Tarihî Süleymaniye Camii’nin temeli 18 Haziran 1550’de atıldı; bu büyük mâbedin açılış tarihi ise, 7 Haziran 1557.
* * *
Büyük şahsiyetler, büyük ve kalıcı eserlere imza atarlar.
Süleymaniye’nin inşası esnasında, bu mâbedin temeline harç koyan üç büyük tarihî şahsiyet vardı hayatta: Sultan Süleyman (1494-1566), Mimar Sinan (1489-1588) ve Ebussuud Efendi (1490-1574)
Mâbed, medrese ve sair hayır eserlerinin inşa edilmesinde elele veren, aynı çizgi üzerinde omuz omuza duran bu müstesnâ zâtlar, adeta 111 kuvvetinde ve kıymetinde görünerek, tarihin şeref levhalarına isimlerini yazdırdılar.
Esasında, büyük dâvâların insanları böyle olurlar. Hakta, hizmette, gayrette bir ve beraber olurlar, ihtilâflara ehemmiyet vermeden hizmetlerine devam ederler. Bittabi, muvaffakiyet de ancak bu şekilde sağlanabilir.
Öyle basit hesaplara, şahsî-hissî pürüzlere takılıp kalanların, büyük ve uzun ömürlü eserlere imza attıkları veya takdire şâyan hizmetlerde bulundukları görülmüş değil. Dolayısıyla, Allah yolunda hizmet edenlerin, tarihteki kıssalardan da büyük hisse almaları gerekir.
* * *
Öte yandan, büyük şairler de kalıcı, manidar ve müessir şiirler yazarlar. İşte, o şairlerden biri de, Süleymaniye Camii’ni mısralarında bayraklaştıran ve aynı isimli şiirini Edebiyat tarihine yazdıran kişi Yahya Kemâl Beyatlı’dır.
Evet, diğer büyük şairler gibi Beyatlı da az yazar, ama öz yazardı, veciz ve pek mânidar yazardı. Tıpkı, “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” isimli şiirinde olduğu gibi... İşte, muhteşem Süleymaniye hakkında yazdığı o muhteşem şiirden bazı beyitler:
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniyede
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya
Giriyor birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor
Teknik bazı bilgiler
Yaklaşık beş asırdır dimdik ayakta olan Süleymaniye Camii, bu zaman zarfında küçüklü-büyüklü tahminen yüz kadar zelzeleye maruz kaldığı halde, hasarsız bir şekilde hizmet vermeye devam ediyor.
Yedi yıl süren inşaatı esnasında, en ince detaylarına kadar kayıtları tutulan bilgileri ihtiva eden 164 adet defter gören araştırmacıları hayretler içinde bırakıyor.
Diğer bazı teknik bilgiler ise şöyledir: Dört temel ayak üzerine oturan caminin kubbesi 53 metre yüksekliğinde ve 27,5 m çapındadır. Bu ana kubbe, ayrıca iki yarım kubbe ile destekleniyor. Kubbe kasnağında 32 pencere bulunuyor. Cami avlusunun dört köşesinde birer adet minare yer alıyor. Bu minarelerin camiye bitişik iki tanesi üçer şerefeli, diğer iki minare ise ikişer şerefelidir.
Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiş. Yani cami içinde, yağ lambalarından çıkan islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımına uygun şekilde inşa edilmiş. Camiden çıkan isler, ana giriş kapısının üzerindeki odada toplanıyor ve bu isler, uzun uğraşlardan sonra mürekkep haline getiriliyor.
Bir rivayete göre, bir ameliye ile sıvılaştırılan isler, Hac mevsiminde Mekke’ye gidip gelen Sürre Alayındaki devlerin boynuna takılan deri keselerde sallana salana tam mürekkep kıvamına geliyor. Bu etkili mürekkeplerle, el yazması Kur’ân nüshaları vücuda getirilyor.