, geçirmiş olduğu kalp krizi neticesi, 16 Temmuz 1979’da partiden ve devletle ilgili bütün görevlerinden istifa ettiğini açıkladı. Yerine, Irak'ın bugünkü vaziyete düşmesine sebebiyet veren Saddam Hüseyin geldi.
Haricî cereyanların piyonu ve oyuncağı haline gelen Saddam'ın eceli, yine aynı cereyanın eliyle, yahut desteğiyle gerçekleşti.
* * *
Irak’ı 24 yıl boyunca tam bir diktatörlükle yöneten Saddam, 14 Aralık 2003'te Tikrit’te yakalandı. Uzun bir muhakeme safhasından sonra 12 Şubat 2007'de idam edildi.
Hariçten gelen ve ülkenin tâ harem-i ismetine kadar sokulan kirli ve kanlı eller, bakalım kardeş ve komşu ülke Irak'tan ne zaman çekip gidecek.
Bu nokta meçhûl; ama, şu husus gayet açık: Bir ülkede darbe ve ihtilâller son bulmazsa, darbe ve ihtilâller o ülkenin sonunu hazırlar.
***
@salihoglulatif:
Şu milletin efrâdını;
-Birbirine düşüren
-Yekdiğerine kırdıran
-Kardeşleri düşman eden nâdânlara...
Rabbim imkân-fırsat vermesin.