"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Son terörist” tuzağı

M. Latif SALİHOĞLU
10 Mart 2016, Perşembe
Başımızdaki ekâbirler bas bas bağırıp duruyor: “Son terörist de etkisiz hale getirilinceye kadar bu mücadele devam edip gidecek!”

Buradaki “etkisiz” tâbiri, “ya teslim olacaklar, ya da tamamı öldürülecek” anlamında kullanılıyor. Bu işin hiç de kolay olmadığını anlamak için lütfen biraz da bizi dinleyin.

* * *

Hangi devlet olursa olsun, eline silâh alan kişi veya örgütlere karşı elbette ki sessiz durmaz ve lâkayt kalmaz, kalamaz. Ne var ki, Ortadoğu kökenli ve taban ile taraftar kesimi Müslüman olan PKK, PYD, IŞİD ve El-Kaide gibi örgütler, zaman zaman doğrudan terör estirmekle beraber, bunlar bütünüyle ve her yönüyle terörden ibaret değiller. Bünyelerinde daha başka faktörleri de barındırmaktadılar. Yoksa, bunlar, şayet sadece bir terör örgütünden ibaret olsaydı, onlarla baş edilmesi, yahut işlerinin bitirilmesi şüphesiz çok kolay olurdu.

Bu örgütlerin, velev ki istismar dahi etse, yine de kullanmış olduğu bazı argümanlar var ki, tabanda ma’kes buluyor. Ayrıca, gençleri ve hatta çocuk yaştaki mâsumları ya kandırarak, ya da tehdit ederek saflarına katıyor ve onları en ölümcül ateşlerde fütursuzca kullanıyor. Netice itibariyle, bu örgütler saflarına adam çekmede herhangi bir sıkıntı yaşamıyor.

Devlet ve hükûmet kuvvetleri ise, bu işin önüne geçemiyor ve bu ölüm çarkını durdurmaya güç yetiremiyor. Şimdilerde tek yaptığı şey, PKK’nın habire örgüte militan devşirme mekanizmasına karşı “ölüm makinası”nı çalıştırmaktan ibaret. Bu ise, tam bir çıkmaza basiretsizce girmektir. Meselenin sadece terörden ibaret olmadığını bir türlü görememektir. Görülebilesiydi şayet, şüphesiz ciddî daha başa tedbirlerin alınması cihetine de gidilecekti.

* * *

Örgütün ustaca oynadığı bir başka oyun da şudur: 14-15 yaşındaki çocuklar dahil, sayısız Kürt evlâdını bilerek ve kast-ı mahsusla ölüme sevk ediyor. Devletin güvenlik birimleri tarafından, her aileden bir veya birkaç Kürt gencinin öldürülmesini istiyor ve bunu da ciddî şekilde planlıyor. Evet, aynen öyle... Yoksa, örgüt de gayet iyi biliyor ki, hendekli-bariyerli alanlarda çatışmaya girenlerin tamamı öldürülecek. Bu noktadaki hesabı şudur: Evlâdı öldürülen her aile, adeta kan dâvâsı güdercesine devlete-hükümete (hatta Türklere) düşman hale gelecek; aynı zamanda ister istemez örgüte taraf, en azından sempatizan olacak.

Doğuda ve bilhassa Kürtler arasında, ölümler sebebiyle kin, intikam ve kan dâvâlarının nesilden nesile nasıl bir tesir icra ettiğini bilmeyenler, şüphesiz bizim ne demek istediğimizi de hakkıyla anlayamaz.

Bir diğer nota: Şu hendekli-bariyerli yerlerde vurulanların şöyle bir yaşlarına bakılsın; eminim, yüzlercesinin 18 yaşının altında olduğu görülecek. Gidip görüştüğümüz bilhassa evlâdını kaybetmiş anneler, hakikaten örgütten nefret ediyor. Zira, çocuğunun kandırıldığına, ya da zorla götürüldüğüne inanıyor. Babalar ve büyük erkekler ise, korkudan birşey diyemiyor veya yapamıyor.

Bu arada gençler ve asabi mizaçlı olanlar, bütünüyle devlete düşman kesiliveriyor.

Öcalan’ın bir yazısını okumuştum. Çatışma alanına çok sayıda asker çekmenin ve çok sayıda Kürt çocuklarını ölüme sevk etmenin kendilerine taraftar kazandırdığından bahsediyordu. Şimdi de aynı oyun oynanıyor; ancak, devletlûlar farkında bile değil.

* * *

Merak ediyorum, “âkil adamlar” hükümete bu yönde mi akıl verdi? Şehirleri yakın-yıkın, çatışmacı bir yol izleyin, yüzlerce, binlerce genci öldürün mü dedi? Hiç sanmıyorum.

Demek ki, o âkil adamları da kullandılar ve resmen seçim malzemesi yaptılar. Kendileri kazandılar belki; ancak, ülke ve millet kaybetti, kaybediyor.

* * *

Yine de ikaz etmek durumundayız: Çoğu çocuk yaşta kandırılarak, ya da korkutularak örgüt safına geçmiş olanları “terörist” diye habire öldürmekle, aslında terörist sayısını azaltmıyor, aksine arttırıyorsunuz. Bir gencin ölümüyle, onun yirmi akrabası hükümete-devlete düşman kesiliyor. Kürtler, adım adım devletle “kan dâvâlı” bir hale getiriliyor. Bu gidişle, neredeyse evlâdı öldürülmeyen bir tek aile kalmayacak.

Aynı şekilde, asker ve polise de yazık. Onların aileleri de dayanılmaz acılara gark oluyor.

Yol bu değil. Çatışmanın sebeplerini ortadan kaldırmalı. Bu noktaya dair, Yeni Asya’nın bugünkü manşet haberine bakınız. Yozgat milletvekili Ertuğrul Soysal çok isabetli şeyler söylüyor. Bunların gereği yapılmalı.

Hani, binlerce köy-şehir isminin iade edileceği sözü verilmişti. Yerine getirildi mi? Ne gezer. Güroymak bile Nurşin yapılmadı gitti.

Bunlar, örgüt için belki birer bahane. Her şey değişse-düzeltilse de örgüt tatmin olamayabilir. Fakat, yine de bahaneleri ortadan kaldırmalı. Bahanenin ötesinde, bunlar aynı zamanda din dışı, insanlık dışı politik uygulamaların eseri. Bunların üzerinde huzur, barış inşa edilemez.

GÜNÜN TARİHİ 10 Mart 1919

İttihatçılara operasyon

İngilizlerin adamı olarak bilinen Damat Ferid Paşa, Sadrâzamlık makamına gelir gelmez, ilk iş olarak İttihatçılara karşı amansız bir operasyon başlattı: 10 Mart 1919.

Aynı gün, yurt dışına kaçma fırsatı bulamayan 60 kadar İttihat-Terakki Fırkası üyesi yakalanarak gözaltına alındı.

Damat Ferid’in kariyeri, Sultan Vahdeddin’in eniştesi olmasıyla parladı. Sadrâzamlık makamına getirilmesi ise, onun hem Hürriyet ve İtilâf Fırkasının başında bulunması, hem de işgalci İngilizlere yakın durması, en önemli faktörler arasında yer alır.

Esasen, Ferid Paşa hükümetinin icraatine bakıldığında da, aynı faktörlerin etkisi bâriz şekilde görülebiliyor. 

Öyle ki, zamanla sadece İttihatçılar değil, işgale karşı gelen ve Anadolu’daki Millî Mücadele Hareketine taraf olan bütün askerler ve aydınlar birer birer tutuklanarak hapse atılıyor, ya da İngilizlerin kolonisi durumundaki Malta Adası’na sürgüne yollanıyordu.

İttihatçıların iç politikadaki bütün hata ve kusurlarına rağmen, haricî saldırılara karşı göstermiş oldukları sebat ve gayretlerinden dolayı, yine de dahilde muhafaza edilmeleri, en azından işgalcilere kurban edilmemeliydi. 

Bu noktada, Damat Ferid’in affedilmez hataları, zaafları oldu. Fransa’ya gidip Sevr Antlaşması’nı kabul etmesi ise, hatadan öteye cinayet, hatta hıyânet sayılır.

Ne garip ki, Damat Ferid, tam da İstanbul’un işgalden kurtuluşunun 1. yıl dönümünde, 6 Ekim 1923’te Fransa’da vefat etti.

@salihoglulatif:  

BEDİÜZZAMAN: Evvel Şarkta fenâlığın sebebi, Şarkın uzvu hastalanmış zannediyordum. Vaktâ ki, hasta olan İstanbul’u gördüm, ...anladım ki, kalbindeki hastalıktır, her tarafa sirayet eder. Tedâvisine çalıştım; bir divânelikle taltif edildim. (DHÖ: 87)

Okunma Sayısı: 3112
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aytekin COŞKUN

    11.3.2016 15:28:18

    Hangi devlet olursa olsun, eline silâh alan kişi veya örgütlere karşı elbette ki sessiz durmaz ve lâkayt kalmaz, kalamaz. KALDIKİ DEVLETİMİZ DE BUNU YAPIYOR DİYEBİLİRMİYDİK?.... Ne var ki, Ortadoğu kökenli ve taban ile taraftar kesimi Müslüman olan PKK, PYD, IŞİD ve El-Kaide gibi örgütler, zaman zaman doğrudan terör estirmekle beraber, bunlar bütünüyle ve her yönüyle terörden ibaret değiller. PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR TESPİTİNİ YAPTIKTAN SONRA , OARAYA KATILAN YADA SEMPATİZANI OLANLARA YÖNELİK ÇALIŞMALARDAN BAHSETSENİZ, YANLIŞ ANLAMALARA YOL AÇILMIŞ OLMAZ DI DİYE DÜŞÜNÜYORUM. Bünyelerinde daha başka faktörleri de barındırmaktadılar. Yoksa, bunlar, şayet sadece bir terör örgütünden ibaret olsaydı, onlarla baş edilmesi, yahut işlerinin bitirilmesi şüphesiz çok kolay olurdu. YAZININ TÜMÜ DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE BELKİ ANLAM OTURABİLİR. LAKİN TESPİTLERİ YAPTIKTAN SONRA YAZMAK DAHA İSABETLİ OLUR GÖRÜŞÜNDEYİM... SELAM VE DUA İLE....

  • Ali Tam

    10.3.2016 13:43:05

    PKK, PYD, IŞİD ve El-Kaide gibi terör organizasyonlarinin tavani da tabani da merkezi de Dinsiz ve Allah düsmani, Insanlik düsmani. A. Öcelan ne kadar Kürt cocugu ölürse bizim tanitim reklamimiz olur demis iste ZINDIKLIK KAFIRLIK bu. Hayat bu kainatta en kiymetli nimettir Din de onun muzafferiyeti, saadeti icin vardir tahribi ise kafirlerin isi. Kürtlerin cocuklari kaciriliyor ve terörist yetistiriliyor ve bizim milletimize kangren oluyorlar. PKK'yi var eden unsurlardan Kemalizm tamamen bu ülkeden silinmedikce durum degismez. Anayasa'da Kemalizmden eser kalmamali cözüme buradan baslanmali. Yok ehvenüser yapiyoruz diyenlere kiyamete 5 kala mazeret kalmadi.

  • süleyman ALIÇ

    10.3.2016 10:34:16

    Latif Bey çok mükemmel bir tetit yapmışsınız. yetkililerimiz inşallah bu tespitleri nazarı dikkate alırlar da yüzlerce polisimiz jandarmamız şehit olmaz ve kandırılmış gençler ölmezler. 35 senedir maalesef bu mesele çözülmedi veya çözülemedi inşallah en kısa zamanda çözümlenirde hem ülkemiz hem milletimiz rahata kavuşur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı