Güvenilir yorumcuları bulmak zorlaştığı gibi, güvenilir yayıncıları bulmak da zorlaştı.
Aynı şekilde, bilgi ve tecrübesini konuşturan vicdanlı düşünürler ile “düşünür” görünen “kadrolu yorumcular”ı birbirinden ayırd etmek, bilhassa son yıllarda neredeyse imkânsız hale geldi.
Kimileri, elbette ki bilgi ve birikimine göre konuşup yazar; ama, kimilerinin de “sipariş üzere” konuşup neşriyat yaptığında şüphe yok.
Asıl müşkilât, bunların birbirinden tefrik edilmesinde.
İşte size bir örnek: Aylık Derin Tarih dergisi. Derginin ismi pek iddialı. “Derin”lerde olanları ortaya çıkarıp kamuoyu ile paylaşma iddiası... Dahası “Tüm bildikleriniz tarih olacak!” iddiası...
Şüphesiz, işlediği ya da kapak konusu yaptığı bazı konularda bu iddialı duruşa göre zaman zaman performans da gösteriyor. Zira, özellikle tarih sahasında fevkalâde yetişmiş akademisyenler ve ilim adamları yazıyor, bu dergide.
Ne var ki, derginin bazı sayılarında son derece sırıtan kimi konuları kapağa taşıyor ki, ister istemez “acaba”larla yaklaşmak durumunda kalıyorsunuz.
Meselâ, Ocak 2016 sayısı.
Bu sayıda, kapak konusunun başlığı “Deli Petro’dan Putin’e Moskof Mezâlimi” şeklinde.
Bu ana konuda izah edilmeye, cevap verilmeye çalışılan başlıklar ise şu şekilde sıralanıyor: “Deli Petro’dan Putin’e Moskof Mezalimini Derin Tarih Ocak sayısında masaya yatırıyor. Ruslar Türk dünyasını nasıl istilâ ettiler? Türkî hanlıklar asırlarca Çarlık Rusya’nın katliâm ve sürgün politikasına nasıl maruz kaldı? Ruslar Türkleri topraklarından terke mi zorladı? Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne karşı izlediği siyasetin kodlarında neler gizli? 15. yüzyılda başlayan ve halen devam eden Rus işgalinin bilinmeyenleri açığa çıkıyor.”
* * *
Bilindiği gibi, bu konunun böyle hasmâne ve hamasetli bir vurgu ile işlenmesinin asıl sebebi, o günlerde Türkiye ile Rusya (bir başka ifade ile Erdoğan ile Putin) arasında yaşanan “uçak krizi”dir.
Yani, şayet Rus uçağı düşürülmeyip böyle bir kriz hali vuku bulmasaydı, Derin Tarih de bu konuyu bu tarz bir üslûp ile işleyip kapağa taşımazdı.
Galip kanaatimiz odur ki, bu konu ya sipariş üzere, ya da iktidara yaranma adına dergide bu tarz bir şekil almış oldu.
Son günlerde ise, Rusya ve Putin ile ilişkiler tamamen değişmeye ve 7-8 ay evvelki kriz, yerini yeniden “dostluk ve işbirliği” atmosferine bıraktığına göre, (1) Derin Tarih’in o kapak sayısı neye yaradı ve neye hizmet etmiş oldu? (2) Dergi, yeni duruma göre yeni ve Rusya hakkında bu kez tam tersi bir sunumla başka konuları işlemeye mi yönelecek?
* * *
Güvenilir düşünürler gibi güvenilir yayın organları da iktidarların “rüzgâr gülü” pozisyonuna düşmemeli.
Son bir nokta: Aynı derginin aynı sayısında, ayrıca Üstad Bediüzzaman’ın en mahrem ve metbu neşri men’edilen risâlesi “Sırr-ı İnnâ A’taynâ” isimli kitapçık da okuyucuya hediye olarak verildi.
Yani, neresinden bakılırsa bakılsın, Ocak 2016 tarihli Derih Tarih, muhtemelen en çok satan sayı oldu.
Ama, üzerinden daha bir sene bile geçmeden, mevcutlar arasında en açığa düşen ve en şaibeli mahiyet kazanan da derginin yine aynı sayısı oldu.