"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasette “yarı fetret” hali

M. Latif SALİHOĞLU
11 Temmuz 2016, Pazartesi
Türkiye, görünürde tam 70 yıldır (1946-2016) demokrasi ile, yani çok partili bir sistemle idare ediliyor.

Fakat, son birkaç yıldır adeta “tek parti” veya “tek adam” yöntemiyle idare ediliyor.

Yani, gerek iktidardaki parti ve gerekse tepedeki lider itibariyle “alternatifsiz” bir durum söz konusu.

Dahası, “alternatifsiz lider” vaziyeti, sanki Allah’ın emriymiş gibi iktidar partisi tarafından da büyük bir teslimiyetle kabullenilmiş, hatta “içselleştirilmiş” durumda.

Buna göre, parti üstü, demokrasi üstü, ekipler üstü, hatta kànunlar üstü konumuna yerleştirilmiş olan “tek adam”, artık ne derse o oluyor.

Onun ağzından çıkan söz, en üst kànun gibidir. Velev ki, söylediği şeyler birbiriyle çelişkili, tenakuzlu, hatta aynı konuya dair önceki ile sonraki sözleri birbirini tamamen tekzip eder mahiyette olsun.

Hayret ki, bütün bu tekzipli ve tenakuzlu sözler-tavırlar, her iki halde de belli bir kesim tarafından aynı iştahla alkışlanıyor.

İşte, biz buna “siyasî fetret” diyoruz. 

* * *

Yaşanan vaziyete “yarı fetret” dememizin sebebi şudur: Kâğıt üstünde de olsa hürriyet, adâlet ve demokrasi vardır. Fakat, tam değil. Zira, demokrasiyi hançerleyen darbe tasarrufu aynen devam ediyor.

“Demokrasi iyidir” diyenlerin önemli bir kesimi “Alternatifsizlik daha iyidir” moduna girmiş durumda.

Doğru bulduğunu çılgınca alkışlayan bir yığın insan, bir süre sonra her şey tersine döndüğü halde, fazilet gösterip hatasını telâfi etmek yerine yüz tevil ile o hatasını tevil etme cihetine gidiyor.

İşte, biz bütün bunlara “yarı fetret hali” diyoruz.

* * *

Ülkenin ve milletin mukadderatına hükmeden bir siyasî aktör düşünün ki, çıkıp “Mültecileri Türkiye’de tutmak enayiliktir; maddî destek vermezlerse, bunları türlü vasıtalarda Avrupa’ya göndeririz” diyor.

Ve, bu çıkışın üzerinden daha altı ay geçmeden, birden çark edip “Bunların tamamına vatandaşlık vereceğiz” diyor.

Bundan daha tuhaf ne olabilir? Daha tuhafı şudur: Birbirine zıt her iki açıklama da aynı insan yığınları tarafından tevil edilip alkışlanıyor.

İşte, biz buna “fetret hali” diyoruz.

* * *

Ülkenin mukadderatına hükmeden bir siyasî aktör düşünün ki, “uçak krizi”nden sonra Rusya ve Putin’e demediğini bırakmıyor; aradan daha altı aylık bir süre geçmeden, bütün o sert çıkış ve haşin davranışlardan çark edilmeye başlanıyor.

Baş döndürücü bir çark ediş.

Tıpkı, “Kardeşim Esad”dan “Düşmanım Esed”e.

Tıpkı, F. Gülen’ için “Hasret kaldık Hocam; artık ülkene gel”den “Hadi erkeksen gel bakalım!”a.

Aynen, “Ergenekon’un Savcısıyım”dan, onları affettiren “Hâkim” konumuna.

Tıpkı, “Çözüm Süreci”nden, “Hepsi öldürülecek”e evrilen hiç görülmedik kanlı çatışmaya.

Tıpkı, “Otorite olarak, Mavi Marmara’ya biz izin verdik”ten, “O gemiyi götürünce bana mı sordunuz?”a.

Tıpkı, altı sene müddetle İHH’ya verilen davullu-zurnalı desteğin, şimdilerde “İsrail ile aramızı siz bozdunuz” zılgıtına.

Vesâire... Vesâire...

İşte, iki türlüsü de aynı coşku ile alkışlanan bütün bu çark edişlerin peşpeşe vuku bulduğu şu zamana, biz “siyasî fetret devri” diyoruz.

* * *

Milletin mukadderatına hükmeden bir zihniyet düşünün ki, bütün siyasî mücadelesini “Kudüs aşkı, Filistin dâvâsı ve İsrail karşıtlığı” üzerine binâ edegelmiş.

Hele, sayısız mitinglerle zirveyi zorlayan şu “İsrail karşıtlığı”, zamanla adeta putlaştırıldı.

Şimdi ise, helvadan yaptığı putu, tıpkı “acıkınca yiyen”ler gibi, onlar da “İsrail ile dost ve müttefikiz” diyerek, o putu iştahla yemeye başladılar.

Bundan daha acibi, daha tuhafı ne olabilir? 

Şu olabilir: “İsrail karşıtlığı” gerek putlaştırılırken, gerekse o putu yemeye başlarken, yani her iki vaziyete de şuursuzca alkış tutan “bir sürü insan”ın varlığı...

İşte, biz bu acip vaziyeti bir nevi “siyasî fetret” gibi görmekteyiz.

* * *

Demokrasi, bir yönüyle “iktidar alternatifi”nin olması, olabilmesi demektir.

Alternatifsiz bir demokrasi düşünülemez bile.

Zira, alternatifin olmadığı bir ülkede, en hayati bir mesele olan “murakabe” imkânı ortadan kalktığı gibi, diktacı ve otoriter bir işleyiş de kaçınılmaz hale geliyor.

Ne var ki, halihazırda ve yakın zamanda, “iktidara namzet” bir “siyasî alternatif” görünmüyor.

Üstelik, ömür boyu hürriyet ve demokrasiyi savunan bir yığın insan, şu alternatifsiz hale adeta seviniyor. Sevinmekle de kalmıyor, yer yer savunmaya geçiyor.

İşte, bu acip vaziyet, düpedüz bir “fetret hali”ni andırıyor.

* * *

Millete sorulmadan ve tercihi dikkate alınmadan, Rusya politikasında U dönüşler yapıldı.

Milletin hissiyat ve fikriyatı hiçe sayılarak, İsrail politikasında yine U dönüşler yapıldı.

“AB üyeliği” meselesinde yapılanlar ise, patinajdan başka bir şey değil.

Rusya ve İsrail politikasındaki radikal değişimlerin, pek yakında Mısır, Suriye, Libya, İran ve Irak ile yaşanacağı kuvvetle muhtemel.

Zaman içinde değişimler pekâlâ olabilir. Toptancı yaklaşım doğru değil.

Asıl problem şurada: Haricî ülkelerle aşırı düşmanlık gibi aşırı dostluk ve yakınlaşma politikalarındaki temel hatanın aynı aktöre ait olmasıdır; dahası, dostluk ile düşmanlığın fevri şekilde yer değiştirmesi esnasında, belli bir kitlenin, her iki hale de tevil getirmesi, yahut daha da ileri gidip çılgınca alkış tutmaya yeltenmesidir.

İşte, buna “Demokrasinin âlâsı” diyenler, bize göre ya basiretleri kapanmış, ya da “siyasî fetret” karanlığına gömülmüş durumdalar.

* * *

Hülâsa: Sen şahit ol yâ Rab!

Biz bu zigzaklı hallere asla razı olmadık ve rıza getirmedik; hiçbir zaman da kabullenmedik. İnandığımız doğruları, hiç kıvırmadan, dürüstçe yazdık, söyledik. Huzur-u Kibriyâna bu dürüstlük içinde kalarak gelmek istiyoruz; kabul eyle yâ Rab!

@salihoglulatif:

Türlü türlü zıtlıklar, gariplikler ve çelişkiler birbiri ardınca sökün edip devam edegeldiği halde, kemiyetin sizi duymadığı, duysa bile dinlemediği bir süreçten geçiyoruz. İşte, bu da bir tür “fetret hali”dir.

Okunma Sayısı: 3331
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Aynur

    11.7.2016 13:34:21

    Amin samimiyette taviz vermeyen nurcu gruba yeni Asya denir..Allah yeni asyayi ve sirati müstakimden ta ahirzamanin en dehsetli günlerine Kadar ayirmasin...HAkki hakikati korkusuz söyleyen dillerine bedenlerine saglik ve kalemlerine güc versin...

  • İbrahim Ersoylu

    11.7.2016 09:16:08

    Demokrat olmayan dindar siyasîlerin siyasi çelişkilerini ve onlara yönelik takınılan hazin tavrı ortaya koyan çok nefis ve gerçekçi bir değerlendirme olmuştur. Latif Bey'i tebrik ederim.

  • Ali Vefalı

    11.7.2016 09:08:02

    Diyorum ki, Dünya da bu kadar narkozlanmış bir millet daha varmıdır? Çok eminim ki, yoktur. Tarite de Firavun, Nemrut çağlarında varmıydı? Bilemiyoruz tabi.

  • Mustafa Sabur

    11.7.2016 08:58:39

    Aracın biri ters yola girmiş hiç üstüne alınmamış,bu arabalar niye böyle ters yola girmişler diye kendi kendine söyleniyormuş....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı